Eski Cumhurbaşkanı, LGBT ve 250 bin kişilik gösteri
Doğan SATMIŞ'ın yeni yazısı...
Şöyle bir şey düşünün:
Bundan 50 yıl önce, bir insan hakları yürüyüşü düzenlensin ama bu öyle bir yürüyüş ki, tüm devlet engel olmaya çalışsın, buna rağmen 250 bin kişi toplansın. Gösteri o kadar başarılı olsun ki, toplumu bölen bazı kanunların değişmesine yol açsın, ayrıca gösteriyi düzenleyenleri, dönemin cumhurbaşkanı makamına davet etsin. Ama her şeyden önemlisi, bu gösteriyi, açıkça eşcinsel olan bir erkek düzenlesin. Üstelik bu eşcinsel erkeğin bir de din adamı erkek aşığı olsun. Ve bu gösteriyi organize etmeyi başaran kişi unutulmasın diye hakkında romanlar yazılsın. Bu arada eski bir cumhurbaşkanı, eşiyle birlikte bir filmin yapımcılığına soyunsun. Sonra da bu eski cumhurbaşkanı, bu filmin romanını filme çeksin ve böylece ortaya 1,5 saatlik bir insan hakları filmi çıksın.
Böyle bir şey Türkiye’de olabilir mi?
Mizah anlayışı ne kadar yüksek olursa olsun, eski bir cumhurbaşkanı böyle bir şeye girişir mi?
Girişmez.
Ve böyle bir olay Türkiye’de yaşansa da kimse yapımcısı olmayı da istemez.
Ama bunu, Amerika’da, eski Başkan Barack Obama ve eşi Michelle Obama yapmışlar.
Filmini çektikleri kişi, aktivist Bayard Rustin. Aynı ismiyle filmi çekilen Rustin, 1963 yılında ABD Başkenti Washington'da, ‘100 bin kişi’ sloganıyla yola çıkıp, 250 bin kişi toplamayı başardı. Yürüyüşten sonra ABD’nin o dönemdeki Başkanı Kennedy organizatörleri makamına davet etti. Yürüyüşün zorlamasıyla bazı kanunlarda değişiklik yapılması için ortam oluştu, ABD'de ırk ayırımı ve sivil haklar tarihinin gidişatı değişti. Filmi yapılan Rustin, beyazlara ayrılmış belediye otobüslerine binen ilk kadın olarak tarihe geçen siyahi Rosa Parks'tan 20 yıl önce aynı eylemi yapmıştı ve 1940'lı yıllarda bile açık bir eşcinseldi, ırk ayırımının yanında bir de homofobiyle mücadele etti.
Film Netflix'te gösteriliyor, bu tür şeylere meraklıysanız, Rustin'i izleyin.
xxx
Gelelim Türkiye'ye.
Türkiye için bu tür şeyler şimdilik hayal gibi gözüküyor.
Türkiye için hayal gözüken sadece bu tür bir eylem ya da sivil insan hakları mücadelesi değil.
Seramik sanatçısı Jale Yılmabaşar, bundan 20 yıl kadar önce, neden Türkiye’de sergi açmadığı sorulunca, “Açmayacağım çünkü bırakın çünkü milletin bırakın seramiği, ekmek alacak parası yok” demişti.
Aradan geçen 20 yılda, halkın geneli maalesef artık daha fakirleşti; eskiden ekmek alabiliyorlardı, şimdi artık onu da düşünerek alıyorlar.
Yani ekonomik durumumuz, öyle sergiydi, sanattı, resimdi, tabloydu onlara yetmiyor.
Peki insanlık düzeyimiz?
Bence o konuda da çok gerideyiz. Düşünün ki, tanınmış bir isim olan, yıllarca ekranlarda, medyada çalışan Metin Uca’nın cenazesinde bile uygunsuz davranmayı kendinde hak görenler var.
Toplumlar aynıdır. Nasıl bütün dünya insanları doğuyor, büyüyor, eğleniyor ve ölüyorsa, toplumun sorunları da her yerde aynı oranda yaşanıyor.
Yani eğer biri ‘Burada ırkçılık yok, homofobi yok, baskı yok, Amerika’ya benzerliğimiz yok’ diyorsa inanmayın, çünkü ülkeler aynıdır.
Bence Rustin filmini seyredin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.