Evcil Hayvanlarda Yaşam Süresinin Uzamasıyla Kanser Vakalarına Daha Sık Rastlanıyor

Evcil Hayvanlarda Yaşam Süresinin Uzamasıyla Kanser Vakalarına Daha Sık Rastlanıyor

Prof. Dr. Funda Yıldırım, "Hayvanlar dış ortamda yaşarken daha erken yaşlarda hayatlarını kaybederlerken, evlerin içerisinde yaşam süresi uzuyor. Kanser gibi kronik hastalıkların görülmesi olasılığı daha yüksek oluyor." dedi

İnsanlar gibi meme, lenf, mide, deri gibi çeşitli kanser türlerine yakalanan evcil hayvanlar, veteriner hekimlerin kanser türüne göre uyguladıkları cerrahi müdahale veya kemoterapi gibi yöntemlerle tedavi ediliyor.

Başta kedi ve köpek gibi birçok hayvanda çeşitli kanser vakaları bugünün teknolojisiyle teşhis edilebilirken, tedavilerinde de veteriner hekimler tarafından birçok yönteme başvuruluyor.

Kanser hastası hayvanların tanı ve tedavileriyle ilgili AA muhabirine bilgi veren İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Veteriner Fakültesi Patoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Funda Yıldırım, hayvanlarda da insanlarda olduğu gibi kanser olgularının yaygın olduğunu belirtti.

Yıldırım, genetik eğilim ve viral etkenlerin yanı sıra kanserojen kimyasallar, ultraviyole ve radyoaktif gibi çevresel faktörlerin etkisiyle evcil hayvanların da deri, meme, lenf ve mide-bağırsak gibi kanser türlerine yakalandığını kaydetti.

Evde bakılanlarla ev dışında yaşayan hayvanların yaşam süresinin farklılık gösterdiğini dile getiren Yıldırım, "Geçmiş dönemlere bakıldığında hayvanlar dış ortamda yaşarken maruz kaldıkları doğal seleksiyon sonucunda daha erken yaşlarda hayatlarını kaybederlerken, evlerin içerisinde yaşam süresi uzuyor. Uzayan yaşam süresi içerisinde kanser gibi kronik hastalıkların görülmesi olasılığı daha yüksek oluyor." değerlendirmesini yaptı.

Yıldırım, hayvanlarda deride yara, ülser ve şişlik gibi belirtilerin kanserin habercisi olabileceğini anlattı.

Bazı kanser türlerinin ise dışarıdan anlaşılamadığını vurgulayan Yıldırım, "Örneğin mide ve bağırsakta meydana gelen kanseri dışarıdan göremeyebiliyoruz. Bu durumda görüntüleme sistemlerinden yararlanıyoruz. Tıpkı insanlarda olduğu gibi tomografi, MR, radyolojik ekipmanlar bize bu konuda yardımcı oluyor." diye konuştu.

Kusma, iştahsızlık ve zayıflama kanserin habercisi olabilir

Hayvanların 7-8 yaşından sonra kansere yakalanma olasılığının arttığına dikkati çeken Yıldırım, bu yaşı aşan hayvanlarda kronik zayıflama, iştahsızlık ve kusma gibi bulguların kanser belirtisi olabileceğini söyledi.

Yıldırım, kansere yakalanan hayvanların tedavilerinin kanser türüne göre değiştiğini belirterek, tümörün cerrahi yöntemle alınması, kemoterapi ve radyoterapi, lazer gibi işlemlerle hayvanları sağlığına kavuşturmayı amaçladıklarını kaydetti.

Radyoterapi tedavisi seçeneğinin Türkiye'de ekonomik olarak külfetli olduğunu dile getiren Yıldırım, bu yöntemin insan hekimliğinde çok yaygın olduğunu ancak Türkiye'deki veteriner hekimlikte bu uygulamaların çok zayıf kaldığını vurguladı.

"Tedavi araçlarının ulaşılabilir olması için yasal düzenlemelere ihtiyaç var"

Yıldırım, hayvanların kanser tedavilerinde uygulanan yöntemlerdeki eksikliklere dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Özellikle büyükşehirlerdeki üniversite hastanelerinde ve aynı zamanda ekonomik olarak güçlü özel hayvan hastaneleri ve polikliniklerde bu tedaviler uygulanıyor. En başta cerrahi tedaviyi birçok hekim çok rahat biçimde uygulayabiliyor. Tabii ki bu tedaviye hastanın uygunluğu da çok önemli. Bunun dışındaki tedaviler, kemoterapi protokollerinin uygulanması kısmı özellikle ülkemizdeki veteriner kemoterapik ilaçların yetersizliği nedeniyle biraz geri planda kalıyor. Burada zaten bizim en çok ihtiyacımız olan şeylerden biri bu tedavi araçlarının ulaşılabilir olması ve bunun için de bir takım yasal düzenlemelere ve ithalat izinlerine ihtiyacımız var."

Veteriner hekimlikte pet hayvanlarının sigortalanmasına başlandığını anlatan Yıldırım, "Yurt dışında kanser olan hayvanların tedavilerini aslında bu sigorta şirketleri karşılıyor. Bizde de belki önümüzdeki yıllarda bu giderek yaygınlaşacak. Evcil hayvanlarını sigortalatan kişi sayısı artacak ve tedaviler buradan karşılanabilir olacak. Bunda biraz ekonomik bir piyasa da dönüyor. Yatırımcılar bu piyasayı gördükçe bence bu alan daha da gelişecek." diye konuştu.

"Bu alanı geliştirmek için dernek oluşumuna yöneldik"

Prof. Dr. Funda Yıldırım, veteriner onkoloji alanının geliştirilmesi için şu anda 120 üyesi bulunan Temel ve Klinik Veteriner Onkoloji Derneği'ni (ONKOVET) kurduklarını anlattı.

Fakültede, doğum ve jinekoloji, dahiliye, cerrahi gibi ana bilim dallarından bazı öğretim üyesi arkadaşlarla bir araya geldiklerini belirten Yıldırım, "Multi disipliner yaklaşım gerektiren bu veteriner onkoloji alanının gelişmiş ülkelerde olduğu gibi artık ülkemizde de geliştirilmesi gerektiği sonucuna vardık. Bu alanı geliştirmek için de bir dernek oluşumuna yöneldik." ifadelerini kullandı.

Yıldırım, Türkiye'deki veteriner fakültelerinde onkoloji ana bilim dalı, veteriner onkoloji enstitüsü ya da bir uzmanlık programı olmadığına dikkati çekerek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bunun eksikliğini çekiyoruz. Veteriner hekimlik öğrencilerine lisans eğitim öğretimi içerisinde onkolojiye dair bir takım bilgiler veriliyor ancak bunlar çok kısıtlı düzeyde. Mezun olan öğrencilerimizin hekim olarak çalışmaya başladıkları zaman danışabilecekleri merkez oldukça az. Hem kendi öğrencilerimizi mezuniyet sonrasında da eğitmeye devam etmek, bir danışma merkezi oluşturabilmek hem de halkı daha çok bilgilendirmek istedik. Halkta bir farkındalık yaratmak gerekiyor. Evcil hayvanları hasta olduklarında, kansere yakalandıklarında kimi zaman bunun tedavi edilebilir olduğunu, kimi zaman da acısız ve konforlu bir şekilde yaşam süresinin uzatılabileceğini onlara anlatmamız gerekiyor. Dolayısıyla da dernekte bir araya gelerek bu çalışmaları yapmaya başladık."

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler