Bestami Bozkurt
EVRENSEL AHLAK
Dervişin biri, bir ırmak kenarında abdest alırken suyun içinde çok değerli bir taş görür.
Taşı alıp çantasına koyar ve yoluna devam eder.
Akşamüstü bir yerde dinlenmek için oturur bu arada bohçasını açar ve ekmekle peynirinden
yemeye başlar.
O sırada yakından geçen bir dilenciyi de sofraya davet eder ve ikramda bulunur.
Bir ara dilencinin gözü çantadaki taşa takılır.
Dervişe, “Allah rızası için bu taşı bana verir misin?” der. Derviş taşı çıkarır ve dilenciye verir.
Dilenci gider ama ertesi sabah tekrar geri gelir ve dervişe sorar;
“Bu taşın ne kadar değerli olduğunu biliyor muydun?”
Derviş, “Evet” der.
Dilenci tekrar sorar; “Yani bunu satınca ömrün boyunca zengin bir hayat süreceğini biliyor
muydun?”
Derviş aynı cevabı verir; “Evet”
Bunun üzerine dilenci, “Peki bu taşı nasıl kolay bir şekilde bana verdin?”
Derviş, “Allah rızası için demiştin.”
Dilenci sonunda der ki; “Bu taşı sana bugün geri getirdim. Bunun yerine daha değerli bir şey ver.”
Derviş hayretle sorar, “Bunun yerine ne istiyorsun?”
Dilenci şunu söyler;
“Bu hale nasıl geldin? Bana bunu öğret!”
Dervişle dilenci arasında geçen bu hikayenin gerçek olup olmadığını bilmiyoruz fakat vermek
istediği mesajın insanlığımızı ilgilendirdiği çok açık.
Sahtekarlığın türevlerinin hergün insanlığımızı kanırttığı ve bizleri sahili selametten günbegün
uzaklaştırdığı handiyse egomuza saltanatlar kurma telaşımızın arttığı, anlamların anlamsızlaştığı,
değerlerin içinin boşaltıldığı, kutsalların ticari araca dönüştüğü ve ibadetlerin nümayişe dönüştüğü
bir hastalıklı çağı idrak ediyoruz.
Herkesin ağzında aynı mazeret; ben mi kurtaracağım?
Sahilde milyonlarca deniz yıldızının sahile vurduğunu gören ve bu duruma üzülen ve çaresizce
bakan birine arkadaşı tepki vererek deniz yıldızının birini denize fırlatarak “bak bunun hayatı
kurtuldu” demiş.
Kimsenin dünyayı kurtarmak gibi gücü ve iradesi yok ancak herkes çevresine duyarlılık gösterse
dünya düzelme eğilimine girer.
Deniyor ki “yeni nesil çocuklar çok duyarsız, umursamaz, özgür, vs.”.
Daha neler neler?
Çocuklar herzaman masumdur, suçlanamaz. Onları yetiştiren anne babaların birbirine, çevresine
ve çocuklarına karşı tutumları çocukların kişilik gelişiminde çok önemlidir. Bir çocuğun anne
karnına düştüğü andan itibaren kişilik gelişimi başlıyor. 7 yaşına kadar kişilik gelişimi oturuyor ve
iskelete dönüşüyor. Karakter 7 yaş sonrasında bu iskeleti biçimlendirmeyle şekil alıyor.
Sağlıklı bir ailede yetişen çocukların normal yani evrensel ilkelere bağlı yetiştiği gerçekliği
yadsınamaz. Kavganın gürültünün çok fazla olduğu ailelere bakın, çocukları da huysuz, çekilmez
oluyor. Anasına bak kızını al derlerdi ve çoğunlukla ebeveynleri sağlıklı olan çocukların
büyüdüklerinde evrensel ahlak ilkelerine uyumlu olduğu gözlemleniyor.
Benim çocuğum doktor olmalı, yüksek mühendis olmalı, cart olmalı curt olmalı. Ebeveynleri meslek
dayatan çocukların çoğunlukla mesleki uyumu sağlıklı olmuyor, ya mesleğini değiştiriyor ya ömrü
billah nefret odaklı yapıyor, yaptığı mesleğin hakkını vermiyor, veremeyince de sorumluluk
sahasında herşeyi derdest ediyor ve toplumsal kaotizme bir neden olarak yerleşiyor.
Dağ tepesinde bir çam olmazsan vadide bir çalı ol fakat oradaki en iyi çalı sen ol!
Çalı olamazsan bir ot parçası ol, bir yola neşe ver.
Bir misk çiçeği olamazsan bir saz ol fakat gölün içindeki en canlı saz sen ol!
Hepimiz kaptan olamayız, tayfa olmaya mecburuz, dünyada hepimiz için bir şey var, yapacağımız iş
bize en yakın olan iştir. Cadde olamazsan patika ol. Güneş olamazsan yıldız ol. Kazanmak yahut
kaybetmek ölçü değildir, sen her neysen onun en iyisi ol!… DOUGLAS MALLOCH
Hayattaki amacımız çok para kazanmak değil evrensel olarak doğru tutumları kazanmak ve bu
tutumları bizden sonraki nesillere aktarabilmektir. Gelecek nesillere bırakacağımız en iyi miras
para, tarla vs. yerine evrensel ahlakı verebilmektir.
https://www.linkedin.com/in/bestamibozkurt/
BESTAMİ BOZKURT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.