EY ŞUHİ SERTAB
Erkan Sevinç'in yeni yazısı...
Sezen Aksu Okulu mezunlarından biri de Sertab Erener’dir.Aldığı birincilikle bizi Eurovison tarihine geçiren, en son İzmir Gündoğdu’da binlerce kişiye konser veren Erener 1964 İstanbul doğumlu. Çocukluğu Pierre Loti’de geçmiş. Babasının avukat olması nedeniyle adliyeye yakın bir yerde bahçeli bir evde yaşamışlar. Tek arkadaşı kendinden 4 yaş büyük olan reklam dünyasının gözde isimlerinden ağabeyi Serdar Erener. Erkek gibi büyümüş Sertab. Çocukluğunda yaramaz ve haşarı. Üst üste yığdığı minderlerden düşüp kolunu kırdığında 4 yaşında,abur cubur yiyip sarılık olduğunda 10. Ömrünün büyük kısmını çalan kolit hastalığına yakalanışı da 11. Babası çok sevdiği Türk Sanat Müziği şarkılarından birinim mısralarından bulmuş adını kızının..
“Ey şuhi sertab,ey durri nayab
Raksetmekten oldun mu bitap”
Sertab “Baş Işık” anlamına geliyor.Lise yılları kabus gibi geçtikten sonra kendini İstanbul Devlet Konservatuarı’nda bulur. Amacı soprano olmaktır. Ancak okulu bitirir bitirmez Sezen Aksu kapar onu ve vokalisti yapar. Bu arada da vokalistlerden biri de Levent Yüksel’dir. Sezen’in desteğiyle 1992 de yaptığı ilk albümü “Sakin Ol” o dönem rekor kırar. Resmi kayıtlara göre 950000 satmıştır .Ve arkası gelir..Lal, Sertab Gibi..Sertab Erener..Turuncu..Rengarenk..Ey Şuhi Sertab..Sade..Kırık Kalpler..Ben Yaşarım..Her Dem Yeşil..
Yedinci albümü Aşk Ölmez'de "bugüne kadar sahip olduğum bütün bilgileri, şarkının ilk beş dakikasında göstermeliyim ya da sesimi şurada ortaya çıkarmalıyım" iddiasından vazgeçti ve şöyle dedi; " Albümdeki şarkılarım insan olmayı kurcalıyor. Küçük espriler de var özellikle kadın-erkek ilişkilerine dair. Kendi aramızda yaşadığımız anlaşmazlıkları, bazen esprisini yaparak, bazen ciddiye alarak yazmaya çalıştım. Çoğunluğun dertleri; sonuçta ben de onlardan ayrı bir şey yaşamıyorum. Metropol insanı olduğum için onun sorunlarından söz ediyorum. Bunlardan yola çıkarak albümün sözlerini yazdım."
21 yaşında ilk evliliğini yaptı. Daha sonra da Levent Yüksel ile birleştirdi yaşamını. 2015 de de Emre Kula ile evlendi.
Birgün Sertab ile Levent hastaneye yatacak kadar hastalanırlar. O gün anlarlar ki sevgili ya da eş değillerdir, kardeş gibidirler. Koliti yenen Erener Demir Demirkan’ın limanında gerçek kadın erkek ilişkisini ve mutluluğu bulur ayrıldıkları yıla kadar. Ve o günlerde dış dünyaya açılma çalışmaları da başlar. Önce John Carreras ile düet yapar. Sonra da Rİcky Martin ile. Yunan şarkıcı Mando ile “Aşk” single ını çıkartır. Letonya’da yapılan 48.Eurovision Şarkı Yarışması’nda Demir’in bestesi “Everyway That I Can”ile birinci olur.”No Boundaries” ve “Painted On Water” hazırlar.
“90 lar ,bugünler ..Nasıl değerlendiriyorsun?”sorusuna şöyle yanıt veriyor..
“90’lardan sonra onlarca yıl... Değişim kaçınılmaz. İnsan gelişen teknolojiyle alışkanlıklarını çok hızlı bir şekilde değiştirdi. Müzik de beraberinde değişti. Duygusu, dili ve sound’u, şarkıcıları, müzisyenleri, endüstri kuralları... Her değişimin hem iyi hem de kötü tarafları var tabii. Müzikteki bu değişimin en iyi yönlerinden biri; şarkıcıların ve müzisyenlerin artık büyük şirketlerin elinde, onların isteklerine göre müzik yapmak zorunda kalmamaları yani özgürleşmeleri oldu. Bir diğeri ise müzik yapmak isteyen birinin sesini duyurması artık eskisinden daha kolay. Şarkı sözleri mutlaka aşk temalı sözler olmaktan başka bir yere evrildi mesela. Anlatım dili daha hayatın içinden konuşur oldu. O sesinin sınırlarını zorlayan diva şarkıcılarının dönemi kapandı. Bunlar aklıma ilk gelen değişimler. Bu pozitif değişimlerin negatif yan tesirleri de beraberinde geldi haliyle. Mesela herkes şarkı, söz yazabilir, şarkı söyleyebilir veya enstrüman çalabilir algısı yerleşti. Bütün mesele sanki ünlü olmakmış gibi anlaşılır oldu; tıklamalarla, takipçi sayılarıyla sanatın değerlendirilmesi yapılmaya başlandı. 90’ların ruhunu bugünlerle çarpıştırmak çok göreceli olabilir ama müzisyenlik, şarkıcılık veya güzel melodi-beste çıtası maalesef çok kan kaybetti”
2015 yılında gitarist eşi Emre Kula, basçı Eser Ünsalan, klavyeci Ozan Yılmaz ve davulcu Alpar Lu ile birlikte Oceans of Noise adlı grubu kurdular ve İngilizce sözlü rock müzik yapmaya başladılar. 2017'de grupla aynı adı taşıyan ilk EP'leri yayımlandı. Bu arada Ayla'nın film müziğini yaptılar. Erener, 2017'nin sonlarından itibaren kariyerinin 25. yılını kutlamak için Sertab'ın Müzikali adlı bir müzikal ile sahneye çıktı. İki ayrı bölümden oluşan müzikalde Erener, profesyonel dansçılar eşliğinde 1990'lı ve 2000'li hit şarkılarını seslendirdi.
Çıkış yaptığı yıllarda Sezen Aksu etkisine rağmen, sesindeki incelik ve sanatsal birikiminden dolayı Sezen'in müziğinden kolayca sıyrıldı. Erener ondan sahne performansı sırasında izleyicilerle iletişim kurma konusu başta olmak üzere pek çok şey öğrendi. Barbra Streisand'den ise "hayatımın kadını" diye bahseder. Ünlü olmadan önce sürekli olarak Streisand'i taklit ettiğini şöyle anlatıyor "Bir zamanlar onu nasıl taklit ederdim, anlatamam. Öylesine etüt etmiştim ki kadını, o kadar olur. gözünü kapa, Barbra karşında yani. Kendi şarkılarımı söylemeye karar verdiğimde ayıldım ki, böyle taklitle yürümez. Ondan sonra çok uğraştım sesimin kimliğini bulmak için."
Sahneye çıkarken korkusuz. Çok doğal bir refleks ile söylüyor şarkılarını. O çok meraklı olduğu meditasyonu sahnede de uyguluyor. Uzakdoğu felsefesi Zen’e inanıyor. Sri Lanka’ya gittiğinde daha da derinleşmiş bu sevdası.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.