Face to Face (Yüz Yüze)
Alp Tufan'ın yeni yazısı...
İyi bir hafta sonu geçirmenizi dilerim.
Yıl 1997 ABD yapımı bir film face to face Türkçesi yüz yüze.
Başrolde NİCOLAS CAGE ve JOHN TROVOLTA var. Filmin konusu bir suçluyu kovalayan dedektif var ve takip ettiği azılı suçlu kendine yüz nakli yaparak aynı dedektifin yüzünü kendisine uygulatarak gerginlik ve macera dolu bir senaryoya ve filme dönüşmesi, izleyenler için.
Diyeceksiniz ne alaka..! O kadar çok alaka:) Geçen hafta annem camdan bakarken beni görmüş, başlamış bağırmaya ALP geldi ALP geldi diye.
Ev ahalisi dışarı baktıklarında beni görmüşler fakat kardeşim benim kesin BODRUM’ da olduğumu bildiği için şüpheye anlık düşmüş SAHTE ALP’ i izlediğinde aniden ondan konuşmaya zaman kalmadan ÇİN malı EMİTASYON ALP uzaklaşmış.
Tabi hemen beni aramış bende o kadar meşgulüm sağ olsun hakkımda açılan davalara savunma hazırlamaktan, kendimi ÇIKIŞ YOK filmindeki CAVİN COSTNER gibi hissediyorum.
Neyse kardeşim arayınca güldüm, dedim bu son kırk yılda o kadar çok konu yaşadık, alıştık kardeşim dedim, biliyorum ben o ÇAKMA EMİTASYON ALP’İ.
Yıl 1985 yer İstanbul yeşil yurt kulübünün üstü yol kenarı.
Çok yakın dört arkadaşım yanıma geliyorlar bende arabanın içinde tek başıma oturuyorum, ne haber deyip benim yanaktan fiske alıyor bir tanesi, ikinci arkadaşım ne o ALP diye ensemi tokatlıyor.
ALP şoför koltuğunda oturur vaziyette bizimkilere kızıyor sinirleniyor ben ALP değilim diyor, bizim çocuklar hala enseye tokat gidiyorlar.
İyice hiddetleniyor ben ALP değilim diyor çocuklar algılayamıyor, arkadaşlardan birinin gözü önden arabanın plakasına takılınca benim plakam olmadığını anlıyor bizimkilere gösterirken ÇAKMA EMİTASYON ALP arabayı çalıştırıp gidiyor.
Bizimkiler dur falan ama yol alıyor gidiyor.
Bir saat sonra aynı yere ben geliyorum arabam ile park ediyorum.
Arabadan indim bizim arkadaşlarda bir korkulu, endişeli stresli bakışlar.
Ne oluyor oğlum öcü görmüş gibi bana arabaya bakıyorsunuz.
ALP, ALP sensin diye soruyorlar. Yok ananızın güzel eli dedim.
Tamam dediler bu bizim ALP daha sensin dedik annemizi andı.
Neyse ne oluyor aslanlarım kafanız kıyak bizimi gırgıra alıyorsunuz.
Yok aslanım dediler, durum böyle bana bizim çakma ALP vaziyetini aynı yukarda yazdığım gibi anlattılar.
Hemen derin derin düşünmeye başladım bizim KAPTANIN dediği çocuk bu.
Kaptan hep diyordu aslanım ALP benim sınıfta bir arkadaşım var aynı sen tıpa tıp, Bakırköy’de oturuyor, ama yapı olarak hiç birbirinize benzemiyorsunuz.
O senin tam aksin içine kapanık, silik hiç evden çıkmaz sadece ders çalışır kılın teki. Yıl 1979….!
Olayı kapattım ama içimden dedim, birileri bir iş çeviriyor benim etrafımda ama ne sessiz sedasız izle….!
Derler ya TAKLİTLER ASILLLARI YAŞATIR, TAKLİT EDİLİYORSAN BAŞARMIŞINDIR.
Merhum ERBAKAN HOCA ne derdi, TAKLİTÇİ zihniyet, nur içinde yatsın ne kadar güzel özetlemiş.
Eski iç işleri bakanımız sayın SADETTİN TANTAN tapınak şövalyeleri var anlatımından sonra NUFUZ CASUSLARI var demişti, buna ek bende diyorumki, galiba sayın TANTAN birde NUFUS CASUSLARI var:)
Bundan dört beş sene evveldi iş insanı sayın ETHEM SANCAK bey enteresan bir laf etmişti.
Bir kişinin aslı varsa kopyası ile iş yapabilmenizin imkanı yok başarılı olamazsınız.
Zaman her şeyi ortaya çıkarabilir, tüm sırları entirikaları, komploları, ihanetleri, vatana ihanetleri, çok çeşitli suçları.
Vatanseverlik, milliyetçilik, diğer argümanların aslında kılıf olduğu her şeyin servet ve güç sahibi olmak isteyen gurup kurmuş biraderlerin, hemşirelerin büyük oyunları olduğu çıkarsa ne olur.
Şövalyeliğin yapısında doğruluk, centilmenlik ve düellonun kuralları vardır.
Bunlara uymayıp kalleşçe savaşmak onursuzluk olarak sınıflandırılır. Zaman bize her şeyi gösterir.
Gerçeklerin bir gün meydana çıkmak gibi kötü huyu varmış.
İsim vererek konuşun kamuoyunda korkmayın adımdan:)
Biz hep on altı yaşındayız…..!
SAYGILARIMLA,
ALP TUFAN.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.