Prof. Dr. Seyithan Deliduman
FAİZ & ENFLASYON?!
Değerli okurlarım, bu yazımda sizlere faiz ve enflasyon döngüsü ve bunların birbirlerine etkisi hakkında birtakım bilgiler vermek istiyorum.
Özellikle, faiz konusu an itibariyle daha güncel olsa da, yakın bir gelecekte enflasyon olgusunun daha güncel olacağını ve daha çok gündemi meşgul edeceğini ön görebiliriz.
İsterseniz, şu soruyla başlayalım: Faiz nedir?!
Faiz, ekonomi biliminde iki anlamda kullanılmaktadır.
Birinci anlamı, bir borç anlaşmasının satışı sonucu elde edilen gelir oranıdır.
İkinci anlamda ise, üretim amaçlı girdi olarak kullanılan sermayenin gelir oranıdır.
Bu iki anlam, iktisadi açıdan birbirlerinden farklı değillerdir ve iktisatçılar tarafından faiz olarak nitelendirilebilir.
Faiz oranı, nominal ve reel olmak üzere ikiye ayrılabilir.
Nominal oran, bankalar gibi organizasyon ve kurumlar tarafından açıklanan faiz oranıdır.
Reel faiz oranı ise, enflasyona göre düzeltilmiş faiz oranıdır ve nominal orandan enflasyon oranının çıkarılması ile bulunur.
Şimdi gelelim faiz türlerine:
- Basit faiz
Bir yatırımın, yatırım dönemi süresince sadece anaparasının kazandığı faiz oranıdır.
Basit faiz, şu formül ile hesaplanır:
Basit Faiz = Anapara x Faiz oranı x Süre
- Bileşik faiz
Bir yatırımın, yatırım dönemi boyunca kazandığı faizin de yeni yatırım döneminde yatırıma tabi tutulması sonucu elde edilen getiriyi gösteren faizdir.
Diğer bir deyişle, faizin de faiz kazanmasıdır.
- Birikmiş faiz
Bir yatırımın, yatırım dönemi içerisinde, ödeme tarihine kadar üzerinde biriken faizdir.
- Dönemsel faiz
Bir yatırımın, fiilen elde tutulma süresince getireceği faizi ifade eder.
- Akdi (sözleşmesel) faiz
Bir sözleşmenin taraflarının sözleşmede kararlaştırdıkları faiz oranını ifade eder.
- Temerrüt faizi
Bir hukuki ilişkide, taraflardan birisinin ödemesinin (ifasının) gecikmesi halinde uygulanan ve genellikle akdi faizden daha yüksek orandan uygulanan faizi ifade eder.
- Kanuni (yasal) faiz
Bir hukuki ilişkide uygulanacak faiz oranının belirlenmemesi halinde uygulanan ve kanun ile belirlenen faiz oranıdır.
Faiz ile ilgili çoğu husus onun hukuki niteliği ile doğrudan ilgili olduğundan faizin hukuki niteliği hakkında da kısaca bilgi verilmesi gerekir.
- Faizin hukuki niteliği
Faiz, hukuki olarak asıl alacaktan ayrı fakat ona bağlı bir yan eylemdir.
Faiz, asıl alacağın varlığına bağlı olduğundan, asıl alacak sona erdiğinde faiz borcu da sona erer.
Faiz alacaklısı, bu alacağını ana paradan ayrı olarak talep edebilir.
Sona ermiş bir alacağın faizini talep edebilmek için bu hakkı daha önceden saklı tutmak gerekir.
Alacaklı, asıl alacağı devrettiğinde, işlemiş ve işleyecek faizi de devretmiş olur.
Fakat aksinin kararlaştırılarak, faiz alacağının ana paradan ayrı devredilmesi de mümkündür.
Asıl alacağın zamanaşımına uğramış olması, faizi de zamanaşımına uğratır.
Asıl alacak ile faiz, genellikle farklı zamanaşımı sürelerine tabidir.
Bu nedenle, faiz alacaklarının asıl alacaktan önce zamanaşımına uğraması mümkündür.
Asıl alacak yönünden zamanaşımının kesilmiş olması, faiz alacağı için de kesildiği anlamına gelmez.
Faiz alacağının icra takibine konu edilmesi başlı başına bir konu olup, bu yazının kapsamını aşar.
Faiz ile ilgili bu genel tespitlerden sonra enflasyona gelecek olursak...
- Enflasyon nedir?!
Enflasyon, fiyatlar genel düzeyinin sürekli ve hissedilir artışını ifade eden bir durumdur.
Diğer bir tanımı, nominal milli gelirin, bu gelirle satın alınan mal miktarına (gerçek milli gelire) nazaran artması yani şişmesi demektir.
Deflasyon'un tersidir.
İlk tanımda, iki durumdan bahsedilmektedir:
Birinci olarak, tek bir fiyat ya da fiyat grubu değil, fiyatlar genel seviyesi gösterge alınmaktadır.
İkinci olarak, artışın bir kereye ya da birkaç defaya mahsus olmadığı, sürekli olduğu vurgulanmaktadır.
Fiyatların genel seviyesi, ekonomide seçilen belli bir mal ve hizmet kümesinin (sepetinin) parasal karşılığıdır.
Fiyatlar, mal ve hizmetlerle dolaşımdaki para miktarı arasındaki dengeye göre oluşur.
Para miktarındaki artış (emisyon), mal ve hizmet miktarındaki artış (büyüme) ile dengeli olursa, fiyatların genel seviyesi değişmez.
Ama bunlardan biri diğerinden fazla üretilirse, az üretilen kıymetli hale gelir.
- Talep enflasyonu
Talep enflasyonu, toplam talep düzeyinin arzı aşması ve sürekli olarak fiyatların yükselmesine sebep olmasıdır.
Talep enflasyonu, para bolluğundan dolayı daha fazla mal ve hizmet talep edilmesine ve fiyatların artmasına yol açan olaydır.
Talep enflasyonu, moneter (parasal) karakterli olabilir veya olmayabilir.
Para ve kredi hacminin genişlemesi, harcamalarda artışa ve fiyatlarda pahalılığa sebep olmuşsa, talep enflasyonu moneter karakterlidir.
- Maliyet enflasyonu
Maliyet enflasyonu, üretilen mal ve hizmetlerin maliyetinin sürekli artmasıdır.
Emek, sermaye ve tabii kaynaklar gibi üretim faktörleri, üretilen mal ve hizmetlerin gerçek maliyetini oluşturur.
Dolayısıyla, bunların piyasa fiyatlarının artması, kaçınılmaz olarak maliyetlerin artmasını gerektirir.
Başlıca şu sebeplerle ilgilidir:
- Dış ticaretin kısıtlanmış bir rejime bağlı bulunması ve gümrük vergilerinin aşırı derecede yüksek olması,
- Gider, istihlak, istihsal vergilerinin ağırlığı,
- Mali tekeller ve eksik rekabet koşulları,
- Faiz oranının yüksekliği,
- Toplu sözleşmelerle ücretlere yapılan zamlar,
- Devalüasyon.
- Aşırı (hiper) enflasyon
Her zaman moneter (parasal) karakterli olan bir talep şişkinliği'dir.
Emisyonun hızla kabarması, tüketime karşı talebi artırır.
Bu, aşırı enflasyonun bir özelliğidir.
Aylık enflasyon haddinin, bir yıl boyunca en az yüzde 50 arttığı ve böylece yıllık enflasyon haddinin yaklaşık 13.000 olduğu enflasyon türüdür.
Bir enflasyon dolaşımındaki parayı tahrip etmekte, yabancı paraların ya da yabancı parayla mevduat hesapların yerli paranın yerini almasına sebep olur (bu olguya para ikamesi denir).
- Kronik (müzmin) enflasyon
Kronik enflasyon, hızı düşük fakat süresi uzun olan enflasyondur.
Bu çeşit enflasyon, moneter (parasal) karakterli olabilir veya olmayabilir.
- Belirsiz enflasyon veya sürünen enflasyon
Özelliği, fiyat yükselişlerinin yavaş bir tempo izlemesidir.
Bu çeşit enflasyonda, para kıymetinin bir yıldan diğerine kaydettiği düşüklüğü çok defa faiz oranı telafi edebilir.
Sürünen enflasyon, yüzde 3-yüzde 8 gibi tek haneli enflasyon haddine denir.
- Dört nala enflasyon
Yüzde 25-yüzde 80 gibi iki haneli enflasyon haddine denir.
Enflasyon etkileri:
Satın alma gücünde zayıflamalar, sosyal huzursuzluklara yol açar.
Spekülasyon kazançlar, alın teri kazançlarına üstün gelir.
Enflasyondan, genellikle dar ve sabit gelirliler (memurlar) çok zarar görür.
Çünkü gelirlerinin yükselen fiyat düzeyine intibak etmesi zordur.
Enflasyondan en çok zarar görenler, para şeklinde tasarruf yapmış olanlar ile alacaklı bulunanlardır.
Para değerinin gücü de zayıflar.
Buna karşılık enflasyon borçlular için avantajlıdır.
Çünkü paranın değeri düştüğü için borçlarını daha kolaylıkla ödeyebilirler.
Enflasyon devam ettiği sürece, herkes, değeri günden güne düşmekte olan parayı elden çıkarıp, mala veya gayrimenkule yatırır.
Bu yüzden, her çeşit mala karşı talep artar.
Böylece, paranın tedavül sürati artarak, para değerinin düşmesine sebep olur.
Enflasyon, üretim ve kalite üzerinde zararlı etkiler yapar.
İş bulma kolaylığı ve kazançların rahatlığı, işçileri ve satıcıları kayıtsız, aldırış etmez davranışlara sürükler.
Kolay kazanan ve pervasız harcayan bir zümrenin türemesi, her türlü malın piyasaya sürülmesi fırsatını doğurur.
Enflasyon, dış ödemeler dengesini de sarsar.
Sermayeler, para değerinin emin ve para kirasının yüksek olduğu bölgelere açık veya gizli yollardan göç eder.
Enflasyon hızı diğer ülkelerden az ise ihracatın tıkandığı ve ithal mallarına rağbetin arttığı görülür.
Turizm gelirlerinin gelişme temposu yavaşlar ve vatandaşların dış seyahatlerdeki harcamaları çoğalır.
Bütün bu olaylarda, para (veya kredi) çokluğundan hareketlenen enflasyon hızlandıkça, hızlanır ve artık bunun yanında para miktarındaki artışın etkisi önemsiz kalır.
Yazının başlangıç kısmında, reel faizin enflasyona göre düzeltilmiş faiz olduğunu ve nominal orandan enflasyon oranının çıkarılması ile bulunduğunu belirtmiştik.
Yazımızı, pandemi süreci ve üretim-tüketim dengesi de dikkate alınarak, halihazırda faiz oranının yüksek olduğu ve bunun da orta ve uzun vadede yüksek enflasyon olarak karşımıza çıkarak, yukarıda sayılan enflasyon etkilerinden daha fazlasının zuhur edebileceğinin öngörülmesi gerektiği, şeklinde bitirebiliriz.
Prof. Dr. Seyithan Deliduman
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.