Gara ve Sonrası
N Gazete yazarı Alp Kırıkkanat'ın yeni yazısı...
Geçen hafta Gara’da PKK terör örgütü tarafından alçakça şehit edilen uzun zaman önce farklı periyotlarda rehin alınmış 13 vatandaşımız ve harekât esnasında şehadete eren 3 askerimizin haberiyle kahrolduk. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine baş sağlığı diliyorum. Harekât sonrasında yetkililer operasyonun ayrıntılarını krokiler üzerinden açıkladılar. Ancak mesele yine tam olarak aydınlanamadı. Kafalar karıştı. Biz Gara bölgesine harekât yaparken karşımıza çıkan bir mağarada teslim olan iki teröristin ifadesi sonrasında mı rehineleri kurtarmaya karar verdik yoksa baştan beri amacımız rehine kurtarma operasyonu mu icra etmekti? Maksat ve gerekçeler her ne olursa olsun, maalesef 13 vatan evladını kurtaramadık.
Bu tip bir rehine kurtarma operasyonu, tabiyatıyla çok sıkı bir istihbarat uygulamasına ihtiyaç duyar. Gizlilik ise istihbaratın en önemli temel prensiplerinden biri. Bunu sağlayabildiğiniz ölçüde şok ve sürpriz yaratabilirsiniz. Ancak harekatın öncesinde, bir kısım dost ve müttefik bilinen unsurlarla yapıldığı belirtilen koordinasyon ile medyada yer alan bir kısım haberler; terörist örgütün farkındalığına ve değerlendirme yapma şansına neden olmuş olabilir. Dikine kayalıkların arasında olduğu görülen bir mağaradan rehineleri kurtarabilmek çok riskli ve zor bir mesele.
Kamuoyu haklı olarak bu olayı sorguluyor. Konuya dair bilinenleri tekrarlamak istemiyorum. Ancak netice itibarıyla, öncesinde alınan haberlerin doğruluğu, güvenirliği ve değerlendirme aşamaları ile üretilen istihbaratı ve harekatın ayrıntılarını bütünüyle bilmeden yapılacak tüm yorumlar, spekülasyondan öteye geçmeyecektir.
Peki bundan sonra neler olabilir?
PKK terör örgütünün işlediği bu cinayetler sonrasında, geri bir adım atmaksızın sahadaki harekât temposunun artması gerekebilir. Derinliği olan yabancı topraklarda, bu nasıl olacak? Karşı sürprizlerin önüne geçebilecek, daha yoğun bir istihbarat temelli mücadele yaklaşımı içinde olunabilir. Bu manada bir tempo artışı ise farklı ihtisas alanlarında uzmanlaşmış kadrolarla yürütülebilecek çok yönlü bir etki odaklı harekata dönüşebilir. Ayrıca günlük ya da dönemlik duyulan öfkelerle ve iç siyaset tartışmalarıyla hareket edilmesi yerine sakin, sabırlı ve hatta sessiz olunmasında fayda var.
Diğer yandan, krokideki detaylar dikkate alındığında; mağara içinin doğal olmadığı yönünde bir izlenim ortaya çıkıyor. Daha önce karşılaştığımız tünel sisteminin başka bir versiyonu gibi mühendislik hesaplamalarına bağlı bir uzman desteğinin olduğu kanaatindeyim. O takdirde, sözde bütün Orta Doğu’dan sorumlu gözüken ABD CENTCOM karargâhı bu ve benzeri inşaatların farkında olmamış mı acaba? Harekât sonrasında ABD tarafından yapılan ve kabul edilemez açıklamalar da işin cabası. Fakat çelişkiler de mevcut.
Örneğin aynı ABD 2018 yılının sonlarında, Kuzey Irak’ta bulunan şimdiki terörist başı ve onun en yakınındaki diğer iki terörist için kimlik ya da yer tespitlerini mümkün kılacak bilgiler karşılığında para ödülü verme kararı almıştı. Bu karar göstermelik miydi yoksa her ikisi de aynı orijinde bir terör örgütü olan PKK ve YPG arasında kendilerince bir farkı göstermeye mi matuftu? Her iki terörist örgütün üyeleri arasında, gelir kaynaklarına hakimiyet konusunda yaşanan iç çekişmelerin; geçen yılın aralık ayında açık kaynaklara yansıdığını da unutmayalım. Bu nedenle ABD kendi düzeneği için, PKK terör örgütünden değil belki ama Kandil’in tepesindekilerden vazgeçmiş olabilir. Bu bir ihtimal.
Bu anlamda, yaşadığımız bu menfur olay sonrası ABD’nin takınacağı tavırları iyi izlememiz gerekiyor.
Nitekim, başlarına ödül konulan Kandil’in iki terörist yöneticisi geçen yılın kasım ayı sonunda, aynı anda İsrail ve Fransız basınına demeçler verdiler. Her ikisi de ABD ile iyi geçinmeyi arzu ettiklerini ve terör örgütünün terör listesinden çıkarılmalarını istediler. Bu talepler yolun sonunu gördükleri için mi yoksa verilen sözlerin tutulması için mi söylendi, bilinmez. ABD, şimdilik düşük bir ihtimal de olsa öfkemizi dindireceğini düşündüğü bir ‘‘paket’’ ya da ‘‘paketler’’ dizisi de hazırlayabilir. Bu da bir ihtimal. Gerçekleşirse elbette iyi olur. Ancak bu da karşılıksız olmayacaktır. O nedenle dikkat etmek gerekiyor. Suriye kuzeyindeki YPG terör örgütüne olan tavrı değişmedi.
ABD, sınırlarımızın güneyindeki bölgede stratejik hedeflerinden döner mi? Şimdilik, hayır. En fazla dondurabilir. Bunun olabilmesi, zorda olduğu Orta Doğu, İran ve Pasifik ekseninde iyice sıkışmasına bağlı. Ancak bu zoru engellemeye yardımcı olabilecek tedbirleri de almaya çalışıyor. Örneğin, Bab-el Mandeb geçidi ile Yemen’de etkili olan ve iki Amerikan firkateynine Çin yapımı güdümlü mermi atan İran destekli Husi grubunu terörist örgütler listesinden çıkarma kararı aldılar. Diğer yandan, Pasifik’te iki adet uçak gemisi görev grubu Çin’e karşı gövde gösterisine devam ediyor. Uzak da olsa Husi kararıyla sanki kendince geri bölge emniyetini sağlıyor. Bu nedenle, ezberlerimizin dışında karşılaşabileceğimiz olası farklı siyasi ve istihbari oyunlara da hazırlıklı olmamız gerekiyor.
Diğer yandan, bizler yeni Başkan Biden’a odaklanıp topyekûn ABD değerlendirmeleri yaparken; Amerika’nın çok parçalı hale gelen siyasi yapısı ile bunun ABD ordusuna ve Trump döneminde her biri kendi sorumluluk sahalarında adeta özerk bir görüntü veren bölgesel komutanlıklarına olan yansımalarını da görmezden gelemeyiz. Biden-Trump ve onları temsil eden grupların çekişmesine dair sonuçların nerelere varabileceği hala muallakta olan bir konu gibi gözüküyor. Bu çekişmelerin bölgemize olan etkileri; ülkemizin terörle olan mücadelesini de etkileyebilecek bir potansiyel arz ediyor.
Netice itibarıyla, bizleri çok üzen bu olay neticesinde; gerekli dersleri çıkartıp, terörle olan mücadeleye kararlı bir şekilde devam etmemiz gerekiyor. Bu yapılanın karşılığını elbette misliyle verecek güçteyiz. Ancak siyasi hatalar yapmamamız ve konuya dair iç siyasi kavgalara da bir son vermemiz gerekiyor. Bununla birlikte, ülke olarak birliğimizi göstermenin tam sırası. Diğer bir konu ise güney sınırlarımızın dışındaki sahayı farklı maksatlarla elinde tutan sözde müttefikin iyi tahlil edilmesidir. Bunların, Suriye ve Irak’ın kuzeyindeki terörist yapılara dair projelerinin hangi noktada bir bütünlük ya da bir ayrışma gösterdiği önemli bir konu. Bu kapsamda tarafımıza bu cenahtan, varsa, yapılan ve/veya yapılabilecek bilgi paylaşımlarının titizlikle ele alınması gerekiyor. Bu anlamda, ortada cevaplanması gereken çok soru var.
Kaynaklar:
‘‘Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, Pençe Kartal-2 Harekâtı ile ilgili TBMM Genel Kurulundaki Konuşması’’, Youtube, 16 Şubat 2021, https://www.youtube.com/watch?v=VebUh_qdsLg&t=806s (20 Şubat 2021)
Misto, Mohamad, Özcan, Ethem Emre, ‘‘Terör örgütü YPG/PKK içinde gelir kaynaklarına hakimiyet kavgası’’, Anadolu Ajansı AA, 06 Aralık 2020, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/teror-orgutu-ypg-pkk-icinde-gelir-kaynaklarina-hakimiyet-kavgasi/2067451 (21 Şubat 2021)
‘‘ABD'nin milyonlarca dolar ödül koyduğu PKK yöneticileri Murat Karayılan, Cemil Bayık ve Duran Kalkan kimdir?’’, BBC News Türkçe, 06 Kasım 2018, https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-46116593 (20 Şubat 2021)
Alsharıf, Ehssan, Koşak, Çağrı, ‘‘ABD'nin Yemen politikasında Trump ve Biden yönetimlerinin farkı bölgeyi nasıl etkiliyor?’’, Anadolu Ajansı AA, 16 Şubat 2021, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/abdnin-yemen-politikasinda-trump-ve-biden-yonetimlerinin-farki-bolgeyi-nasil-etkiliyor/2146910 (20 Şubat 2021)
Boyraz, Turgut Alp, ‘‘Terör örgütü PKK elebaşı Murat Karayılan, İsrail'in aşırı sağcı gazetesi Jerusalem Post'a konuştu’’, Anadolu Ajansı AA, 27 Kasım 2020, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/israil-gazetesine-konusan-pkk-elebasi-karayilan-ak-parti-bati-ve-laiklik-karsiti/2057614 (21 Şubat 2021)
‘Teröritbaşı Cemil Bayık Fransız gazetesine yazdı! Türkiye'yi hedef aldı’’, Haber7, 28 Kasım 2020, https://www.haber7.com/dunya/haber/3038640-teroritbasi-cemil-bayik-fransiz-gazetesine-yazdi-turkiyeyi-hedef-aldi (21 Şubat 2021)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.