Kerime Yıldız
Gol Olur
Binali Yıldırım-Ekrem İmamoğlu tartışmasının, sâdece son on dakikasını seyrettim. Arkasından ise yorumları dinledim ve internete düşen köşe yazılarını okudum. En çok Tayfun Atay’ın, “Elde var Hüzün” yazısı dikkatimi çekti. Nefis bir yazı. Okumanızı tavsiye ederim.
Bir kanalda AK Parti’ye yakın gazetecilerin, “Kim kazandı?” sorusuna verdikleri, “Elbette Binali Yıldırım” cevâbı, samîmiyetten uzaktı. İnsan, bunu söylerken hiç olmazsa tebessüm eder. Binali Yıldırım’ın heyecansızlığı, onlara da sirâyet etmiş gibiydi. Bunun sebebini şu haberi görünce anladım:
“İYİ Parti Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Aslan, Ekrem İmamoğlu ile rakibi Binali Yıldırım’ın karşılaştığı canlı yayının ardından Binali Yıldırım’a yakın bir isimle konuştuğunu; konuştuğu kişinin kendisine, ‘İmamoğlu’nun başkanlığı hayırlı olsun.’ dediğini söyledi.”
Bütün bu uzatmalar, İstanbul elden gidince cebi zarar görecek öfkeli yandaşları teskin etmek için. Her şey, usûlet ve suhûletle ilerliyor. CHP, usul usul ve barış içinde gelirken AK Parti de usul usul ve barış içinde geri çekilmeye başladı.
Ekrem İmamoğlu’nun hedefi, kararsız muhâfazakârlar; Yıldırım’ın ise gençlerdi. Sağlık sorunları sebebiyle ayakta tartışmayı kabul etmeyen ve program biraz daha uzasa uyuması muhtemel olan 64 yaşındaki bir siyâsetçinin, “Gençler, benim kankam” demesi, şaka gibiydi.
Bir yorumcu, tartışmanın sâkin geçtiğini; mühim bir toplum mühendisliği görmediğini ifâde etti.
Tüm Türkiye’nin ekrana kilitlendiği târihî bir tartışma programı olacak ve toplum mühendisliği olmayacak, öyle mi?
Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu, bugüne kadar rakibin âilesini yıpratacak bir söylemde bulunmadılar. Bilakis İmamoğlu âilesi, CHP’lilerin Semiha Yıldırım’a ettiği hakâretlere siper oldu. Fakat bu nezâketi gösteren âile, “Pontus” hakâretini uğradığında Yıldırım âilesinden ses çıkmadı.
İmamoğlu, son derece sâkin bir insan. Sâkin ama ama saftirik Polyanna da değil. 82 milyonun gözü önünde öyle bir şey yaptı ki Rıdvan Dilmen gibi “Gol olur!” dedim.
İmamoğlu’nun eşlerle birlikte fotoğraf çektirme teklifini, Binali Yıldırım kabul etti. İsmâil Küçükkaya eşlerin çağrılmasını istediği sırada İmamoğlu, “Oğlum alınır. Oğlum da gelsin.” dedi. Anam babam, konu eşler değil mi? Oğlan niye alınsın?
Bunun üzerine Yıldırım, “Benim de kızım alınır. O da gelsin.” dedi.
Fotoğraf çekilmeden önce İmamoğlu, oğlu Mehmet Selim’i, Yıldırım’a takdim etti. Oğul İmamoğlu, gâyet saygılı bir şekilde Yıldırım’ın elini sıktı. Sonra da fotoğraf için yanında durdu.
O fotoğrafta, hiçbir anne babanın yaşamak istemeyeceği derin bir hüzün var. Dün babalar günüydü ve târihe geçen fotoğrafta Yıldırım’ın yanında kendi oğlu değil, İmamoğlu’nun İTÜ İnşaat Mühendisliği’nde okuyan oğlu vardı.
“Kızı oradaydı ya!” diye itiraz edenleriniz olabilir. Olmasa daha iyiydi. Dâmât krizi yaşanan bir ülkede hiç kimsenin, yeni dâmât adayı ihtimâline tahammülü yok.
İddiâmı güçlendirecek en mühim delili sona bıraktım. Sabah ve Star gazeteleri başta olmak üzere bâzı gazeteler, İmamoğlu’nun golünü görmezden geldiler. Herkesin alkışladığı fotoğrafı, internet sitelerinde yayınlamadılar.
Başka söze gerek var mı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.