Görüntü Yönetmeni Darius Khondji, Işığın Kendisi İçin Her Şeyin Başlangıcı Olduğunu Söyledi

Görüntü Yönetmeni Darius Khondji, Işığın Kendisi İçin Her Şeyin Başlangıcı Olduğunu Söyledi

İran asıllı Fransız görüntü yönetmeni Darius Khondji, ışığın kendisi için taşıdığı öneme dikkati çekerek, "Işık hayattır. Benim için her şey ışıkla başlar." dedi

"Seven", "Delicatessen", "Uncut Gems" ve "Mickey 17" adlı yapıtlarda çağdaş sinemanın unutulmaz görsel deneyimlerini şekillendiren Khondji, sinemada ışığın önemini, yapay zeka ve etkileri ile çalıştığı büyük yönetmenlerle ilişkisini AA muhabirine anlattı.

Görüntü yönetmenini bir çevirmene benzeten Darius Khondji, yönetmenin zihnindekileri görsele tercüme ettiğini söyledi.

Darius Khondji, görüntü yönetmeninin hayatı farklı bir şekilde yeniden kurguladığını aktararak, şunları kaydetti:

"Yönetmen bir hikaye yazıyor, yazılardan ya da görüntülerden oluşan bir kitap gibi bir şey yazıyor ve bunu görüntü yönetmenine veriyor. Sonrasında birlikte filme alıyorlar. Benim için görüntü yönetmeni bir çevirmen. Bir tür sihirbazlık olabilir, ışıkla, görüntülerle bir şeyleri dönüştürebilir. Yönetmenin yardımıyla, yapım tasarımcısının, sanat yönetmeninin, kostüm tasarımcısının, makyaj sanatçısının yardımıyla tüm ekiple birlikte sihir yapıyoruz. Başka bir hayatı yeniden yaratıyoruz."

"Büyük yönetmenlerin ortak özelliği tutkulu olması"

Çalıştığı büyük yönetmenlerin ortak özelliklerine değinen Khondji, "Yıllar içerisinde farklı yönetmenlerde gözlemlediğim ortak nitelik ya da ortak şey tutkularıydı. Yapmak istedikleri şey konusunda tutkulu olan yönetmenler asla vazgeçmiyor. Birlikte çalıştığım en büyük sinemacılar öyle. Biz ödün verebiliriz, kameramanlar, görüntü yönetmenleri ödün verebilir ama yönetmenler veremez." ifadesini kullandı.

Khondji, çok fazla yönetmenle çalıştığını dile getirerek, "Çalıştığım çoğu yönetmenle özel bağlar geliştirdim ama son olarak Alejandro Inarritu, Josh Safdie ve Ari Aster gibi isimleri sayabilirim." açıklamasını yaptı.

Işığın kendisi için hayat anlamına geldiğini vurgulayan Khondji, "Işık hayattır. Işık benim için her şeyin başlangıcıdır. Çocukluğumda karanlıkta kaldığım anları hatırlıyorum da, ablam beni yaramazlık yaptığımda korkutmak için karanlığa, mahzene koyardı. Orada sadece küçük bir ışık olurdu. Bu benim için bir şeyin başlangıcıydı. Belki de hayal gücümde bir şeylerin yaratılmasının başlangıcıydı." diye konuştu.

Usta görüntü yönetmeni yapay zekaya karşı da önyargılı olmadığını belirterek, "Yapay zeka büyü, sihir, büyücülük gibi bir şey. Harika bir teknoloji ve yeni bir keşif olduğunu düşünüyorum. Hayatın birçok alanında çok faydalı. Açıkçası bununla sinema yapmak isteyen insanlar, devam etmeli ve sinema yapmalı. Ben şahsen bununla film yapmakla ilgilenmiyorum ama insanların filmleri için referanslar yaratmalarına yardımcı oluyor, ki bu harika bir şey. Yani tamamen kapıyı kapatmıyorum ama ben kullanmayı tercih etmiyorum." şeklinde konuştu.

"Yapay zeka yeni bir sanat formunun keşfine giden yeni bir yol"

Özellikle fotoğraf alanında hayret ettirecek içerikler üretildiğini söyleyen Khondji, "Görüntüler buluyor, yazıyla hareket elde ediyor ya da görüntüler yaratıyorlar ve kimileri bu görüntülerden faydalanarak kesitler oluşturuyor. Bunlar oldukça ilginç, güçlü fotoğraflar olabiliyor ama bunlar görsel yetenekleriyle oluşturdukları fotoğraflar değil. Yazının görsel hayal gücüyle üretiliyorlar. Yaratım olarak bir şeylere ulaşmanın farklı bir yolu. Belki de yeni bir sanat formunun keşfine giden yeni bir yol." değerlendirmesinde bulundu.

Darius Khondji, henüz yapay zeka ile üretilmiş sinema açısından beğendiği şeyler görmediğini dile getirerek, bir gün beğendiği bir şeyler görmeyi umduğunu vurguladı.

Yapay zekayı kullanmak isteyen genç film yapımcılarına tavsiyelerde bulunan Khondji, şunları söyledi:

"Sahne hakkında yazarken çok fazla hayal gücüne sahip olmak gerekiyor. Onlara önce sanki bir film yazıyormuş gibi bir senaryo yazmalarını, yapay zeka ile alakalı kısımlara sonra bakmalarını söylerdim. Sanki yapay zeka kullanmadan bir film yapmak istiyormuş gibi güçlü bir hikaye yazın."

"Türkiye'nin dünya üzerindeki en muhteşem yer olduğunu söylemişlerdi"

Khondji, bir gün Türkiye'de bir film çekmekten mutluluk duyacağını aktararak, "Sanırım ailemden herkes bir şekilde Türkiye'yi ziyaret etti, gitmeyen bir tek ben kaldım. Türkiye'nin dünya üzerindeki en muhteşem yer olduğunu söylemişlerdi." dedi.

Nuri Bilge Ceylan'ın sineması hakkında da harika şeyler duyduğunu aktaran Khondji, "Birçok kişi bana (Ceylan'ın) filmlerinin çok güçlü olduğunu söyledi. O yüzden onun filmlerini bilmediğim için kendimi çok kötü hissediyorum. Ama filmlerini izleyeceğim." diye konuştu.

Darius Khondji kimdir?

İran doğumlu, Fransa'da yetişen görüntü yönetmeni Darius Khondji, Jean-Pierre Jeunet ile çektiği 1991 yapımı "Delicatessen" ve 1995 imzalı "The City of Lost Children" filmleriyle karanlık, gotik atmosferleriyle dikkati çekti. Ancak asıl çıkışını, David Fincher'ın 1995'te imza attığı "Seven" filmindeki yağmurlu, kasvetli görüntülerle yaptı. Bu filmdeki çarpıcı ışık-gölge kontrastları, onu sinema dünyasının önemli bir ismi haline getirdi.

Khondji, "Evita" (1996) ile En İyi Görüntü Yönetimi dalında Oscar'a aday gösterildi. Woody Allen'ın "Midnight in Paris" (2011) filmindeki Paris sahneleri ve Bong Joon-ho'nun "Okja" (2017) ile "Parasite" (2019) filmlerinde yarattığı görsel dil, onun çok yönlülüğünü kanıtladı. Ayrıca "Amour" (2012) ve "Uncut Gems" (2019) adlı filmlerde minimalizm ile yoğun duygusallığı dengeledi.

Muhabir: Salih Şeref

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler