Göz

Göz

N Gazete yazarı Çiğdem Ergüvenç'in yeni yazısı...

Kanımca göz beş duyu organının içinde en değerli olanıdır; bütün organlarımızın sağlıklı olması önemlidir ama görme duyusu yaşam kalitesi için çok değerlidir. Tat alma duyumuz körelebilir ama beslenme içgüdümüz o denli güçlüdür ki yine de yemekten ve yediklerimizden olabildiğince zevk almaktan vazgeçemeyiz. Rahmetli babam, “Dişleriniz sağlam, gençsiniz, sigara henüz damak zevkinizi değiştirmemiş; şimdi yediklerinizin tadını çıkartma zamanıdır. Yıllar geçtikçe bu durum bir ölçüde de olsa değişecek o nedenle kıymetini bilin” derdi. Ne kadar haklıymış. Koku alma duyusuna gelince,  korona sayesinde son zamanlarda pek kıymete bindi. Dokunma duyusu ise en kapsamlı, geniş alanlı duygulardan biridir; soğuğu, sıcağı algılamamızdan tutun gıdıklanmamız ya da maddeyi doğru tanımamıza kadar her alanda etkilidir. İşitme duyusu da çok önemlidir ama işitme kaybınız olursa katlanması görme kaybına göre kötünün iyisidir; alt tarafı cihaz kullanırsınız, o da işe yaramazsa dudak okursunuz falan. Ama göz! Kanımca yaşam kalitemizi oldukça etkileyen bir organdır. Doğuştan görme engelliler yaşama bu şekilde başlamışlardır ama gören bir insanın bu özelliğini yitirmesi çok acıklı olsa gerek.

Göz başlı başına herkesin çok değerli bulduğu bir organdır. Anneler bebeklerini severken, “gözümün bebeği” derler; siz hiç yavrusunu örneğin “ayağımın küçük parmağı” ya da “benim azı dişim” diye seven bir anneye rastladınız mı? Göz önemlidir önemli olmasına ama yeri biraz yanlış diye düşünüyorum. Örneğin gözünüz işaret parmağınızın ucunda olsaydı yükseltirdiniz, yere sarkıtırdınız, arkaya çevirirdiniz, o zaman görüş alanınız ne kadar genişlerdi.

Mademki parmağımın ucunda gözüm yok ben de görüş açımı genişletmek için bir çare buldum. Eğer yanımda ayna varsa onu kullanarak, yoksa güneş gözlüğüme koyu renk bir yere yaslayarak ayna işlevi yükleyip arkamda, sağımda, solumda ilgimi çeken şeyleri gözüne, gözüne bakmadan görebiliyorum. Böylece kimse beni fazla mütecessis olmakla suçlamadan amacıma ulaşabiliyorum.

Gözle ilgili pek çok değiş vardır. “Kör, kör parmağım gözüne”, adam zaten kör bari ben de parmağımı onun gözüne batırayım demek değildir; bir durumu biraz da patavatsızca karşısındakine belirtmek anlamında kullanılır.

“Anasının gözü” denince annesi onu göz çukurlarına yerleştirmiştir demek değildir, yalnızca o insan fazla uyanık bir tiptir.

“Göz ki görmez, yürek inlemez” derken gözleri görmeyenler hiçbir şeye üzülmez anlamını taşımaz. Üzücü bir durumu o durumun içinde olmayınca fazla algılayamadığımızı anlatır.

“Kaşla göz arasında”, göz kapağının yerini tanımlamaz, bir çırpıda demektir.

Bir insana “açıkgöz” dediğinizde estetik kurbanı olup uyurken bile gözlerini kapamayan biri aklımıza gelmemelidir, yalnızca fazla uyanık anlamında kullanılmaktadır.

“Göze batmak”, “gözden kaçırmak”, gözüne sokmak” deyişleri makyaj yapan hanımların sakarlıklarını anlatmaz; onların yanlışlıkla takma kirpiklerini gözlerinden başka yere yapıştırmaları ya da gözlerini boyarken göz kalemini gözlerine sokmaları veya gözlerine batırmaları demek değildir asla. Hepsinin farklı, farklı anlamları vardır.

“Burnunun ucunu görmemek”. Bunu yalnızca Pinokyo, o da ancak yalan söylediğinde yapabilir yoksa ne kadar zorlarsa zorlasın kimse burnunun ucunu göremez. Asıl anlamı çok yakınında olan bir şeyi algılamamaktır.

“Göze çarpmak” denilince bir insanın yumruğunu başka bir insanın gözünün üstüne çarpmasıdır diye düşünmeyin sakın.

“Gözden düşmek” saygınlığını, kendisine verilen değeri yitirme anlamında kullanılır. Gözlük ya da lensin gözün üstünden ya da içinden kayıp düşmesi değildir.

“Gözünde şimşekler çakınca” kişi çok sinirlenmiş demektir; yoksa gözün içindeki bulutlar birbirine çarpıp da şimşek çakıyor diye düşünülmemelidir.

“İyi gözle bakmak”, “kötü gözle bakmak” ise gözün güzel ya da çirkin olması veya gözlerin bozuk olup olmaması ile asla ilgisi bulunmayan deyimlerdir.

“Göz ardı etmek” gözünüzü yuvasından çıkarıp herhangi bir şeyi göz çukurunuza yerleştirdikten sonra üstüne gözünüzü takmanız anlamı taşımaz.

Yolsuzluklar, hırsızlıklar, gereksiz yere yaşanılan yoksulluklar, yaşanılan daha birçok aksaklık “gözünüze batsın”, bunlara sebep olanlar “gözünüzden düşsün”, bunları” göz ardı etmeyin”, “burnunuzun ucunda olan biteni” algılayın. Bu tür insanlar “anasının gözü” olsalar da siz tepkilerinizi esirgemeyin. Her zaman “gözünüz açık” olsun.

Göz sağlığınızı korumanızı dilerim…

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler