GÜNEŞ NE ZAMAN KARANLIĞA GÖMÜLECEK ?
Belki de 4 milyar yıldan uzun bir süredir Dünya’yı aydınlatan sarı cüce yıldızdan, Güneş’ten daha antik ve değişmez bir şey yoktur. Fakat günün birinde, yıldızımız da göçüp gidecek ve bilim insanları, Güneş gittiğinde neler yaşanacağını gayet iyi biliyor.
Güneş, gücünü çekirdeğinin içerisinde bulunan ve son derece sıcak olan hidrojen atomlarını kaynaştırarak veya birleştirerek elde ediyor. Bu kaynaşma, helyum ve çok miktarda enerji meydana getiriyor. Fakat tıpkı bir müzik kutusunun yavaşlayarak durması gibi, Güneş’in çekirdeğindeki hidrojen de belli bir süre sonra tükenecek. Bu tükeniş yaklaşık 5 milyar yıl içerisinde gerçekleştiğinde, Güneş’in yeni bir güç kaynağı bulması gerekecek.
Bu durum, başlangıçta sorun olmayacak. Günümüzde kaynaşan hidrojen, güneş çekirdeğinin baskı uygulayan dış katmanlara karşı koymasını sağlıyor. Ancak çekirdek artık direnemediğinde, bu dış katmanlardaki hidrojen de çekirdeğe doğru akın edip ısınacak. Böylelikle Güneş, kaynaştırılacak daha fazla yakıt bulmuş olacak. Her şey iyi görünecek.
Fakat bunun bir bedeli olacak. Bu olayların yan etkileri, Güneş’in kızıllaşmasına, soğumasına ve genişleyerek mevcut boyutunun en az yüz katına çıkmasına sebep olacak. Yıldızımız, böylelikle Merkür, Venüs ve hatta Dünya’nın yörüngesini yutacak. Tıpkı gökyüzünde görebildiğimiz Arcturus veya Aldebaran yıldızları gibi kızıl bir deve dönüşecek.
Yardıma gelen hidrojen, Güneş’e bir milyar yıl daha kazandıracak. Fakat o da bittiği zaman, Güneş sıradaki adıma ulaşacak: Tüm bu zaman boyunca ürettiği helyumu kullanacak.
Güneş helyum kaynaştırmaya başladığında, durum normale dönüyormuş gibi görünebilir. Helyum, çekirdeğin enkazını kısmen onaracak. Şişen Güneş ise boyutunun büyük kısmını kaybedecek. Gökbilimciler, bunu helyum parlaması şeklinde adlandırıyor. Fakat önemli bir nokta var: Parlama, Güneş’in mükemmel derecede iyi olan helyum içeriğinin yaklaşık onda birini dakikalar içerisinde tüketecek.
Sonrasında giderek yaşlanan Güneş, ölümcül bir sorunla karşılaşıyor: Helyum, yakıt olarak hidrojene benzemiyor. Hidrojenin kaynaşması kadar verimli olmayan helyum kaynaşması, karbon ve oksijen meydana getiriyor. Bunların kaynaşması mümkün olsa da, bu işlem çok daha zor ve çok daha verimsiz gerçekleşiyor.
Geri kalan helyum, Güneş’e sadece 100 milyon yıl kadar kazandırabilir.
Güneş artık helyum kaynaştıramadığında, bir başka zor döneme girecek. Kaynaştırabileceği herhangi bir hidrojen veya helyum bölgesi bulmak için umutsuzca çırpınarak, yeniden kabaracak. Yıldız, çekirdek çökmeye başladığında bile dış kenarını çok daha ileriye götürebilir; belki de asteroit kuşağının çok daha ötesine…
Fakat bu olay fazla uzun sürmeyecek. Güneş, sonunda tüm dış katmanlarını atacak. Sonraki yıldız sistemindeki gözlemciler (eğer varsa), parlak bir hale gibi muhteşem bir gösteriye şahit olacaklar. Bu 10.000 yıl, tanıdığımız Güneş’in ölüm anı demek.
İşin içinde gezegen bulunmasa bile, geride gezegensel bulutsu adı verilen bir çeşit göksel mezar taşı kalacak; tabi bir zamanlar Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün olan cisimlerin karanlık, ölü kabukları tarumar olmamayı başarırsa.
Fakat ölüm Güneş için son değil. Kütlesinin yaklaşık yarısı kaybolacak olsa da, geri kalan kütle bu gezegensel bulutsunun tam merkezinde sıkışacak. Güneş’in çekirdeği, bu sayede Dünya’dan daha büyük olmayan ufak, parlak, ultra yoğun bir kor haline dönüşecek. Bu tür bir köz kalıntısı, beyaz cüce yıldız şeklinde adlandırılıyor.
Güneş’in o uzun, son ve yalnız hali böyle başlıyor. O beyaz cüce, geri kalan ısısını evrenin şimdiki yaşından yüzlerce kat daha uzun bir sürede; trilyonlarca yılda, çok ama çok yavaş şekilde kaybedecek ve karanlığa gömülecek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.