Güzellik
Çidem Ergüvenç'in yeni yazısı...
Güzellik göreceli bir kavramdır. Kimine çok güzel gelen bir insan bir başkasınca sıradan olarak algılanabilir. Güzellik aslında modaya da tabidir. Bir zamanlar Marilyn Monreo, Sophia Loran, Rita Hayworth gibi eti budu yerinde hanımlar güzellikleri ile dünyayı sarsarken, şimdilerde göbeği sırtına yapışmış eksi bir beden hanımlar moda oldu.
Kadınlarda uzun saç moda; cılız saçlılar saç ekletiyor, herkes salkım saçak. Yakışan, yakışmayan herkes saçını yerlere kadar uzatmak merakında. Kısa boylular ya da kısa boyunlular ne kadar güdük kaldıklarına aldırmıyor.
Balık dudak kadınlarda da bazı çizgi dışı erkeklerde de son derece moda. Kadınlar dudağına öylesine abartılı dolgular yaptırıyor ki, bir de üstüne kıpkırmızı boyamıyorlar mı valla yamyam görmüş gibi oluyorum.
Her yüze elmacık kemiklerinin belirgin olması yakışmaz ama bizim prototipler yakışsa da yakışmasa da illâki elmacık kemiklerini de şişirtiyor. Bunların bir kısmı ise ne acı ki kurukafayı anımsatmıyor değil.
Bir zamanlar bir hanım vardı, devlet erkânında önemli bir yere gelmiş; herkes sarışın güzel kadın derdi ona. Bence sarışın tombul, güdük hanım!
Bizim gençlik yıllarımızda mini etek moda idi, şimdilerde yine hem mini etek hem de kısa şortlar moda. Bazı hanımları görünce bayılıyorum. Bacakları uzun, endamı yerinde içim açılıyor. Ne var ki bazıları için garibim modaya uymasaydı ne kadar iyi olurdu diye düşünüyor, neden hatalarını insanların gözüne gözüne sokuyor acaba diye üzülüyorum. Güzel gözükmektense modaya uymayı seçmelerini gerçekten yadırgıyorum.
Erkeklere genellikle güzel denmez, yakışıklılık deyimi kullanılır çoğunlukla. Ama bazı erkekler vardır ki gerçekten hem güzel hem yakışıklıdır. Alain Delon, Brad Pitt, bizlerden Kıvanç Tatlıtuğ, rahmetli Cüneyt Arkın ve daha bazıları hem güzel, hem yakışıklı. Bu iki özelliği üzerinde taşıyan erkekler bazen karizmatik de olur. Ama ne acı ki hem güzel hem yakışıklı ancak karizması olmayan, hele ki rol yeteneği hiç bulunmayan bir takım erkek dizi oyuncularına gerçekten şaşıyorum. Un var, şeker var, ocak var bir türlü helva pişemiyor.
Erkekler de modaya pek meraklı. Güzel olmaya çalışırken komik görünenler de var. Bir kirli sakal modası çıktı, bu ne iş diye üzülürken çember sakal da moda olmaz mı? Yüzüne nur indirdiklerini varsayanlar yanıldıkları ile kalsınlar; ama son derece modern görünümlü beylere çember sakal öylesine ters düşüyor ki. Bıraksınlar poturlu yobazlar çember sakalları ile bir mesaj verdiklerini düşünsünler.
Dar pantolonlar hem kadınlarda hem erkeklerde moda. Yakışan yakışmayan herkes giyiyor. Hanımlar uzun çizmeler, kasıklarını örten giysilerle bedensel hatalarını bir nebze kamufle ediyorlar. Erkeklerin durumu daha vahim. Sanırım dış yardımla ancak giyilebilecek darlıkta pantolonları tombul bacaklarına giyiyorlar. Tabii basen kısımları da çok dar; hiç önermem. Sağlıklarına zararlı olabilir.
Bazı beyler ince gözüküp daha güzel olduklarını varsayarak daracık gömlekler de giyiyor. Bence güzel olmak ne kelime; bir de benim sağlığıma zarar verecekler diye korkuyorum. Ya karşı karşıya otururken ortalardan bir düğme fırlayıp gözüme kaçarsa? Yandı gülüm keten helva.
Güzellik göreceli bir kavramdır dedim ya çok güzel bir insan tanırsınız, bir gün güzelliği üstünde değildir beğenmezsiniz. Öte yandan hiç de güzel olmayan bir dostunuz vardır; öylesine sever ve benimsersiniz ki size güzel görünür. Hatta bazen bugün çok güzelliği üstünde diye bile düşünebilirsiniz.
Hep dış güzelliklere değindim, aslında önemli olan iç güzelliğidir. Öyle insanlar vardır ki baktığınızda aman ne güzel diye düşünürsünüz, ağzını açtığında bu izleminiz silinir gider. Hem güzel, hem zeki, hem karizmatik, hem iyi kalpli olmak kimden artar kime kalır bilemem.
Dış güzellik geçicidir, aslında cami yıkılsa da mihrap yerindedir sözü büyük ölçüde doğru olsa da güzellik genellikle gençlikle örtüşen bir kavramdır. Boşuna bir büyüğümüz başka bir büyüğümüz için cillop gibi delikanlıydı bakın ne hale geldi demedi? Valla haklı. Ne fidan görünümlü olduğu iddia edilen insanlar tanırım şimdi neredeyse boş çuvala dönmüş.
Bir de dil güzelliği vardır; boşuna dememişler dil mi güzel dilber mi diye. Kendisinde güzellikten eser bile olmayan ve stepne görevini yüklenmiş bir adam tanıyorum. Hani derler ya Allah sevmiş de yaratmış diye; bu garibanı Allah hiç sevmeden yaratmış, ne güzellik vermiş ne akıl, ne zekâ. Bari ortalara çıkıp abuk sabuk konuşmasa.
Bir başkasının yüzü mü, boyu posu mu güzel varsayılır bilemem ama onu yakışıklı sınıfına sokanlar çok oluyor. Bence karakteri, üslubu, vicdanı güzel değilse beş para etmez.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.