Bestami Bozkurt
Hakikat ve İrfan
İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman gerçeği görebilir. Gerçeğin mayası gözle görülmez.(Exupery)
Ahkamın ontolojisi dinlerin mitolojilerinde pinhan…
Dinlerin mitolojilerini yöresel ve töresel yaşantıların şekillendiği gelenekler, görenekler, alışkanlıklar belirliyor.
Hak dinlerin insanoğluna öğretilediği ve kamçıladığı temel ve evrensel doğruların dışında hangi doğru herkesin doğrusu olabilmiş?
Bazen sırf bizim en doğrumuz başkalarının yanlışı olabiliyor veya başkalarının en yanlışı bizce beis yok hükmünde…
Hakikatin yanında yer almak istiyorsa yalnız kalmayı göze almalı insan…
Çıldırtan bir tahammülle sabretmeli ve yalnızlığında hakikatin rağmına davranmaktan kaçınmalı…
Çünkü er geç hakikatin ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır.
Hakikatin yüzüne mahcup düşmeden “bak yine seninleyim” diyebilmek insanın iki dünyası adına eşref-i mahlukat olma gereği…
Çünkü bu dünyanın sahteliği yokluğun dehlizlerinde kaybolmaya mahkum…
Bir insan yanılabileceğini sahte dünyanın kulaklarına doldura doldura haykırabilme erdemini gösterebilirse tüm yanılgılarından ıramaya başlar.
Çünkü bir insan için hep haklı olacağını düşünmek basiretsizlik ve zavallılıktır.
İrfana ulaşma yanılgılarını tesahup ederek dikenlerin ve taşların arasından yırtına yırtına gelir.
Doyduğuna inanmayan yemeye devam eder, doyunca sofrayı terkeder insan.
Hakikat doyumsuzdur ve bitimsizdir. Ta ki hakikatin irfana açılan kapıları sürgülenene kadar…
Dem zamanın tek hanesidir ve insanoğlu değerlendirebilmesi koşuluyla kazanabileceği hakikatlerin kaynağıdır.
Dem bu demdir hakikate ermek için…
Ey talip! Neden kaygılanıyorsun?
Kaygı, nedenini bilemediklerine ve bilsen bile üstesinden gelemediklerin içindir.
Hakikatin aramak erdem bulmaksa nasip!
Bulunca insanın irfan deryasına dalması olası…
Pekala yaşayagittiğimiz bu dünyanın künhüne vakıf olamayışımız mı bizi kaygılandırıyor?
Öğrenilmiş hakikatlerin hakikat olup olmadığından kuşku duymaktır irfan!
Öyleyse rast gitsin irfana doğru kırılan rotalarımız.
Zayıf zekalar nezdinde suçlu hep başkalarıdır.
Zayıf zekaların hakikati evirip çevirip yeniden düşünce harmanına savurma yetileri yoktur ve onlar nezdinde hakikat tektir ve değişmez.
Salt neden sonuç esaslarına göre hakikatin zayıf zekalarca horlanan ve tepilen dogmatizmi vardır.
Bu yüzden zayıf zekalar dogmatik olmaktan kurtulamazlar.
Dervişe halktan uzak durman kibir değil mi demişler:
Asıl kibir hakikatten uzak durmaktır, demiş.
Hakikat ve irfan insanı insan eder, saygıyı başına taç eder.
İrfanın hakikate kapı araladığı menfezde insanın rahmete ermesi olasıdır.
Çünkü hakikatin bilgisi yalındır, nedensiz sonuçların talan edip yağmaladığı bir dogmatizmin yol ayrımı görünmez.
Bütün handikaplara rağmen doğruları doğru zamanda haykırmak irfana verilmiş en büyük ödüldür.
Yine, yeniden ve her haliyle…
Hakikati yalnızken değil halk içinde bazen halka rağmen….
Ne yapalım?
Tesahup edeni az diye hakikate hürmetten vaz mı geçeceğiz?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.