Hangimiz mazlum?
Anıl Akın'ın yeni yazısı...
Son günlerde gördüğümüz kadarıyla dünyanın her yerinde göçmenler ile ilgili sıkıntılar artarak devam ediyor. Tabi Türkiye gündeminde sıklıkla görüyoruz, diğer ülkelerin gündeminde bu göçmenlerin yaşadıkları ve yaşattıkları sıkıntılar kaçıncı sıradadır bilmiyorum. Bildiğim bir şey varsa o da düzensiz göçün sorun yaratacağıdır.
Ülkemiz sınırlarının yol geçen hanına dönüşmesinin üzerinden geçen son birkaç yılda ülkeye giren kaçak göçmenlerin ne sayısı ne de kimlikleri tespit edildi. Kimdirler, ne iş yaparlar, nereden gelirler bilinmemektedir. Sadece zorlu doğa koşullarında hayatta kalmayı başardıklarını anlıyoruz. Çünkü kilometrelerce yolu yürüyerek geliyorlar. Tabi eğer gerçekten böyle ise. Bence değil. Düşünsenize adam kalkıyor Afganistan’dan yürüyerek Türkiye’ye geliyor ama Esenlerden Bağcılara dolmuşla veya başka bir toplu taşıma ile gidiyor. Suriyelilerin bir kısmı hariç gelenlerin çoğu genç erkek. Eş yok, çocuk yok, sorumluluk yok, arayan soran yok. Sokak röportajlarına bakıyoruz diyorlar ki din kardeşiyiz, ümmetiz. Bu gelenlerin hangi dine mensup olduklarını kim kontrol etmiş? Ben yabancı uyruklu olup “namaza gidiyorum”, “cumaya gidiyorum” deyip işten kaçanı gördüm. Devletimizin yetkilileri çıkıp açıklama yapıyorlar, “mazlumların yanındayız” diye, iyi de kardeşim ben ülkemde kaçak göçmen istemiyorum dediğimde hangi mazlumu karşıma aldım? Ben ülkemde “kaçak” hiçbir şey istemiyorum ki zaten. Devlet kimdir? Devlet kanun koyucudur. Kanunlar ne için vardır? Düzeni ve adaleti sağlamak için. Biz kaçak göçmenler ölsün bitsin demiyoruz. Önce sınırlar kapatılsın, sonra mülteci kampları oluşturulsun, gelenler bu kamplara yerleştirilsin ve kaba tabiriyle soyu sopu araştırılsın, Başlarına neler gelebileceği anlatılsın, sonra yine de kalmak isteyenlere önce Türkçe öğretilsin, sonra Türk kültürü ve tarihi anlatılsın, Atatürk ve Kurtuluş savaşı anlatılsın, ardından yeteneğine göre meslek eğitimi verilsin, sonra bir sınava tabi tutulsunlar ve başarılı olanlar yavaş yavaş halkın arasına kaynaştırılsın. Bu halkın en büyük isyanı bu insanların gelmesi değil, bu insanların birinci sınıf vatandaş muamelesi görmesi, bu insanların Türk halkından daha fazla imtiyazlara sahip olmaları. Ama şimdi bakıyorum ana muhalefet lideri bile toz kondurmuyor kaçak göçmenlere. Kendi belediye başkanlarına sataşıyor kaçak göçmenleri rahat bırak diye. El insaf be kardeşim, kim arayacak bizim hakkımızı? Sözde demokratik hakkımızı sandıkta kullanıyoruz, biraz gücü eline geçiren kendi seçmenine dahi karşı politika izlemeye başlıyor. Belki bizim bilmediğimiz bir şeyler vardır. Açıklayın! Devlet başka halk başka değil ki. Hepimiz biriz, hepimiz birbirimiz için varız. Halktan gizli saklı bir şey olamaz değil mi? Kaldı ki ekonominin belinin büküldüğü son yıllarda ekmeğimizi paylaştığımız kaçak göçmenlerin neden zarar görmediklerini anlamak istiyoruz. Zarar görseler buradan da giderlerdi çünkü. Kendi vatanına sahip çıkmayan bizimkine hiç çıkmaz.
Şimdi ben bunları yazıyorsam tekrar ediyorum hiçbir mazlumu, hiçbir masumu düşman gördüğümden değil, ülkemi halkımı çok sevdiğimden, umudumu kaybetmediğimden, gelecek kuşaklara yamalı bir tarih bırakmak istemediğimden yazıyorum. Sürçülisan affola…
ANIL AKIN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.