Haşim Kılıç desteğini açıkladı: Babacan'ın partisine seve seve katkı sunacağım
"Ekimin sonuna doğru böyle bir irade ortaya çıkarsa kurucu olacağına inanılan arkadaşlar çağrılıp “Buyurun, tüzük ve programı netleştirelim” şeklinde bir öneri getirileceği belirtiliyor. Dolayısıyla şu anda netleşmiş bir yol haritası yok."
Anayasa Mahkemesi’nin önceki dönemki başkanı Haşim Kılıç, Ali Babacan’ın kurmaya hazırlandığı partiye “seve seve katkı sunacağını” açıkladı.
Independent Türkçe’den Cihat Arpacık‘ın sorularını yanıtlayan Kılıç, HSYK’da tek oy sisteminin iptal edilmesinin yargının ele geçirilmesinin önünü açtığı iddialarına ilişkin olarak, “İddialara tabii katılıyorum. O hüküm iptal edilmemeliydi. Eğer iptal edilmeseydi biz bugün belki de başka şeyler konuşuyor olacaktık. HSYK’nın çoğunluğu bu süreçten sonra malum cemaat tarafından ele geçirildi ve olaylar sonrasında yaşandı” diye konuştu.
Kılıç’a yeni parti iddiaları da soruldu. İşte röportajın ilgili bölümü:
Ali Babacan’ın kurmaya hazırlandığı partide birlikte hareket ettiğiniz bir süredir konuşuluyor. Siyasete atılıyor musunuz artık?
“O arkadaşların çalışmalarıyla ilgili çok fazla müdahilliğim yok. Ama arkadaşlar çalışıyorlar. Parti kurma konusunda kararlı bir duruşları var. Ama partinin kurucuları kimler olacak, tüzüğü, programı nasıl olacak gibi konular henüz konuşulmuyor. Netleşmiş bir durum yok.”
Tüzüğü ve programı Haşim Kılıç’ın da içinde olduğu bir ekip hazırlayacak deniliyor…
“Ekimin sonuna doğru böyle bir irade ortaya çıkarsa kurucu olacağına inanılan arkadaşlar çağrılıp “Buyurun, tüzük ve programı netleştirelim” şeklinde bir öneri getirileceği belirtiliyor. Dolayısıyla şu anda netleşmiş bir yol haritası yok.”
Siz işin içinde misiniz değil misiniz? Ben bunu merak ediyorum.
“Takvime bağlı, gelişmelere bağlı. Bakıp göreceğiz. Kurucu heyet, partinin tüzüğü ve programı benim ilkelerimle paralellik arz ederse ve benden bir katkı beklenirse seve seve katkı veririm tabi.”
Gelip “Haşim Bey bir yola çıkıyoruz, beraber çıkalım” denmedi mi yani? Ben denildi diye biliyorum…
“Böyle bir niyet var tabi. Ama netleşmiş bir şey yok. Arkadaşların çalışmaları, görüşmeleri sürüyor.”
CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ
Haşim Kılıç, Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine dair şu eleştirileri paylaştı:
“Bu çok özel bir yapı. Dünya genelinde biz böyle bir yapı duymadık. Çok sipariş bir sistem oldu. Ne başkanlık sistemine oturuyor, ne yarı başkanlık sistemine oturuyor. Parlamenter sistem zaten değil. Hiçbir yere oturmayınca da değerlendirme dışı kalıyor. Kendine has, kendi şartlarına göre hazırlanmış bir sistem bu. En büyük özelliği kuvvetler ayrılığıyla ilgili ortaya koyduğu vahim tablo. Türkiye’de bazı kurumlar ve kurullar var ve bunlar çok önemli. Biri Anayasa Mahkemesi biri de Hakimler ve Savcılar Kurulu. İki kurumun oluşumuna baktığımız zaman olayın ne kadar arzu edilmeyen bir noktaya geldiğini görebilirsiniz. An itibariyle AYM’nin 15 üyesi var. 12’sini Sayın Cumhurbaşkanı doğrudan belirliyor. Kalan üç üyeyi de TBMM seçiyor. Cumhurbaşkanını partisi TBMM’de çoğunluk. Orada da Cumhurbaşkanının iradesinin hakim olduğunu görürüsünüz. Yani 15 üyenin tamamını Cumhurbaşkanı seçiyor. HSK’daki seçim sisteminde de Cumhurbaşkanı’nın tartışmasız hakimiyeti söz konusu. Bu iki kurum çok önemli kurumlar. HSK hem idari hem de adli yargıyı düzenleyen bir sistemin içinde. AYM de hem bireysel başvurularıyla hem iptal ve itiraz davalarıyla çok önemli şeylere bakan bir kurum. ‘Oraya seçilen arkadaşlar bağımsız ve tarafsız değil’ demiyorum ama teorik olarak seçimlerin bir kişinin iradesine bırakılmış olmasının doğru bir şey olmadığını söylemeye çalışıyorum. Bu sistemle bu şekilde bağımsız ve tarafsız bir yargıyı oluşturamazsınız. Sonuç budur. Bundan önce ‘bağımsız ve tarafsız bir yargı var mıydı’ sorusu akıllara gelebilir. Evet o sistemde de çeşitli sıkıntılar vardı. Ama iddia o ki yapılan bu Anayasa değişikliklerinin amacı tarafsız bir yargıyı oluşturmaktı. Bunun böyle olmadığı hep birlikte görüldü. Tek kişinin bütün sisteme hakim olduğu bir yerde siz güçler ayrılığı ilkesinden söz edemezsiniz. Beni en çok ilgilendiren unsur güçler ayrılığı ilkesidir. Bunlar yine değişecek. Bu böyle gitmez. Yargıyı böyle oluşturamazsınız. Denetim sistemi tamamen yok edildi. Yok edildiği için milletvekilleriyle bakanlar arasında ciddi sorunlar yaşanıyor. Ben bu sistemi değerlendirmek istemem. Demişler ya deveye ‘Boynun neden eğri?’ diye. ‘Nerem doğru?’ demiş.”
50+1 TEPKİSİ
“İktidar partisini biri, ana muhalefet partisini diğeri esir aldı. Onlar olmadan sonuca gidemiyorlar. Yüzde 34 ile sonuca gitmek varken neden yüzde 50+1 noktasına getirirsiniz bunu anlamak mümkün değil. Burada istikrara vurgu yapılıyor. Ama istikrarı bir türlü yakalayamadık. Eskiden koalisyonlar seçimden sonra yapılırken şimdi seçimden önce yapılmaya başlandı. Bunun adı ittifak adı altında koalisyondur. Koalisyonlarda küçük partiler büyük partileri esir alamıyordu. Ama şimdi büyük partiler küçük partilerin tabanındaki yüzde 3’lük, yüzde 5’lik her neyse işte o seçmene muhtaç olduğu için kendisini bağımlı hissediyor. Ama seçimden sonraki koalisyonlarda böyle bir şey yoktu. Koalisyon partisinin milletvekili sayısı önemliydi. yüzde 50+1’i tutturmak için küçük partiyi küstürmemesi gerekiyor. Ona istediği ödünleri vermesi gerekiyor.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.