HDP’den Yerel Yönetimlerde İkinci Kayyum Dönemi Raporu
Eş Genel Başkan Yardımcısı Garo Paylan, “Erdoğan Doğu’da da darbe yaptı, muhalefet Batı’da gösterdiği tepkiyi göstermedi” dedi.
TBMM’nin üçüncü siyasi partisi HDP’nin son bir yılda seçilmiş belediye başkanlıklarına ve meclis üyelerine yönelik kayyum raporunu açıklayan Eş Genel Başkan Yardımcısı Garo Paylan, “Erdoğan Doğu’da da darbe yaptı, muhalefet Batı’da gösterdiği tepkiyi göstermedi” dedi.
HDP, Eş Genel Başkan Yardımcısı Garo Paylan, Demokratik Yerel Yönetimler Eş Sözcüsü Hediye Karaaslan ve Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu Üyesi Yunus Parim’in detaylı sunumlarıyla “Kayyım Raporu Ağustos 2019 – Ağustos 2020 Bir Yıllık Panorama” başlıklı 37 sayfalık raporunu kamuoyuna açıkladı
Raporda HDP’nin 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde 65 belediye başkanlığını kazandığı belirtilerek, önce Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) kararlarıyla 6 belediye başkanlığını HDP’nin teslim alamadığı anımsatıldı. Sonrasında ise 47 belediye başkanlığına İçişleri Bakanlığı’nca kayyum atandığı dile getirildi. Bu tabloda HDP’nin geride elinde belediye başkanlığını tuttuğu 12 belediye söz konusu.
Rapora göre HDP’li belediyelerdeki son durumda, bir yıllık süreçte kayyum atanan belediye sayısı 47 ve tutuklanan eş başkan sayısı 18’e ulaştı. İlk aşamada YSK kararlarıyla kamu görevlerinden ihraç edilmiş isimler seçildiği için 6 belediye başkanlığı HDP’ye değil ikinci sıradaki AKP’ye geçti. Ardından İçişleri Bakanlığı’nın kararlarıyla HDP’li 76 belediye meclisi üyesi görevinden uzaklaştırıldı. Bu üyelerden 10’u sonrasında tutuklandı. HDP’li 7 il genel meclisi üyeleri de görevlerinden uzaklaştırıldı. Bir yıllık süreçte, 125 meclis üyesi gözaltına alındı.
Raporda, önceki yerel seçimler (31 Mart 2014) sonrasında yaşanan kayyum süreciyle şimdiki son bir yıllık kayyum dönemi kıyaslamalı anlatıldı. İçişleri Bakanlığı’nın kayyum olarak atadığı illerde valiler ve ilçelerde kaymakamlar tarafından yapılan uygulamalar, borçlanmalar ve belediyelerdeki bütçe kayıpları hakkında detaylı örneklere yer verildi.
HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Garo Paylan, mevcut süreci zaten Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatlarıyla şekillendirdiğini belirterek, “HDP’nin güçlü olduğu bütün kurumsal alanların tarumar edilmesi için darbe siyaseti devreye sokuldu. Öncelikle seçilmişlerimiz, eş genel başkanlarımız ve milletvekillerimiz dokunulmazlıkları kaldırılarak Saray'dan gelen talimatlarla tutuklandı” ifadesini kullandı.
HDP’li belediyelere 2016-2017’de kayyum ataması yapıldığını ancak ardından yapılan genel seçimlerde HDP’nin Meclis’e üçüncü siyasi parti olarak girdiğini vurgulayan Paylan, bunun sonrasında 31 Mart 2019 yerel seçimlerde de HDP’nin başarılı olduğunu ancak bunun Erdoğan’ı rahatsız ettiğini kaydetti.
Paylan, “Kayyum atanan bütün belediyelerimizi geri aldık. Kayyumları ait oldukları yere Saray'ın bahçesine gönderdik. 2019 yılı Mart seçimlerinde Erdoğan, ‘Eğer o belediyeleri kazanırlarsa hiç beklemeden yeniden kayyum atayacağız’ demişti. HDP’nin büyük bir irade koymasıyla beraber İstanbul seçimlerinde bütün muhalefet AKP’ye bir yenilgi daha tattırdılar. AKP Genel Başkanı hiç beklemeden kayyum atayacağız dedi ama İstanbul seçimlerini beklemek zorunda hissetti kendini. İstanbul seçimlerini kaybettikten sonra geçen yıl 19 Ağustos'ta Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehirlerine kayyum atadı” diyerek böylece yeniden HDP’li belediyelere yönelik kayyum uygulaması başlatıldığını söyledi.
Paylan: ‘’Yeterli birliktelik olmayınca Erdoğan darbesi geri püskürtülemedi’’
Garo Paylan, HDP’nin yanında diğer siyasi partilerce Erdoğan’a ve kayyum uygulamasına gerekli ve yeterli tepki gösterilmediğini belirterek, “Erdoğan Doğu’da da darbe yaptı, muhalefet Batı’da gösterdiği tepkiyi göstermedi. Erdoğan darbecidir. Bir kez daha darbe siyasetini geçen yıl bu tarihlerde Diyarbakır, Mardin ve Van belediyelerimize darbe vurarak hayata geçirdi. Ancak siyasi partiler muhalefet dahil olmak üzere kayyım darbesine karşı yeterli tepkiyi vermemiştir. Bizler geçen yıl bu tarihlerde Diyarbakır, Mardin ve Van'da halkımızla beraber tepkimizi en yüksek şekilde ortaya koyduk ama Türkiye siyaseti Türkiye'nin doğusunda olan darbelere karşı tepkiyi Türkiye'nin batısında olduğu kadar ortaya koyamadı. Bu konuda yeterli birliktelik sağlanamadığı için Erdoğan darbesi geri püskürtülememiştir. Bunun ardından HDP’li belediyelerin maalesef neredeyse hepsine darbe vurulmaya devam edilmiştir. HDP’nin kazandığı belediyelerin büyük çoğunluğu bu bir yıllık süreçte kayyum atanarak halk iradesine darbe vurulmuştur. Şu anda milyonlarca vatandaşımızın iradesi gasp edilmiştir” diye konuştu.
Paylan, muhalefet partilerine seslenerek, “Eğer Türkiye’nin herhangi bir yerinde darbe varsa bunun bir kanser gibi bütün Türkiye'yi sarması ve metastaz yapması riski vardır. Bu darbe siyasetini püskürtmek için, Türkiye’nin neresinde olursa olsun hep beraber bu darbe kanseri ile mücadele etmeliyiz” çağrısında bulundu.
HDP’den kayyum atanması öncesinde rüşvet teklif edildi iddiası
Demokratik Yerel Yönetimler Eş Sözcüsü Hediye Karaaslan, “Sadece kayyım atanmadı, demokratik belediyeciliğin tabutuna bir çivi daha çakıldı” diyerek ilk önce YSK kararıyla 65 belediyeden 6’sının HDP’nin elinden alındığını söyledi. “14 belediye eş başkanımızın bu süreçte mazbataları verilmedi. 48 belediye meclis üyemizin mazbatalarına KHK gerekçesiyle el konuldu. Türkiye demokrasisinde, yerel yönetimler tarihinde yaşanan bir ilkti” diyen Karaslan, sonrasında kayyum atama hazırlığı başlandığını ifade etti. Öncesinde ise parti değiştirme veya en azından HDP’den mutlaka ayrılmaları konusunda belediye başkanlarına baskı yapıldığını kaydeden Karaaslan, “Devreye koydukları bir yöntemden daha bahsetmek istiyoruz. Siyasi ahlaktan yoksun bir yöntemden bahsediyoruz. Belediye eş başkanlarımıza aracılar eliyle çeşitli maddi çıkarları destekleyen tekliflerde bulundular. Milyonlarca lira teklif edildi ve tek şey söylendi, 'ya partinden istifa edip başka partilere geç ya da bağımsız kal’. Bunu yapmayan belediye eş başkanlarımızın yerine ertesi gün kayyım atadılar” dedi.
Venedik Komisyonu’nun raporu anımsatılarak “Kürt sorunu” vurgusu
Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu üyesi Yunus Parim de Venedik Komisyonu’nun raporunda açıkladığı 4 önerisiyle halkın seçme ve seçilme hakkı gaspının önlenebileceğini belirterek, “Kürt sorunu var oldukça, bu ülke kurak kalacak! Bu sorunun suretinde inkâr edilen her söz, bakış, yaşam ağır bir fatura olarak ülkedeki her canlıya etkide bulunuyor, bulunmaya devam edecek. Yerel yönetimleri, aynı zamanda bu yakıcı sorunun çözümündeki en önemli dönemeç olarak görüyoruz. Bugün tüm yaşananlar, özce bu sorunun etrafında yaşanmaktadır” görüşünü paylaştı.
HDP’nin raporunda da Venedik Komisyonu’nun şu önerilerine vurgulandı:
“1) Bir adayın kamu hizmetinden yasaklanması nedeniyle uygun bulunmaması için hakkında ciddi bir suçtan dolayı mahkeme tarafından kesin bir cezai mahkumiyet kararı olması gerektiği ve aynı zamanda bir kişinin adaylık için uygun olmadığının seçimlerden önce belirlenmesi gerektiğini açıkça belirtin.
2) Diyarbakır, Erzurum, Kars ve Van ilçe belediyelerinde 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde en yüksek oyu alan ancak 11 Nisan 2019 tarihli Yüksek Seçim Kurulu kararı ile belediye başkanlığı mazbatası verilmeyen 6 belediye başkan adayının seçimi kazandığını kabul edin.
3)İçişleri Bakanlığı'nın 19 Ağustos 2019 tarihli kararı ile askıya alınan üç büyükşehrin yani Diyarbakır, Mardin ve Van'ın belediye başkanlarını görevlerine iade edin veya ilgili belediye meclislerinin yeni bir belediye başkanı seçmesine olanak vermek veya ilgili seçim bölgelerinde tekrar seçim yapmak gibi seçmenlerin iradesine uygun alternatif bir çözümleri uygulayın.
4) İlk kez 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yürürlüğe giren ve Kasım 2016'da Meclis tarafından onaylanan Belediye Kanunun 45. maddesinin 1.fıkrasındaki değişiklikleri yürürlükten kaldırın.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.