Hong Kong'da Baş Yönetici Seçilen Lee, Pekin Çizgisinde Polis Kökenli Bir Siyasetçi
Çin'in Hong Kong Özel İdare Bölgesi'nde baş yönetici seçilen John Lee, iç güvenlik bürokrasisinden gelen, merkezi yönetime yakın bir siyasetçi olarak biliniyor
Lee, baş yöneticiyi seçmeye yetkili Seçim Komitesi üyelerinin yaptığı oylamada, geçerli 1424 oyun 1416'sını alarak Hong Kong'un yeni lideri oldu.
Pekin çizgisindeki bir siyasetçi olarak bilinen Lee, merkezi yönetimin desteğini arkasına alarak seçime tek aday olarak girmişti.
Lee, Hong Kong'un 1997'de İngiltere'nin sömürge yönetiminden Çin'e devredilmesinden bu yana baş yöneticiliğe gelen ilk polis kökenli kişi oldu.
Baş Yönetici Carrie Lam'ın süresinin dolacağı 1 Temmuz'dan itibaren görevine başlayacak 64 yaşındaki Lee, 7 Aralık 1957'de İngiltere yönetimindeki Hong Kong'da dünyaya geldi.
Lee, 1970-1977 yıllarında Katolik Wah Yan Koleji'nde eğitim gördükten sonra Hong Kong Üniversitesine kabul edildi.
1977 yılında 19 yaşındayken polis teşkilatına katılan Lee, emniyet müdür yardımcılığına kadar yükseldi.
Lee, 2012'de dönemin Baş Yöneticisi Leung Chun-ying tarafından Güvenlik Müsteşarı, 2017'de ise Baş Yönetici Carrie Lam tarafından Güvenlik Sekreteri olarak atandı.
Suçluların İadesi Yasa Tasarısı
Lam hükümeti, Pekin'in isteğiyle, Şubat 2019'da, suçluların Çin ana karası ve Tayvan'a iadesini öngören yasa tasarısını Yasama Meclisine sundu.
O sırada Güvenlik Sekreterliği görevini yürüten John Lee, tasarının şekillendirilmesinde önemli rol oynadı.
Muhalefet, Hong Kong'un İngiliz sömürge yönetiminden Çin'e devredilirken "tek ülke, iki sistem" anlayışı çerçevesinde özerk hukuk sistemini koruyacağı güvencesi verilen özel statülü bölgenin yasal sistemini Pekin'in müdahalesine açacağını savunarak tasarıya karşı çıktı.
O yıllarda merkezi hükümetin, Hong Konglu bazı kitap yayıncılarını ana karada ve üçüncü ülkelerde tutuklatıp, Hong Kong kanunlarına göre suç olmayan gerekçelerle yargılaması tepki çekmişti.
Yasa tasarısına karşı Haziran 2019'da başlayan demokrasi yanlısı protestolar, Lam hükümetine karşı yıl sonuna kadar devam eden kitlesel gösterilere dönüştü.
Başta protestolara karşı tasarıyı savunan hükümet, 23 Ekim 2019'da tasarıyı tamamen geri çekmek zorunda kaldı. Göstericiler, tasarının çekilmesinin ardından "demokratik reform" talebiyle ve Hong Kong'un demokratik özerkliğini aşındıran tüm adımlarına karşı protestolarını sürdürdü.
Kitle gösterileri ancak 2019 sonunda Kovid-19 salgınının ortaya çıkmasının ardından sokağa çıkma yasakları ve sosyal mesafe tedbirlerinin uygulanma başlamasıyla yatıştı.
Lee, polisin gösterileri güç yoluyla bastırma girişimleri nedeniyle eleştirilerin hedefi oldu.
Ulusal Güvenlik Yasası
Pekin yönetimi, protestoların yıl dönümü olan Haziran 2020'de çıkardığı Ulusal Güvenlik Yasası ile "devleti yıkmaya teşebbüs, vatana ihanet ve ulusal güvenliği tehlikeye atan eylemleri" suç haline getirdi.
İçeriği itibarıyla aslen demokrasi yanlısı protesto hareketini hedef alan yasanın yürürlüğe girmesiyle Çin medyası tarafından, "Hong Kong'un vatan hainleri" olarak nitelenen muhalif gazeteciler, siyasetçiler, iş insanları ve aktivistlerin "ulusal güvenlik" gerekçesiyle yargılanmalarının önü açıldı.
Yasa kapsamında 100'den fazla muhalif hakkında soruşturma başlatılırken, demokrasi yanlısı çok sayıda sivil toplum örgütü ve medya kuruluşu baskılar nedeniyle kapılarını kapatmak zorunda kaldı.
Lee, bu süreçte eleştirilere karşı yasayı ve soruşturmaları savundu, Pekin yönetiminin söylemini tekrar ederek yasanın "kargaşadan düzene geçişi sağladığı" tezini dile getirdi.
Lee, Ekim 2020'de Şıncın Uydu Televizyonu'na verdiği mülakatta yasanın geçmesinden ötürü Pekin yönetimine müteşekkir olduğunu ifade etti.
ABD yaptırımları ve Baş Sekreterlik
ABD, 7 Ağustos 2020'de, aralarında Lee'nin ve Carrie Lam'ın da olduğu 11 Hong Konglu yetkiliyi, "Hong Kong'un özerkliğini baltaladıkları, Hong Kong vatandaşlarının ifade ve toplantı özgürlüklerini kısıtladıkları" gerekçesiyle yaptırım listesine aldı.
Lee, 25 Haziran 2021'de Hong Kong hükümetinde en yetkili ikinci konum olan Baş Sekreter görevine, Çin Devlet Konseyi tarafından, Carrie Lam'ın tavsiyesiyle atandı.
Atamanın ardından Lee'nin, suçluların iadesi yasa tasarısına karşı başlayan hükümet karşıtı protesto hareketinin bastırılmasında ve Ulusal Güvenlik Yasası ile muhaliflere karşı yürütülen soruşturmalardaki rolü nedeniyle ödüllendirildiği yorumları yapıldı.
Baş yöneticiliğe adaylık
Lee, Baş Yöneticisi Carrie Lam'ın 4 Nisan'da gelecek seçimlerde ikinci dönem için aday olmayacağını açıklamasının ardından baş yöneticiliğe aday oldu.
O günlerde Baş Sekreterlik görevini yürüten Lee, 6 Nisan'da istifasını sundu, istifasının Çin Devlet Konseyi tarafından kabul edilmesinin ardından da 13 Nisan'da baş yönetici adaylığı için başvuruda bulundu.
Lee'nin, Çin'in Hong Kong'daki irtibat ofisinden bir yetkilinin üst düzey yerel siyasetçilere merkezi hükümetin liderlik yarışında destekleyeceği tek adayın Lee olacağını söylemesinin ardından aday olduğu iddia edildi.
Yasama Meclisi, meslek grupları ve iş dünyasından temsilcilerin yer aldığı Komitenin büyük bölümü Çin yanlısı üyelerinin 786'sı Lee'nin adaylığını destekledi.
Lee, Baş Yönetici Carrie Lam'ın görev süresinin dolacağı 1 Temmuz'da göreve başlayacak.
Hong Kong'un statüsü
Hong Kong, 1898'de imzalanan "kira sözleşmesi" ile uzun yıllar İngiltere hakimiyetinde kaldıktan sonra 1997'de Çin'e devredilmişti.
İmzalanan ortak deklarasyon çerçevesinde Hong Kong'a 2047'ye kadar basın, ifade, toplanma, inanç ve serbest akademik çalışma gibi özgürlükleri ile bağımsız idari ve hukuki yapısını koruma hakkı tanınmıştı.
Hong Kong, Çin'e bağlı olmasına rağmen kendisine ait para birimi, dil, hukuk sistemi ve kimlik kullanıyor. Özerk yapılı bölgenin sadece savunma ve dış politika gibi konularda Pekin'e bağlı olduğu bu yönetim modeli, "bir ülke, iki sistem" olarak adlandırılıyor.
Pekin yönetimi, son yıllarda Ulusal Güvenlik Yasası gibi yasal değişikliklerle bölgenin özerk yönetim yapısını aşındırdığına yönelik eleştirilere hedef oluyor.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.