Hulusi Tunca anısına son yazısını yayımlıyoruz "Bir İtalyan, aşkı uğruna icad etmişti DAKTİLOM İLE 50 YIL"
Hulusi Tunca anısına son yazısını yayımlıyoruz "Bir İtalyan, aşkı uğruna icad etmişti DAKTİLOM İLE 50 YIL"
Hulusi Tunca
İtalyan Pellegrino Turri’nin; daktiloyu gözleri görmeyen sevgilisi Kontes Caroline Fantoni ile rahat mektuplaşabilmek için sevgilisi kullansın diye 1808 yılında icad ettiğini bilir misiniz?.. Meğer aşkın insanı her şekle soktuğunu bilirdim de, mucit yapacağı aklımın ucundan bile geçmezdi.. Ama adam yapmış abi!
200’ü aşkın yıl olmuş daktilo icad olalı.. Peki ya benim, daktilo ile ilk tanışmamın üzerinden kaç yıl geçmiş aradan? Sümerbank Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası’nın Personel Servisi’nde memur olan babam, beni yanında götürdükçe, ben boş bulduğum daktilolardan birinin başına çöktükçe başlamışım öğrenmeye.. 2018; daktilo öğrenmemin 50. yılı..
Peki aşka meşke, çiçeğe böceğe, suya sabuna şarkı yapan benim söz yazarım, bestecim; hiç akıllarına daktiloyu getirmiş mi?.. Getirmiş! İlk plak yapan da Deniz kızı Eftalya olmuş..
Ressamlar, şairler, romancılar, sinemacılar hiç yüz vermemişler benim daktiloma.. Buna karşılık müzikte de topu topu iki tane şarkı yapılmış daktilo üzerine.. İlki gerçek adı; Atanasia Yeorgiadu olan ama Türkiye’nin Deniz Kızı Eftalya olarak tanıdığı sanatçıdan gelmiş.. Peki kim bu Deniz Kızı Eftalya?
1891 yılında jandarma yüzbaşısı Yorgaki Efendi’nin kızı olarak Büyükdere’de dünyaya geldi.. Babası musikisever bir insandı. Müziği; silahlardan daha çok sevdi.. Evine gelen konukları için saz çalar, genç Eftalya babasının sazı eşliğinde şarkı söylerdi. Eftalya; genç kızlığında yaz gecelerinde babasıyla, Büyükdere'den sandalla denize açılırdı. Bu sandal sefalarında Eftalya gece boyunca şarkılar söylerdi. Arkalarına 20- 25 sandal takılırdı onu dinlemek için.. Halk, gece karanlığında yüzünü göremediği, Boğaz’ın iki yakasından sadece sesini duyabildiği bu esrarengiz genç kıza Deniz Kızı adını takmıştı. Aleko Bacanos'un ‘Gel Ey Denizin Nazlı Kızı’ sözleriyle başlayan çok ünlü Acemaşiran şarkısı Eftalya için bestelenmişti. ‘Gel ey denizin nazlı kızı nuş-i şarab et/ Çık sahile gel sinede bir alem-i ab et/ Mestane bakışlarla beni mest-ü harab et/ Çık sahile gel sinede bir alem-i ab et..’
Bu eseri daha sonra Pop Müzik tınılarıyla Modern Folk Üçlüsü 1975 albümü ’40 Yıl Sonra’da okumuştu.
Eftalya; ‘Deniz Kızı’ adıyla ünlendi, Galata'nın çalgılı kahvelerinde bu adla sahneye çıktı. Şarkı ve türkü formlarındaki ilk plaklarını, 1923-1926 yılları arasında Fransa'da Pathe şirketi hesabına eşi Kemani Sadi Bey'le (lşılay) birlikte yaptı.
Ününü plaklarıyla İstanbul dışına da taşıdı. Deniz Kızı efsanesi uzun yıllar bu plaklarla canlı kaldı. Cumhuriyet döneminde çok sayıda plak yapan Eftalya, Darülelhan (Nağmelerin Evi- Osmanlı Devleti’nin İlk Resmi Müzik Okulu) adına plak dolduran tek gayrimüslim okuyucu idi. Kocasının iyi bir eşlik sazendesi olması Eftalya'nın sanatını geliştirmesine yardım etti. Deniz Kızı Eftalya; sahnelerin ilk assolisti sayılabilir.
Darulelhan yetkilileri 1927'de İstanbul'da faaliyete geçen Columbia plak şirketi ile iş birliği yaptı. Anadolu’dan 100 kadar eser topladı.. Bu şarkı-türkülerin yarısı türkü plaklarıydı, bunların da yarıya yakın bir kısmını Tamburacı Osman Pehlivan'ın eşliğinde Eftalya okumuştu. Ama hiçbir plakta adı yazılmadı. Bu Eftalya’nın gayrimüslim oluşuna bağlandı.
Eftalya, Atatürk'ün huzurunda şarkı söyleyip onun sevgisini ve övgüsünü kazanınca, 1930'dan itibaren doldurduğu Columbia etiketli plaklarında adını gizlemedi; Yesari Asım'ın, Refik Fersan'ın ve Sadettin Kaynak'ın şarkılarını Deniz Kızı Eftalya Sadi Hanım adıyla çıkardı.
ŞİRKET-İ HAYRİYE’DEN MEHTAP ALEMİ Şirket-i Hayriye (Şehir Hatları) 1930’lı yıllarda Boğaziçi’ni canlandırmak için bir dizi girişimde bulunmuştu. Yeni plajlar açıp, gazinolar kurmuş ve indirimli seferler yapmıştı. Canlı müzik yapılan Saz ve Caz Vapurları diye özel seferler tahsis etmişti. Yetmedi eski bir geleneği yeni biçimde canladırmak için ‘Boğaziçi Mehtap Alemleri’ adlı geceler düzenledi. Bunların ilki 4 Ağustos 1936 tarihinde Deniz Kızı Eftalya ile yapıldı.
Şirket-i Hayriye çiçeklerle süslü rengarenk ışıklarla parlayan bir sal hazırladı. Öyle bir sal ki, içinde bu göz kamaştıran süslerden maada Deniz Kızı Eftalya ile birlikte bir saz heyeti, bir zeybek takımı ve Şehir Tiyatrosu artistlerinden Hazım Körmükçü de vardı. Bu salın arkasına gene bir sürü sandal takılmıştı.
Şirket-i Hayriye üç vapurunu donatmış, iki vapurunu da belki kalabalık olur diye hazırlamıştı. Fakat halk 37.5 kuruş gibi gayet ucuz olan bu mehtap alemine o kadar rağbet gösterdi ki, tamam on dört vapur kalktı. Bu vapurlar Bebek'ten salın etrafını alarak Kanlıca'ya, Kanlıca'dan Yeniköy'e, Yeniköy'den Beykoz'a ve Beykoz'dan Büyükdere'ye geçtiler.
Haa bir de Hamiyet Yüceses (d. 20 Haziran 1916 – ö. 10 Temmuz 1996) söylermiş Beykoz’da mikrofonsuz, halk da karşıda Yeniköy’de sahile oturup dinlerlermiş.. Ben göremedim, yaşayamadım..
Dönelim Eftalya’ya.. Halk sahilde rengarenk fenerler ve meşalelerle vapurları karşıladı ve eğlenceye katıldı. Denizkızı'nın sesi gönüllerde akisler yaparak korulardaki bülbüllerin sesine karıştı. Zeybekler bir çok oyun gösterdi. Herkes eğlendi ama bu gezi Deniz Kızı Eftalya için bir felaketin başlangıcı oldu. Eftalya’nın sal üzerindeki bu gösterisinde rüzgarın da etkisiyle çok yorulduğu, bir daha kendine gelemediği söylenir. Üç yılı aşkın bir süre savaştığı kalbine 15 Mart 1939 tarihinde 48 yaşında yenik düştü. Şişli’de toprağa verildiğinde kimse öldüğüne inanamamıştı.
Deniz Kızı Eftalya'nın Odeon Müzik’ten çıkan taş plak serisinde yer alan ‘Beyaz Daktilo’su şöyleydi:
‘Gel işvebaz daktilom/ Aşkımı yaz daktilom/ Benim beyaz daktilom/ Gel etme naz daktilom/ Senden bir şey istemem/ Gelirsen gelme demem/ Anlamadım seni ben/ Benim güzel daktilom/ Allar giyme yanarsın/ Hem yanar hem yakarsın/ Daldan dala konarsın/ Benim cambaz daktilom/ Bu zıplayışlar neden/ Keklik misin nesin sen/ Anlamadım seni ben/ Benim çapkın daktilom..’
CEMAL ÜNLÜ’DEN BİR DEMET EFTALYA: 2005 Dünya Müziği Kayıtları konusundaki En İyi Araştırma Ödülü’nün sahibi Cemal Ünlü, 1949'da Üsküdar'da doğdu. Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü'nü bitirdi. 1966 yılında Üsküdar Halkevi'nde çalışmaya başladı. 1969'da LCC Okulu’na girdi. 1973'te AÇOK (Anadolu Halk Oyunları Kolu) girişiminin içinde yönetici, oyuncu ve yönetmen olarak yer aldı. 1979 yılında girdiği İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda günümüze kadar pek çok oyunda görev aldı.
Aynı zamanda geleneksel gölge oyunu Karagöz konusunda geleneklere bağlı bir anlayışla çalışmalar yaptı. Açık Radyo'da beş yıl süren Taş Plaklarda Saz ve Söz ve Sadanüvis gibi eski kayıtları tanıtan programlar yaptı. Taş plak koleksiyonundan derlediği albümlerden biri de Deniz Kızı Eftalya’nın Kadıköy albümü idi. Kalan Müzik etiketiyle yayınlanan 1998 albümünde yer alan eserler şöyle sıralanıyordu:
Kadıköylü/ Kaçsam Bırakıp/ Bu Yaz Geçen Günlerimiz/ Bir Hatıra/ Sarı Gülüm Var Benim/ İstanbul Yosması Bakıp Bakıp Ne Durursun/ Leyla Nazar/ Terennüm Et/ Açmam Açamam Söyleyemem/ Yalova Şarkısı/ Zehra/ Bir Gün Ne Olur/ Gelin Getirme Havası/ Gamsız Yşarım/ Yine Dağlar Yeşillendi/ Bu Gece Çamlarda Kalsak/ Evlerinin Önü Lale Bağı/ Vardım Baktım Demir Kapı Sürgülü/ Veresiye Rakı Şarap/ İnan İnan/ Gel Ey Denizin Nazlı Kızı/ Ateşin Gözleri Ruha Kemend Etme..
78 YIL SONRA BİR MÜZİK TEKNESİ! Deniz Kızı’nı Deniz Kızı yapan meşhur sandal ve Şirket-i Hayriye vapurlarında düzenlenen ‘Mehtap Alemleri’nin üzerinden tam 78 yıl geçti.. 2 Ağustos 2017 gecesi Müzik Boğaz’dan Gelir tekne konseri vardı İstanbul’da..
Haydarpaşa’dan kalkan bin 500 kişilik bir katamaran tam saatinde Kuruçeşme’ye yanaştı.. Gecenin konuk sanatçısı Göksel ve hayranları anında doluşuverdi içeri..
Davul, gitar, bas, klavye, iki keman ve illa ki buzuki, sahnedeki yerini aldı.. 60’ların ve 70’lerin Türk Pop hit şarkılarıyla zamanda bir yolculuk başladı. Tekne Boğaz’da turluyor.. Ay ışığı göz kırpıyor aşıklara.. Ve Göksel söylüyor.. Ama 78 yıl öncesi gibi kimse merak etmiyor salda söyleyen kadın kim diye çünkü sal yok kocaman bir sahne var..
Sahnede de zaten tanıdık bir ses.. Saman alevi, Mobydick adlı katamaranın geceyi tamamlayıp Kuruçeşme’ye yanaşmasıyla birlikte sönüyor.. İşte bunun içindir ki Eftalya’ların ikincisi 40 yılda bir bile çıkmıyor..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.