Cüneyt Şaşmaz
İki Farklı Devlet?!
"Acem Harp" sözü kapsamında geri sayım son’lanıyor.
"Tüm gerçekler üç adımda gelirler:
Önce alay edilir.
İkinci olarak şiddetle karşı çıkılır.
Son olarak, zaten belli olan bir şey denir ve kabul edilir."
Arthur Schopenhauer
Dün’ün hikayesi:
Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve Türk ulusunun "kurucu babası".
ABD’nin kurucu cumhurbaşkanı, George Washington.
Kurucu öndere saygı olsun diye, devletin başkentine de Washington adı verilmiş?!
Bugün’ün hikaye’si:
Dünyanın süper gücü konumundaki ABD, çıkarları söz konusu olduğu zaman devletin kurucusuna önem vermekte, kurucunun ortaya koymuş olduğu devlet modelini geleneksel bir biçimde değiştirmeden uygulamaya devam etmekte?!
Nitekim...
George Washington, nasıl ABD’nin kurucu babası ise, Atatürk de Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu babası!
Demem o ki:
ABD uygulaması devam ettiği sürece, hiç kimse Atatürk'ün Türkiye'deki kurucu baba statüsünü değiştiremez!
Yani?!
Türk ulusu, kurucu babasından miras kalan çağdaş cumhuriyet rejimi ile ulus devlet yapılanmasını, Türkiye’nin ulusal çıkarları doğrultusunda sonuna kadar sürdürecektir!
Nüans?!
Türkiye Cumhuriyeti'nin ilelebet ve/veya sonsuza kadar devam etmesi, Türk ulusunun yaşamını sürdürmesi ile aynı anlama gelmekte.
Öte yandan...
ABD, aynı zamanda emperyalist bir devlet olduğu için, dünyanın her köşesine olduğu gibi Türkiye’nin bulunduğu bölgeye de müdahale ediyor?!
Nüans?!
Kurucu babamızın bize bıraktığı devlet modelinin bozulmasına yol açarak, Türkleri zor durumda bırakmakta, bazen de müttefiklik görünümü altında, Türk devletinin zarara uğramasına neden olmakta?!
Demem şu ki:
Bugünkü ABD, başkanlarının, kurucu babalarının yolundan gideceklerini resmen açıklarken; Türkiye’nin kurucu babasının yolundan sapma göstermesini ısrarla talep etmeleri, çok büyük bir siyasal çelişki olarak dünya kamuoyunun önünde?!
Oksimoron.
Bugün aslında dün’dü.
Atatürk, Misakı Milli sınırları içerisinde, batı tipi bir ulus devlet ile cumhuriyet rejimini birlikte ilan etmişti.
Nüans?!
Atatürk ilkeleri olarak adlandırılan "altı ok"un üçü Rus devriminden, üçü de Fransız devriminden alınırken, Türkiye’ye özgü sentezci bir yaklaşım ile ulusal cumhuriyet yapılanmasına gidiliyordu.
Başka?!
Ulus devlet kurulmasına rağmen sadece milliyetçilik ilkesi ile yetinilmiyor, aynı zamanda halkçılık ilkesine de temel prensipler içinde yer verilerek, farklı alt kimliklerden gelen Anadolu ve Trakya halkının, aynı ulus devlet çatısı altında, halkçılık politikası çizgisinde bir araya gelmelerine giden yol açılıyordu.
Netice:
Anadolu halkının büyük çoğunluğunun Müslüman kökenli olmasına rağmen, yeni kurulan devletin laikliği esas alması da, farklı din ve mezhep anlayışından gelen insanların ortak bir çatı altında bir araya gelmelerini hedefleyen, İslam dünyasında ilk kez ortaya çıkan farklı bir siyasal yapılanmanın sonucu olarak öne çıkıyordu.
Ezcümle:
Böylece farklı din ve etnik kökenden gelen insanların beraberce aynı devletin çatısı altında bir araya gelerek yaşamaları mümkün hale getiriliyordu.
Öte yandan...
Son seçimler sırasında sürekli olarak devletin bekası meselesinin gündeme getirilmesinin bir rastlantı olmadığını, Atatürkçüler iyi biliyor?!
Başka?!
Aynı zamanda Atatürk’ün devlet modelini de ciddi bir jeopolitik anlayış ile bildikleri için, Sovyetler Birliği'nin çöküşü ile birlikte gündeme gelen bölge devletlerinin parçalanması ya da sınırlarının değiştirilerek yeniden yapılanmaya yönlendirilmesi aşamasından bu yana bütün bölge ülkeleri için beka sorunu bulunuyordu.
Yani?!
Birinci Dünya Savaşı'nda, üç büyük doğu imparatorluğu parçalanırken, bölgede yeni devletler kurulmuştu.
Başka?!
İmparatorluk sonrasında Osmanlı topraklarında kurulan devletlerin hiç birisi ulus devlet niteliği kazanamazken, Türkiye Cumhuriyeti, bölge özelliklerinden ileri gelen farklılıklar çizgisinde, Avrupa tipi ulus devletten farklı bir kimlik ile ortaya çıkıyordu.
Hal böyleyken...
Avrupalılar, Orta Doğu devletlerine "benzin istasyonu" adını takıyordu.
Başka?!
AİHM; "Türkiye diye bir devlet var ama millet yok" diyor, Türk tipi devlete düşmanca bakan bir çizgide kararlar alıyor, insan hakları kavramı üzerinden etnik kökenlere dayalı bir ırkçılığı bölücülük olarak gündeme getiriyordu?!
Sözün özü:
Atatürk, Türk ulusunun çıkarları doğrultusunda, Türk devletinin sınırları içinde yer aldığı devlet modelini, daha geliştirilmiş bir sentezci yaklaşım ile dünya sahnesine çıkardı.
Demem o ki:
Hem batı dünyası hem doğu dünyası hem de İslam dünyası, Atatürk Cumhuriyeti'ni kendilerinden saymıyor, karşı çıktıkları bir devlet yapılanması olarak öne çıkarıyorlardı?!
Nüans?!
Osmanlı topraklarında kurulu bulunan Orta Doğu devletlerini "geçici devlet" olarak ilan eden Siyonist lobiler, İsrail’i terör ve savaş yolları ile büyütürken, tüm bölge devletleri ile birlikte Türkiye’yi de Sevr haritası doğrultusunda bölerek, Büyük İsrail ya da ABD öncülüğünde, Büyük Orta Doğu Devletleri federasyonuna eyaletler halinde monte etmeye çaba gösteriyor.
Yani?!
Merkezi alanın geleceğinde, Siyonizm ve Kemalizm çatışması tırmanıyor.
Ezcümle:
ATATÜRK, kendisine "siz sosyalist ya da kapitalist değilsiniz, hiçbir devlete ya da sisteme benzemiyorsunuz. Siz nesiniz?" diye soran bir yabancı gazeteciyi şöyle cevaplıyor:
"Bizi hiç kimseye benzetmeyin.
Biz hiçbir sisteme bağlı değiliz ve hepsinden farklıyız.
Bizi mutlaka birisine benzetmek istiyorsanız, o zaman bize benzetebilirsiniz, çünkü biz bize benzeriz".
Sözün özü:
Kurucu önder Atatürk’ün elleriyle oluşturduğu Türkiye Cumhuriyeti devlet yapılanması, bu yüzden "bir Atatürk devlet modeli"dir ve bu yüzdendir ki, Türkiye’nin Atatürkçüleri sonuna kadar kurucu ayarlara dayanan "Atatürkçü siyasal yapılanma"nın hem koruyucusudur hem de siyasal alanda bu ulusal özgün modelin sonuna kadar savunucusudur.
Diğer taraftan, eski anayasal düzen devam ederken, buna dayalı olarak bir devlet düzeni de Atatürk modeline göre varlığını sürdürüyor?!
Öte yandan, son anayasa değişiklikleriyle çok farklı bir yeni bölgesel devlet düzenine doğru yönelme yapılmasıyla birlikte, sanki iki ayrı anayasa ve bunlara uygun olarak iki farklı devlet yapılanması varmış gibi bir görüntü ortaya çıktı?!
Nitekim...
Önce alay edilir.
İkinci olarak şiddetle karşı çıkılır.
Son olarak, zaten belli olan bir şey denir ve kabul edilir."
Arthur Schopenhauer
Dün’ün hikayesi:
Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve Türk ulusunun "kurucu babası".
ABD’nin kurucu cumhurbaşkanı, George Washington.
Kurucu öndere saygı olsun diye, devletin başkentine de Washington adı verilmiş?!
Bugün’ün hikaye’si:
Dünyanın süper gücü konumundaki ABD, çıkarları söz konusu olduğu zaman devletin kurucusuna önem vermekte, kurucunun ortaya koymuş olduğu devlet modelini geleneksel bir biçimde değiştirmeden uygulamaya devam etmekte?!
Nitekim...
George Washington, nasıl ABD’nin kurucu babası ise, Atatürk de Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu babası!
Demem o ki:
ABD uygulaması devam ettiği sürece, hiç kimse Atatürk'ün Türkiye'deki kurucu baba statüsünü değiştiremez!
Yani?!
Türk ulusu, kurucu babasından miras kalan çağdaş cumhuriyet rejimi ile ulus devlet yapılanmasını, Türkiye’nin ulusal çıkarları doğrultusunda sonuna kadar sürdürecektir!
Nüans?!
Türkiye Cumhuriyeti'nin ilelebet ve/veya sonsuza kadar devam etmesi, Türk ulusunun yaşamını sürdürmesi ile aynı anlama gelmekte.
Öte yandan...
ABD, aynı zamanda emperyalist bir devlet olduğu için, dünyanın her köşesine olduğu gibi Türkiye’nin bulunduğu bölgeye de müdahale ediyor?!
Nüans?!
Kurucu babamızın bize bıraktığı devlet modelinin bozulmasına yol açarak, Türkleri zor durumda bırakmakta, bazen de müttefiklik görünümü altında, Türk devletinin zarara uğramasına neden olmakta?!
Demem şu ki:
Bugünkü ABD, başkanlarının, kurucu babalarının yolundan gideceklerini resmen açıklarken; Türkiye’nin kurucu babasının yolundan sapma göstermesini ısrarla talep etmeleri, çok büyük bir siyasal çelişki olarak dünya kamuoyunun önünde?!
Oksimoron.
Bugün aslında dün’dü.
Atatürk, Misakı Milli sınırları içerisinde, batı tipi bir ulus devlet ile cumhuriyet rejimini birlikte ilan etmişti.
Nüans?!
Atatürk ilkeleri olarak adlandırılan "altı ok"un üçü Rus devriminden, üçü de Fransız devriminden alınırken, Türkiye’ye özgü sentezci bir yaklaşım ile ulusal cumhuriyet yapılanmasına gidiliyordu.
Başka?!
Ulus devlet kurulmasına rağmen sadece milliyetçilik ilkesi ile yetinilmiyor, aynı zamanda halkçılık ilkesine de temel prensipler içinde yer verilerek, farklı alt kimliklerden gelen Anadolu ve Trakya halkının, aynı ulus devlet çatısı altında, halkçılık politikası çizgisinde bir araya gelmelerine giden yol açılıyordu.
Netice:
Anadolu halkının büyük çoğunluğunun Müslüman kökenli olmasına rağmen, yeni kurulan devletin laikliği esas alması da, farklı din ve mezhep anlayışından gelen insanların ortak bir çatı altında bir araya gelmelerini hedefleyen, İslam dünyasında ilk kez ortaya çıkan farklı bir siyasal yapılanmanın sonucu olarak öne çıkıyordu.
Ezcümle:
Böylece farklı din ve etnik kökenden gelen insanların beraberce aynı devletin çatısı altında bir araya gelerek yaşamaları mümkün hale getiriliyordu.
Öte yandan...
Son seçimler sırasında sürekli olarak devletin bekası meselesinin gündeme getirilmesinin bir rastlantı olmadığını, Atatürkçüler iyi biliyor?!
Başka?!
Aynı zamanda Atatürk’ün devlet modelini de ciddi bir jeopolitik anlayış ile bildikleri için, Sovyetler Birliği'nin çöküşü ile birlikte gündeme gelen bölge devletlerinin parçalanması ya da sınırlarının değiştirilerek yeniden yapılanmaya yönlendirilmesi aşamasından bu yana bütün bölge ülkeleri için beka sorunu bulunuyordu.
Yani?!
Birinci Dünya Savaşı'nda, üç büyük doğu imparatorluğu parçalanırken, bölgede yeni devletler kurulmuştu.
Başka?!
İmparatorluk sonrasında Osmanlı topraklarında kurulan devletlerin hiç birisi ulus devlet niteliği kazanamazken, Türkiye Cumhuriyeti, bölge özelliklerinden ileri gelen farklılıklar çizgisinde, Avrupa tipi ulus devletten farklı bir kimlik ile ortaya çıkıyordu.
Hal böyleyken...
Avrupalılar, Orta Doğu devletlerine "benzin istasyonu" adını takıyordu.
Başka?!
AİHM; "Türkiye diye bir devlet var ama millet yok" diyor, Türk tipi devlete düşmanca bakan bir çizgide kararlar alıyor, insan hakları kavramı üzerinden etnik kökenlere dayalı bir ırkçılığı bölücülük olarak gündeme getiriyordu?!
Sözün özü:
Atatürk, Türk ulusunun çıkarları doğrultusunda, Türk devletinin sınırları içinde yer aldığı devlet modelini, daha geliştirilmiş bir sentezci yaklaşım ile dünya sahnesine çıkardı.
Demem o ki:
Hem batı dünyası hem doğu dünyası hem de İslam dünyası, Atatürk Cumhuriyeti'ni kendilerinden saymıyor, karşı çıktıkları bir devlet yapılanması olarak öne çıkarıyorlardı?!
Nüans?!
Osmanlı topraklarında kurulu bulunan Orta Doğu devletlerini "geçici devlet" olarak ilan eden Siyonist lobiler, İsrail’i terör ve savaş yolları ile büyütürken, tüm bölge devletleri ile birlikte Türkiye’yi de Sevr haritası doğrultusunda bölerek, Büyük İsrail ya da ABD öncülüğünde, Büyük Orta Doğu Devletleri federasyonuna eyaletler halinde monte etmeye çaba gösteriyor.
Yani?!
Merkezi alanın geleceğinde, Siyonizm ve Kemalizm çatışması tırmanıyor.
Ezcümle:
ATATÜRK, kendisine "siz sosyalist ya da kapitalist değilsiniz, hiçbir devlete ya da sisteme benzemiyorsunuz. Siz nesiniz?" diye soran bir yabancı gazeteciyi şöyle cevaplıyor:
"Bizi hiç kimseye benzetmeyin.
Biz hiçbir sisteme bağlı değiliz ve hepsinden farklıyız.
Bizi mutlaka birisine benzetmek istiyorsanız, o zaman bize benzetebilirsiniz, çünkü biz bize benzeriz".
Sözün özü:
Kurucu önder Atatürk’ün elleriyle oluşturduğu Türkiye Cumhuriyeti devlet yapılanması, bu yüzden "bir Atatürk devlet modeli"dir ve bu yüzdendir ki, Türkiye’nin Atatürkçüleri sonuna kadar kurucu ayarlara dayanan "Atatürkçü siyasal yapılanma"nın hem koruyucusudur hem de siyasal alanda bu ulusal özgün modelin sonuna kadar savunucusudur.
Diğer taraftan, eski anayasal düzen devam ederken, buna dayalı olarak bir devlet düzeni de Atatürk modeline göre varlığını sürdürüyor?!
Öte yandan, son anayasa değişiklikleriyle çok farklı bir yeni bölgesel devlet düzenine doğru yönelme yapılmasıyla birlikte, sanki iki ayrı anayasa ve bunlara uygun olarak iki farklı devlet yapılanması varmış gibi bir görüntü ortaya çıktı?!
Nitekim...
Anayasal düzen ve hukuk devleti anlayışı çerçevesinde, devletin birliği ve bütünlüğü esas alınması gerekirken, Türkiye’nin konjonktürel olarak kurucu devlet modelinden uzaklaşarak bölgesel modellere doğru yönelmesi sonucunda, eski ve yeni anayasaların karşı karşıya geldiği bir geçiş aşamasına gelindi?!
Trafik’te akış’a uyum sağlayamıyorsan ya trafik’e çıkmayacaksın ya da maraza çıkar ise ağlaşmayacaksın.
Haklı olmak yetmez, "reel politik" artı "sorun çözen" bakış açısı elzem.
Aksi halde, mezarlıklar nice haklı, vazgeçilmez ile dolu!
Trafik’te akış’a uyum sağlayamıyorsan ya trafik’e çıkmayacaksın ya da maraza çıkar ise ağlaşmayacaksın.
Haklı olmak yetmez, "reel politik" artı "sorun çözen" bakış açısı elzem.
Aksi halde, mezarlıklar nice haklı, vazgeçilmez ile dolu!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.