"İklim kaosu" yaban arılarının neslini tehdit ediyor
"Artık dünya tarihinin altıncı kitlesel yok oluş sürecine girdik, bir gök taşının dinozorlar çağını sonlandırmasından bu yana yaşanan en büyük ve en hızlı kürsel biyoçeşitlilik krizi."
Bilim insanları, "iklim kaosu" ve insanın dünyadaki diğer etkileri nedeniyle, dünyanın en önemli polen taşıyıcıları olan yaban arılarının sayısında devasa azalış yaşandığı konusunda uyardı.
Yeni bir araştırma, yaban arılarının "kitlesel yok oluşla uyumlu" bir hızla ortadan kalkmakta olduğunu ve sadece "birkaç on yıl" içerisinde soylarının tükenme yolunda ilerlediğini açığa çıkardı.
Kanada'daki Ottowa Üniversitesi'nden bilim insanlarının gerçekleştirdiği araştırma, bir insan nesli sonra belirli bir alandaki yaban arısı popülasyonu için hayatta kalma ihtimalinin yüzde 30'dan daha fazla bir ortalamayla azaldığını ve bundan büyük oranda iklim krizinin sorumlu olduğunu gösteriyor.
Yeni makalenin başyazarı Peter Soroye, şunları ifade etti: "Artık dünya tarihinin altıncı kitlesel yok oluş sürecine girdik, bir göktaşının dinozorlar çağını sonlandırmasından bu yana yaşanan en büyük ve en hızlı kürsel biyoçeşitlilik krizi."
"Bir süredir iklim değişikliğinin dünya çapındaki hayvanların karşı karşıya kaldığı artan yok olma tehdidiyle ilişkili olduğunu biliyoruz. (...) Dolayısıyla bunu durdurmak için bu yok oluşların nerede ve neden gerçekleştiğini bize gösterecek araçlar geliştirmemiz gerekiyor."
Araştırmacılar iklim değişikliğinin sıcak hava dalgaları ya da kuraklıklar gibi uç hava olaylarının sıklığını nasıl arttırdığını inceledi. Bilim insanları bu sürecin yol açtığı ve hayvanlar için tehlikeli olabilecek durumu "iklim kaosu" olarak isimlendiriyor.
Farklı türler sıcaklığa karşı farklı hassasiyet düzeylerine sahip ve birisi için çok sıcak olan başkaları için öyle olmayabiliyor.
Kuzey Amerika ve Avrupa'daki 66 yaban arısı türünü inceleyen araştırmacılar, 1900'le 2015 arasındaki 115 yıllık dönemde toplanmış verileri kullandı.
Soroye şunları söylüyor: "Bu iki kıtadaki türlerin yok olmalarının daha sıcak ve daha sık uç değer değişimi olan sıcaklıklardan kaynaklandığını keşfettik. Hem tek başına yaban arısı türleri hem de yaban arısı komünitelerinin tamamındaki değişiklikleri şaşırtıcı bir doğrulukla öngörebildik."
Araştırmada yer alan, University College London'dan (UCL) Dr. Tim Newbold, ekibin "türlerin her biri için iklim değişikliğinin yaban arılarının başa çıkabileceği sınırları aşan sıcaklıklar yaratıp yaratmadığını göstererek yerel tükenişleri öngörmeyi sağlayan yeni bir yöntem oluşturduğunu" söyledi.
Yaban arıları tarım için yaşamsal önemdeki polen taşıyıcıları ve bu konuda bal arılarından daha etkililer. Bu nedenle yaban arılarının sayısındaki azalış, türümüzün kendini besleme yeteneği açısından ciddi bir tehlike taşıyor. Salatalık, biber, domates, çilek, yaban mersini, dut, kavun, karpuz, kabak, sebzeler ve tahılların da arasında bulunduğu pek çok ekin yaban arıları tarafından tozlaştırılıyor.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreter Yardımcısı Amina Muhammed geçen yıl "arılar ve doğadaki böceklerin azalıp yok olmasının, küresel ekosistem ve insan refahı için yıkıcı sonuçları olabilir" diyerek uyarmıştı.
Makalanin yazarları Ottawa'daki ekip tarafından gerçekleştirilen araştırmanın, diğer hassas türlerin de tükenme tehlikelerini öngörmeyi ve hangi alanların koruma faaliyetlerine ihtiyaç duyduğunu belirlemeyi kolaylaştıracak yeni yöntemler sağlayabileceğini söyledi.
Yeni makalenin kıdemli yazarı, Ottowa Üniversitesi'nden Profesör Jeremy Kerr şunları ifade etti: "Bu çalışma aynı zamanda ağaç, çalı veya yamaç gibi yaban arılarının sıcaktan kaçınabildiği sığınaklar sunan habitatları koruyarak iklim değişikliğinin yaban arıları ve diğer canlılar üzerindeki etkisini azaltma yollarını işaret ederek umut vaadediyor."
Nihayetinde, iklim değişikliğinin kendisini hedef almak zorundayız ve gaz salımlarının azaltmak üzere attığımız her adım yardımcı olacaktır.
Söz konusu araştırma, hakemli bilimsel yayın Science'de yayımlandı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.