İKTİDARIN YOLU
Nuray Başaran son siyasi gelişmeleri değerlendirdi...
Anlaşılan o ki, 2023 seçimlerinde en belirleyici etken bürokratik yolsuzluklar olacak.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da bu nedenle bürokrasiye uyarı yaptığını düşünüyorum.
Ak Parti içinde de uzun bir süredir, (özellikle parti tabanında ) Külliye’deki bazı danışmanların usulsüz ve haksız zenginleşmelerinden duyulan rahatsızlık dile getiriliyor.
Özellikle Ak Parti’nin kuruluşundan bu yana partiye emeği geçenler, Külliye’de işsiz kalmasın diye verilen koltuklardan, partiye hizmet vermeden kadro verilip birden fazla yerden maaş almaları sağlanan kişilerden, Külliye kadrolarına geçtikten sonra ailece zenginleşenlerden duyulan rahatsızlıklarını çay kahve sohbetlerinde konuşmadan edemiyor…
Bu konuda kulislerde konuşulanların biri bin para.
Bir çok konunun ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’a söylenmediği ve haberi olmadığı yorumları da cabası…
Bu çerçevede ; ‘Erdoğan ya bu yolsuzluk yapanları çevresinden ve partisinden temizleyecek. Yeni sistemi gözden geçirip çok hızlı bir değişim veya restorasyon çalışmasına girecek. Hatta partisini ve hükümeti yenileyip gençleştirecek. Tıpkı metal yorgunluğu teşhisini açıkladıktan sonra yaptığı gibi radikal değişimler yapacak . Ve bir umut iktidarı yeniden yakalamayı deneyecek. Veya 2023’e kadar bu tür yolsuzluk dosyaları ile mücadele etmeyi tercih edecek. Ve günden güne hayat zorlaşacak’ yorumları, siyasetle ilgilenen herkesin ana konusu.
Elbette buna bir de ekonomide iyi gitmeyen dengeler ilave edildiğinde durum giderek çıkmaza giriyor. ‘Tencere’ den çıkan yüksek ses herkesi tedirgin ediyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın son yaptığı Afrika gezisinden anladığımız ise; Erdoğan içerde ilk kez iktidarını kaybetme noktasına geldiğinde, iktidarını sürdürmek için kendisine dışarıda yeni misyon arayışını sürdürüyor.
Zira Erdoğan; bir yandan Varlık Fonu’ndaki bazı şirketlerin Çinli şirketle satış pazarlıkları yapılırken, bir yandan Hristiyan Afrika’ya yaptığı gezi ile de küresel dünyada yeni misyonlar yüklenmeye hazır olduğunu ortaya koyuyor.
Evet, Erdoğan’ın son Güney Afrika gezisi oldukça stratejik.
Çünkü Güney Afrika Hristiyan ve Musevi Afrika. Kuzey Afrika ise Müslüman Afrika.
Bu gezi sonrası farklı işbirlikleri gündeme gelebilir. Nitekim ABD’den F35’ler ile gelen olumlu sinyaller, Erdoğan’ın ABD için söylediği yumuşama cümlelerinden de anlaşılıyor ki, Kuzey Afrika’da Türkiye’nin de içinde olduğu farklı işbirlikleri gelişebilir. Rusya ve Çin’in önü kesilebilir.
Yani?
İç politikada, ‘işi bitiyor’ denilen Erdoğan, dışarda iktidar yolunu aralayabilir.
Türkiye’de ‘Yeni Osmanlıcılığı’ zorlayan Atlantik politikaları, Türkiye’yi Çin ve Rusya ile karşı karşıya bırakabilir.
Görünen o ki Erdoğan , iç politik dengelerden daha çok dış politik dengelere göre yol haritası belirlemeye çalışıyor.
Ancak…
Dünya dengelerinin henüz netleşmemiş olması, bu konudaki belirsizlik ve kaosu da şu anda beraberinde getirebilir.
Zira Kuzey Afrika’da Atlantik dünyanın gönlünü yaptığınızda ; AB’yi kaybediyor, Rusya ve Çin’i karşınıza alıyorsunuz.
Varlık Fonu Şirketlerini Çin’e sattığınızda, NATO’nun sınırları değişiyor. Ve ABD, Yunanistan’a hatta Ege Adalarına yerleşiyor.
‘Peki ne yapmalı?’ dediğinizi duyar gibiyim.
Milli dış politikamızı belirleyip ‘kotuk’ önceliği olmadan , ‘devlet aklı’ nı devreye almak gerekiyor.
Bu önce devlet olmanın gereği .
Hem de henüz petrolün yerini hangi madenin alacağı belli olmadığından ve bu nedenle petrolün yerini alacak geleceğin enerji kaynağı ve madeni de belirlenmedi. Bu netleştiğinde ancak geleceğin yeni dengeleri kurulacak.
Bu nedenle hem Afrika, hem de merkezinde bulunduğumuz Ortadoğu’daki her hareket ve hamle şu an için sadece bir ‘Orta Oyunu!’
Bu nedenle dikkat!
Türkiye ‘Cephe ülkesi’ değil, coğrafi haritadaki durumu gibi merkez ülke olmayı hak ediyor. Hedefi de bu olmalı! Bu hiçbir koltuğa feda edilemez.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.