İngiltere’yle Gümrük Birliği’nin Kapsamı Yetersiz mi?
İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılık sürecini (Brexit) 1 Ocak 2021 itibariyle resmiyete geçirecek olması nedeniyle Türkiye, Londra yönetimiyle mevcut durumda aksama yaşanmaması için Serbest Ticaret Anlaşması’na imza attı.
İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılık sürecini (Brexit) 1 Ocak 2021 itibariyle resmiyete geçirecek olması nedeniyle Türkiye, Londra yönetimiyle mevcut durumda aksama yaşanmaması için Serbest Ticaret Anlaşması’na imza attı.
İngiltere ile Türkiye arasında 2017 yılından bu yana müzakereler yürütülmesine karşın Serbest Ticaret Anlaşması’nın kapsamı bakımından, AB’yle mevcut anlaşmayla kıyaslanınca büyük yenilikler içermediğine dikkat çekiliyor.
İki ülke arasında 1 Ocak 2021’de hayata geçirilecek Serbest Ticaret Anlaşması’nın tarım, e-ticaret ve hizmetler sektörlerini kapsayacak şekilde güncellenmesi henüz dünkü imzalar kuramamışken gündeme geldi.
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ile İngiltere’nin Türkiye Büyükelçisi Dominick Chilcott’un dün anlaşmaya imza attığı törende, İngiltere’nin Uluslararası Ticaret Bakanı Liz Truss’un “Bu, yakın gelecekte Türkiye ile daha yeni, daha iddialı bir anlaşmanın yolunu açıyor” açıklamasından hareketle bunun en geç iki yıl içerisinde olabileceği tahmin ediliyor.
Rende: “Süreklilik sağlandı ama daha kapsayıcı gümrük birliği olmalı”
Emekli Büyükelçi Mithat Rende, VOA Türkçe’ye açıklamasında, İngiltere’yle yapılan anlaşma imzalanmasaydı 1 Ocak 2021 itibariyle ciddi sıkıntılar olabileceğini belirterek, bu bakımdan Türkiye’nin AB ile mevcut Gümrük Birliği Anlaşması uyarınca şimdi İngiltere’yle de bir süreklilik sağlanmış olduğunu söyledi.
Türkiye Sınai Kalkınma Bankası Yönetim Kurulu üyesi olan Rende, “AB ile mevcut gümrük birliği anlaşmamızın Brexit nedeniyle İngiltere’yle kesintiye uğraması söz konusuydu. Şimdi kesinti olmaksızın yeniden sıfır gümrükle ithalat ve ihracat sağlanması gerçekleşti. Türkiye açısından İngiltere önemli bir pazar niteliğinde. 2019 yılı itibariyle karşılıklı 25 milyar dolarlık bir dış ticaret hacmi var. Bu sene Corona virüsü salgını nedeniyle bir düşüş var ama yine 16.8 milyar dolar civarında” tespitini aktardı.
İngiltere’yle yapılan anlaşmada, Türkiye’nin AB ile mevcut Gümrük Birliği’nin çerçevesine sadık kaldığını belirten Rende, “İngiltere’yle Türkiye arasındaki anlaşmada dün itibariyle adeta son dakikada sonuçlandırılması gerekti. Çünkü AB ile İngiltere arasındaki müzakerelerde aslında uçurumun kenarından dönüldü. Zaten Brexit bakımından finansal hizmetler gibi başlıklar müzakerelerde sonuçlandırılmadı. Dolayısıyla Türkiye ile İngiltere arasındaki anlaşmada AB ile imza atılması beklendi ve nihayet dün imzalandı. Türkiye açısından demir-çelik, tekstil, makinede İngiltere önemli bir pazarımız. Ancak İngiltere’yle imzalanan anlaşma, kapsamı itibariyle AB’yle olan ve zaten Türkiye’nin güncelleme talep ettiği anlaşma boyutunda kalmış görünüyor” diye konuştu.
Emekli Büyükelçi Rende, dünkü açıklamalarda “tarım” ifadesinin kullanıldığını ancak Türkiye’nin lehine olacak şekilde tarım ürünleri için gümrük birliği sağlanamadığını ve bunun AB ile mevcut anlaşmada da Türkiye aleyhine bir durum olduğuna işaret etti. Rende, “Tarım denilince yanlış bir ifade kullanıldı. Biraz belirsizlik oluştu ama belirsizlik iyi değil. İngiltere’yle yapılan anlaşmaya tarım ürünleri dahil edilmedi. Sadece AB’yle olduğu gibi ‘işlenmiş tarım ürünleri’ kapsam dahilinde. Türkiye’nin asıl işlenmemiş tarım ürünleri için gümrüksüz pazar oluşturması önemli. Hem AB ile konsensüs sağlanırsa Gümrük Birliği’ni güncellediğimizde tarım ürünlerini ve e-ticaret sektörlerini kapsaması sağlanırsa iyi olacaktır. İngiltere’yle de hizmetler, yatırımlar, tarım ürünleri, e-ticaret kapsayacak şekilde anlaşmanın genişletilmesi gerekir. Nasıl İspanya, Fransa, İtalya meyvesini, sebzesini AB ülkelerine sıfır gümrükle ve kotasız gönderebiliyorsa Türkiye’nin böyle ticaret yapmasını arzuluyoruz. Ne yazık ki İngiltere’de şimdi bize bu imkanı sağlamış değil. Ama AB’yi beklemeden İngiltere bizimle bu alanlarda anlaşmayı genişletebilir. İngiltere ekonomisinin yüzde 75’i hizmetlerden oluşuyor ve bu onlar için de iyi olabilecektir” dedi.
Türkiye’nin müteahhitlik işlerinde başarılı olduğunu buna rağmen AB’deki ihalelere ancak AB şirketleri aracılığıyla katılabildiğini kaydeden Rende, AB ile son yıllarda gündemden düşmüş durumdaki Gümrük Birliği Anlaşması’nın güncellenmesiyle ilgili olarak “Maalesef Tansu Çiller zamanında kısıtlı bir gümrük birliği sağlandı ve AB lehine anlaşma yapıldı. AB, Türkiye’nin tarım ürünlerine kendi pazarını kapattı. Hizmetler başlığı altında da avantajımız olduğu için bize bunu açmak istemiyorlar. AB içerisindeki siyasi koşullarda Gümrük Birliği Antlaşması’nda güncelleme beklenmemeli. Almanya Başbakanı Angela Merkel’in işaret ettiği pozitif gündeme odaklanılırsa iki taraf için de çıkar sağlayacak şekilde Gümrük Birliği Antlaşması’nın güncellemesi sağlanabilir. Göçmenler, enerji gibi alanlarda ortak çıkarlara hizmet edecek şekilde anlaşmalar yapılabilir” diye konuştu.
Ülgen: “İhracatçılar açısından en olumsuz senaryo engellenmiş oldu”
Ekonomi ve Dış Politikalar Araştırma Merkezi (EDAM) Başkanı Sinan Ülgen ise, VOA Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede, dünkü imzalar atılmamış olsaydı, 1 Ocak 2021 itibariyle Türkiye’nin ticareti bakımından ciddi sıkıntılar doğacağını şimdi bunun önlendiğini söyledi. Ülgen, “İhracatçılar açısından en olumsuz senaryo engellenmiş oldu. İngiltere’yle Dünya Ticaret Örgütü’nün kurallarına uygun olarak ama gümrük tarifeli olarak ticaret yapılması söz konusu olacaktı. Bu risk ortadan kalktı. İngiltere’yle yapılan anlaşmaya ilişkin öncelikle değerlendirme faktörümüz bu” dedi.
Sinan Ülgen, aynı zamanda 1992’de Brüksel’de Türkiye Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği Daimi Temsilciliği’ne atanarak, Türkiye-AB Gümrük Birliği Anlaşması müzakerelerini yürüten ekipte yer almıştı.
Bu nedenle AB’yle yapılan anlaşmaya ilişkin tartışmaları da yakından izleyen Ülgen, “Gerçekten de iki ülke arasındaki anlaşmanın kapsamı, Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği’ne çok benziyor. Bazı tarım ürünleri karşılıklı tavizler yoluyla var ama tam bir serbestleşme yok. En önemlisi hizmetler sektörünü kapsayan ticaret yok. Bu, AB ile aramızda da yok. Ancak İngiltere’yle bunun genişletilmesi söz konusu olacak görünüyor. Dolayısıyla tarım ürünlerinde bir serbestleşme ve hizmetler ticaretinin de bu kapsama dahil olmasını beklemek lazım önümüzdeki yıllarda. Bugün itibariyle sağlanabilen bu oldu. İngiltere ile AB arasındaki gümrük birliğine ilişkin anlaşmaya da bakılırsa onda da hizmetler ticareti serbestliği yer almadı” diye konuştu.
Ülgen, anlaşmanın güncellenmesi konusunda, “Karşılıklı çıkarlar için benim anladığım kadarıyla öngörülen süre iki yıl” ifadesini kullandı.
Ülgen, 2017 yılından bu yana müzakereler yürütülmesine rağmen neden Ankara – Londra arasında daha kapsamlı bir gümrük birliği sağlanamadığı konusunda ise, “İngiltere’nin stratejisi AB’nin hali hazırdaki anlaşmalarını temel alarak ticari anlaşmalar yapmaktı. Bunu diğer ülkelerle de bu şekilde yürüttü. 2017 yılından bugüne Türkiye’yle yapılan müzakereler uzun vade gibi gözükebilir ama İngiltere bunu 160 ülkeyle yürütmek durumundaydı” görüşünü dile getirdi.
Türkiye açısından Brexit’in AB içerisindeki önemli bir destekçiyi kaybetmek anlamına geldiği görüşüne katıldığını belirten Ülgen, ekonomik açıdan da “serbest ticaret için menşei koşulu” getirildiğine dikkat çekerek, bunun da bir dezavantaj olduğunu söyledi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.