İsrail'de Koalisyon Hükümetinin Ülkeyi İkiyi Bölen Tartışmalı "yargı Reformu"

İsrail'de Koalisyon Hükümetinin Ülkeyi İkiyi Bölen Tartışmalı "yargı Reformu"

İsrail'de Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki koalisyon hükümetinin "yargı reformu", içerdiği bir dizi tartışmalı yasa tasarıları nedeniyle ülkede benzeri görülmemiş bir anayasal kriz doğurdu

Mecliste çoğunluğu oluşturan koalisyon hükümeti, yargı düzenlemesine karşı büyüyen siyasi ve toplumsal muhalefete ve 29 haftadır devam eden kitlesel protestolara rağmen bu düzenlemeyi Meclisten geçirmekte ısrarcı.

Destekçileri bu düzenlemeyi "seçilmiş siyaset kurumunun iradesine karşı kontrolsüz güçle donatılmış yargıyı dizginlemek" için gerekli görürken; karşıtları ise düzenlemenin "İsrail'de yürütme gücü üzerindeki tek etkili denetimi ortadan kaldırarak sivil özgürlüklere, ekonomik refaha ve ülkenin uluslararası imajına zarar verdiğini" düşünüyor.

Genellikle "yargı düzenlemesi" olarak anılan hukuki plan, İsrailliler arasında farklı siyasi bakış açılarına göre yargı "reformu", yargı "darbesi" veya yargının "ele geçirilmesi" gibi değişik tanımlamalarla ifade ediliyor.

İsrail'de 2022'nin son günlerinde göreve başlayan Netanyahu liderliğindeki koalisyon hükümeti, aşırı sağcı ve aşırı dindar partileri içinde barındırıyor.

Netanyahu'nun hükümeti kurduğu süreçte koalisyon anlaşmalarının en önemli kısmını, başta söz konusu yargı reformu olmak üzere, yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerinin genişletilmesi ve aşırı sağcı isimlere yönetimde kritik görevler verilmesi gibi maddeler oluşturuyordu.

Yargı düzenlemesinin mimarları Adalet Bakanı Yariv Levin ile İsrail Meclisi Anayasa, Hukuk ve Adalet Komisyonu Başkanı ve aşırı sağcı Dini Siyonizm Partisi Milletvekili Simcha Rothman olarak görülüyor.

Bakan Levin, Netanyahu koalisyonunun göreve gelmesinin hemen ardından 5 Ocak'ta, yargının yetkilerini sınırlandıran, yüksek yargı mensuplarının atamaları üzerindeki etkisini azaltan, yürütme üzerindeki denetimini ortadan kaldıran ve yargının bazı yetkilerini Meclise devreden kapsamlı bir "yargı reformu" planladıklarını duyurdu.

Meclisteki oylama süreci nasıl işliyor?

İsrail'de kanun tasarılarının yasalaşabilmesi için 120 sandalyeli Mecliste bir dizi oylamadan geçerek onaylanması gerekiyor.

İsrail Meclisi Anayasa, Hukuk ve Adalet Komisyonunda tartışılan ve hazır hale getirilen tasarılar, Meclis Genel Kurulu'nda öncelikle birinci oylamaya sunuluyor. Oylamadan geçen tasarı, olası değişiklikler ve eklemeler için ilgili komisyona geri dönüyor. Ardından tasarı, genellikle art arda yapılan ikinci ve üçüncü oylamaya sunuluyor. Bu oylamalarda salt çoğunluk (61 oy) elde edilirse tasarı yasalaşıyor.

Yargı düzenlemesinin içeriği

Yüksek Mahkemenin yetkilerinin sınırlandırılmasına yol açan, hükümetin Meclisten geçirmeyi başardığı "akla uygunluk" yasa tasarısı, söz konusu yargı düzenlemesindeki bir dizi değişiklik tekliflerinden biri.

AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, İsrail'de geniş çaplı protestolara yol açan ve hükümetin geri adım atacağına dair herhangi bir belirti bulunmayan tartışmalı yargı düzenlemesinin içeriğindeki yasa değişikliği teklifleri ve özellikleri şu şekilde:

1- "Akla uygunluk" standardı

"Akla uygunluk" standardı, hükümetin aldığı bir kararın makul görülmediği durumlarda Yüksek Mahkemeye bu kararı bozma yetkisi veriyor. Buna göre, "akla uygun olmayan" bir karar, "kamu yararını yeterince dikkate almadan orantısız bir şekilde siyasi çıkarlara odaklanan karar" olarak tanımlanıyor.

Hükümet, 24 Temmuz'da Meclisten geçirdiği yasa değişikliği ile Yüksek Mahkemenin "akla uygunluk" standardını kullanarak hükümetin kararlarını bozma yetkisini elinden aldı.

2- Yargıçları Atama Komitesi

İsrail'deki Yargıçları Atama Komitesi; şu an 2 bakan, 2 milletvekili, 2 Barolar Birliği temsilcisi ve 3 Yüksek Mahkeme yargıcı olmak üzere 9 kişiden oluşuyor.

Yeni düzenleme; Komitedeki bakanların sayısını üçe çıkarmayı; milletvekili sayısını ikisi hükümetten biri muhalefetten olacak şekilde üçe çıkarmayı; daha da önemlisi Baro tarafından seçilen temsilcilerin yerine bizzat Adalet Bakanı tarafından seçilecek iki kişiyi üye yapmayı öngörüyor. Komite üyesi olan üç Yüksek Mahkeme yargıcında ise değişiklik yapılmıyor. Bu değişikliğe göre, 9 olan üye sayısının 11'e çıkması ve bunların 7'sinin doğrudan hükümet tarafından seçilmesi sonucunda hükümet tarafından kontrol edilen bir komite ortaya çıkıyor. Yine bu teklife göre, bir Yüksek Mahkeme yargıcı ataması yapılması için 6 üyenin çoğunluk oyu, görevden almak için ise 9 üyenin oyu gerekli olacak.

Koalisyon hükümeti, mart ayında Meclise getirdiği bu yasa tasarısını birinci oylamada onaylamıştı. Ancak Meclisin Anayasa, Hukuk ve Adalet Komisyonu, tasarının ikinci ve üçüncü oylamasının yapılmamasına karar verdi. Oylamanın yapılmaması kararının, ülke genelindeki yüz binlerce İsraillinin katıldığı yoğun protestoların ve Savunma Bakanı Yoav Gallant'ın bu düzenlemeye açıktan karşı çıktığını belirtmesi üzerine görevden alınmasının yarattığı tartışmaların ardından gelmişti.

3- Geçersiz kılma maddesi

Ülkedeki en yüksek yargı mercii olarak görev yapan İsrail Yüksek Mahkemesi, Meclisin çıkardığı kanunları, anayasa taslağı olarak kabul edilen "Temel Yasalara" veya insan haklarına aykırılık gerekçesiyle bozma yetkisine sahip.

Önerilen "geçersiz kılma maddesi", Meclisin, bir kanunu "Temel Yasalar"a aykırı olsa bile o kanunu çıkarmasına izin veren bir mekanizma. Buna göre Meclis, 61 milletvekilinin salt çoğunluğu ile Yüksek Mahkeme tarafından iptal edilen bir yasayı yeniden yasalaştırabilecek. Böylelikle, Mecliste 64 sandalyeye sahip koalisyon hükümeti, Yüksek Mahkemenin yasama üzerindeki yargı denetimini etkili bir şekilde sınırlandırmış olacak.

4- Hukuk müşavirlerinin atanması

Bakanlık hukuk müşavirlerinin ikili bir rolü bulunuyor; bakanlığın yasalara uymasını sağlayan gözcüler olarak görev yapıyor. Halihazırda bu müşavirler, Başsavcılığın teklifi ile atanan ve Başsavcıya bağlı olan memurlar durumunda.

Önerilen değişiklik kapsamında, hukuk müşavirleri siyasi olarak atanacak ve bakanlara tabi olacak. Bu öneri, hukuk müşavirlerinin potansiyel olarak siyasetin onaylayıcılarına dönüşeceğini gösteriyor.

5- Bakanların atanması ya da "Deri 2 kanunu"

Halihazırda Yüksek Mahkeme, hükümetin kabine atamalarına müdahale edebiliyor ve onları geçersiz sayabiliyor. Önerilen değişiklik kapsamında, Mahkemenin artık "bir bakanın atanması veya görevden alınmasıyla bağlantılı veya bunlara ilişkin hiçbir konuya" müdahale etmesine izin verilmeyecek. Bunun tek istisnası, bir bakanın yasalarda açıkça belirtilen şartlara uygun olmaması olacak.

Buna ilişkin son dönemdeki en önemli vaka, İçişleri ve Sağlık Bakanlığı yapan dindar ŞAS Partisi lideri Aryeh Deri'nin bu görevlerinden azledilmesiydi. Mahkeme, 2022'de bir kamu görevlisi olarak vergi kaçakçılığı, yolsuzluk, rüşvet ve dolandırıcılık suçlarına bulaşmaktan mahkum olan Deri'nin bakan olarak atanmasının, "halka sadakatle ve yasalara uygun şekilde hizmet etme" konusunda başarısız olması nedeniyle uygun olmadığına hükmetmişti. Bunun üzerine Başbakan Netanyahu, koalisyon ortağı Deri'yi görevlerinden azletmek zorunda kalmıştı.

6- Bir kanunun yargı denetimine ilişkin verilen karar, diğer kanunlar için emsal teşkil etmeyecek.

7- Temel Yasalar’ın iptali

Yüksek Mahkemenin, Meclisin "yetkisini kötüye kullandığı" durumlarda Temel Yasalar'ı geçersiz kılabilme yetkisi var.

Önerilen yasa değişikliğinde, Yüksek Mahkemenin Temel Yasalar'ın geçerliliğine ilişkin karar vermesinin artık yürürlükte olmayacağına ilişkin Yargı Temel Kanunu'na bir madde eklenecek.

8- Yasaların iptali

Şu anda Meclis tarafından kabul edilen bir yasayı iptal etmek için Yüksek Mahkeme yargıçlarının salt çoğunluğuna ihtiyaç var.

Teklife göre, bir yasa ancak tüm Yüksek Mahkeme Yargıçlarının en az yüzde 80'i tarafından anayasaya aykırı bulunursa iptal edilebilecek. Bu değişiklik, çıkarılan yasaların Temel Yasalar'a dayanarak yargısal denetiminin yapılmasını neredeyse imkansız hale getirecek.

Amaç "yargının sınırlamadığı bir hükümet oluşturmak"

Tel Aviv Üniversitesi Anayasa ve Uluslararası Hukuk Profesörü Aeyal Gross, bu düzenlemenin temel amacını, "Meclisten geçirilen yasaların ve hükümet kararlarının yargı denetimine tabi tutulması olasılığını kısıtlayan, Yüksek Mahkemenin fiilen iptal edebileceği politikalarını uygulayabilecek, yargının sınırlamadığı bir hükümet oluşturmak" olarak değerlendirdi.

AA’ya konuşan Gross, Adalet Bakanı Levin'in yargı düzenlemesini savunurken dile getirdiği, "İsrail'de yargı mekanizmasının hükümetin kararlarına müdahale etme yetkisinin dünyadaki çoğu demokratik ülkeye kıyasla çok geniş olduğu" şeklindeki iddiasına ise katılmadığını söyledi.

İsrailli akademisyen, şunları kaydetti:

"İsrail hukuku Osmanlı hukukundan sonra İngiliz Mandası nedeniyle İngiliz hukukuna dayanıyordu. Bildiğiniz gibi hukukumuzda Mecelle vardı ama Türk Osmanlı İmparatorluğu ile sona erdi. 1950'lerden sonra ise İsrail hukuku büyük oranda İngiliz hukukuna dayandı. Yüksek Mahkeme, İngiliz yasalarına dayanan akla yatkınlık doktrinini benimsedi. Yani bunu (Levin’in iddiasını) doğru bulmuyorum. Yüksek Mahkemeye gelince, bazı bakanların atamalarına müdahale edebiliyor. Belki hepsinde değil ama birçok demokraside, ağır bir suçtan hüküm giymiş bir bakana atama hakkı verilmez, hakkında böyle bir iddianame varsa istifa etmek zorunda kalır."

Yargı revizyonunun işgal altındaki Batı Şeria'daki Filistinliler için önemli sonuçları olabileceğine işaret eden Gross, Filistinlilerin topraklarında ve özel mülkiyetlerinde daha fazla yasa dışı yerleşim birimi inşa etmek gibi hükümetin aldığı kararların Yüksek Mahkemenin engeliyle karşılaşmayacağını dile getirdi.

Gross, İsrail Yüksek Mahkemesinin "Batı Şeria'daki Filistinlilerin, özellikle İsrailli yerleşimcilerle olan toprak anlaşmazlıklarında haklarını savunmak için başvurabilecekleri tek kurum olduğunu" vurguladı.

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler