İsrailli Aktivistler Gazze'ye Saldırılara Kaşı Çıktıkları İçin Ölüm Tehditleri Alıyor
İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılara karşı çıkan İsrailli insan hakları aktivistleri ölüm tehditleri aldıklarını söyledi
İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ne yönelik iki ayı aşkın süredir devam eden saldırılarında binlerce Filistinli çocuk ve kadın öldürüldü. İsrail toplumunun büyük çoğunluğu bu saldırıları desteklese de savaşa karşı çıkan az sayıda İsrailli de var.
Onlardan biri olan Alon İsan Cohen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Gazze'de yaşananları takip ediyorum, çekilen acıyı görüyorum, öldürmeyi görüyorum, katletmeyi görüyorum. Yaklaşık 20 bin kişi (Filistinli öldürüldü), belki daha da fazlası var ve bu kalbimi parçalıyor. Bu korkunç! Bence hemen durmamız gerekiyor. Bunun insanlık dışı olduğunu düşünüyorum. Gazze'deki acıyı durdurmamız gerekiyor." dedi.
Görüşlerini daha çok sosyal medya platformları Facebook ve Instagram'dan paylaştığını dile getiren Cohen, şunları söyledi:
"Sırf siyasi görüşüm nedeniyle posta kutumda bazı ölüm tehditleri aldım, bazı çok çirkin küfürler ve çok çirkin kişisel hakaretler aldım. Bu da beni siyasi fikrimi ifade ederken çok korkutuyor ama yine de bunu yapıyorum. Birkaç hafta önce savaşa karşı çıktığımda posta kutumda yine ölüm tehditleri aldım. Bu yüzden şu anda konuşmak benim için çok korkutucu ama yine de savaşa karşı sesimi yükseltmemin çok önemli olduğunu hissediyorum. Çünkü İsrail'de şu anda çok az insan savaşa karşı konuşuyor. Onlardan biri olmak istiyorum. Artık dünyaya (savaşa) karşı durmamız gerektiğini söylemek istiyorum."
Savaşın kazananının olmadığını ve sorunların tek çözüm yolunun diyalog ve müzakereden geçtiğini söyleyen Cohen, şöyle konuştu:
"(Savaş) Filistinlilere acı veriyor, buraya (İsrail'e) daha fazla şiddet getiriyor, daha fazla nefret getiriyor ve buranın gittikçe daha fazla karanlığa çökmesine neden olacak. Daha fazla karanlığa doğru giden bu gidişatı durdurmalıyız. Konuşmalıyız, çözümler bulmalıyız, burasını herkes için daha iyi bir yer yapmanın yolunu bulmalıyız. Herkesin burada eşit, bir arada, barış içinde, adaletle yaşamasının bir yolunu bulmalıyız."
Büyük baskı altındayız
Tel Aviv'de savaş karşıtı bir gösteriye katılan 19 yaşındaki Jonathan Gabinovic de Gazze'de yaşanan katliama karşı sesini yükselten İsrailli insan hakları aktivitelerinden.
Gabinovic'e göre, toplum baskısından dolayı İsrail'de yaşayan bir Yahudi olarak savaşa ve sivillerin katledilmesine karşı çıkmak çok güç.
Gabinovic, "Son yıllarda İsrail-Filistin çatışmasına giderek daha fazla maruz kalıyorum. Filistinlileri gördüm, onların acılarını gördüm, bu savaş kesinlikle dayanılmaz." dedi.
İsrail ordusunun yaşattığı acıların sadece Gazze ile sınırlı olmadığını dile getiren Gabinovic, işgal altındaki Batı Şeria'da yaşayan bir Filistinli arkadaşının iki hafta önce kendisine attığı mesajı şöyle aktardı:
"Arkadaşlarından birinin çocuğunun İsrail ordusu tarafından, Gazze'de değil, Batı Şeria'da başından vurulduğunu söyledi. Bu tam bir suçtur, bu savaş suçudur."
İsrail'de daha önce solcu olan birçok kişinin bu savaşla birlikte sağ görüşlü partileri destekler olduğunu belirten Gabinovic, "(Bu kişiler) 'Keşke solcu olsaydım ama şu an bu savaş katlanılmaz ve sağcı olmak zorundayım. Kendi partime ve kendi halkıma destek olmak zorundayım' diyorlar. Ailelerden, sokaktaki insanlardan, polisten, ordudan, İbranice konuşabilen herkesten, burada yaşayan herkesten çok fazla baskı var. Benim için şu an yaşamak, şimdiye kadar içinde bulunduğum en zorlu süreçlerden biri." ifadesini kullandı.
"Meşru müdafaa adına çocukları öldürüyoruz"
Hayatı boyunca çok ölüm görmek durumunda kaldığını ancak Gazze'de yaşananların çok daha kötü olduğunu dile getiren Gabinoviç, şunları kaydetti:
"Hayatım boyunca çok fazla ölüm gördüm ama bu yepyeni ve berbat bir şey. Halkımın demokrasi adına yaptıklarından ne kadar iğrendiğimi ifade edemem. Meşru müdafaa adına çocukları öldürüyoruz ve bu çok berbat bir şey. Kalbimde bunu anlatmak için kelimeler bile bulamıyorum. Bu içler acısı, çok acı çekiyorum ve Filistinlileri desteklediğimi söylemek istersem susturulacağım ya da tehdit edileceğim ya da sokaklarda yumruklanacağım. Eğer savaşa karşı bir şey söylersem ya da askerlere karşı bir şey söylersem. Tel Aviv'deki insanlar militanlar gibi şu anda bu şehirde silahlarla hareket ediyor. İsrail, Ben-Gvir'in M16'lı militanlarıyla komuta altında gibi ve bu çok korkutucu. Kendi şehrime, insanların silah taşımadığı bir şekilde, gidemiyorum. Şu anda gördüğüm herkes silah tutuyor. Silah ruhsatı alma süreci çok kolay çünkü onlar kan istiyorlar, kaos istiyorlar, kontrol etmek istiyorlar, güç istiyorlar."
İsrail ile Filistin arasındaki savaşın 7 Ekim'de değil, Başbakan Binyamin Netanyahu ile kabinedeki en radikal bakanlardan Itamar Ben-Gvir'in iktidara gelmesiyle başladığını söyleyen Gabinoviç, şöyle konuştu:
"Filistinlilere onlarca yıldır baskı yapıyorlar. Bizi ve acımızı duymuyorlar. O kadar zor ki, burada nasıl yaşayacağımı bilmiyorum ve (Filistinli) arkadaşlarıma nasıl 'seninleyim' diyeceğimi bilmiyorum. Yaşanan dehşet yüzünden onlarla konuşamadım. Denedim ama onlarla konuşmak çok zordu. Filistinli arkadaşlarım şu anda kuşatma altında. Köylerinde ya da şehirlerinde yaşayamıyorlar. Çünkü İsrail ordusu onları boğuyor. Savaşın başlangıcından bu yana Batı Şeria'da 256 kişi öldü. Orası Gazze değil, bir çatışma hattı değil. Batı Şeria'da. Ve Gazze'de geçen cumadan bu yana 900 kişi öldü ve bu çok zor."
ABD'nin İsrail'e verdiği desteği de eleştiren Gabinoviç, "ABD tehdit etmek ve sözüm ona (İsrail'deki) demokrasiyi korumak için buraya, Orta Doğu'ya, daha fazla para gönderiyor ve nükleer uçak gemisi gönderiyor. Bu çok şok edici. Bu vekalet savaşı ve inanılmaz." dedi.
Bütün bu yaşananlardan sonra hâlâ barışa dair bir umudu olup olmadığı sorusunu ise Gabinoviç şöyle yanıtladı:
"İnanmak istiyorum. Umudun olduğuna ve diğer milletler ve insanlarla barış içinde yaşayabileceğime inanmak istiyorum. Ancak şu anda İsrail ve Filistin tarihinde çok karanlık bir dönem yaşanıyor. Bu, İsrail ve Filistin'deki en kanlı savaş ve iğrenç. Dürüst olmak gerekirse şu anda sadece hayatta kalmak istiyorum. Sokakta vurulacaksam umudu göremem. İnsanlar beni tehdit edecekse ya da Arap arkadaşlarımla umut hakkında konuşamazsam, umudu göremem. Yine de derinlerde bir yerde umudu görüyorum. Faşizme, sağcılığa ve işgale karşı savaşmaya devam ediyorum ama şu anda bu çok zor."
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.