İYİ Parti yerel seçimler için sahaya iniyor
Haziran seçimlerinde siyaset hayatına güçlü bir giriş yapan İYİ Parti, ikinci seçim sınavı için sahalara iniyor
Parti Sözcüsü Kavuncu, İYİ Parti'nin 17 Eylül itibariyle yerel seçim çalışmalarına başlayacağını duyurdu.
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mehmet Saltuk Buğra Kavuncu, partisinin genel merkezinde düzenlenen basın toplantısında önemli açıklamalar yaptı.
Başkanlık Divanı’nda ele alınan gündemi değerlendiren Kavuncu, Partisinin yerel seçimler için 17 Eylül itibariyle sahalara ineceğini duyurdu.
Kavuncu, Genel Başkan Meral Akşener’in geçirdiği küçük çaplı ameliyat sebebiyle Divan’a katılmadığını belirterek, Akşener’in yarın taburcu olacağını ve haftaya yapılacak divanın Akşener başkanlığında toplanacağını söyledi.
İdlib’de yaşanan gelişmelere de değinen Kavuncu, "Suriye’nin bütününde silahlı çatışmaların son verilmesi bizim en samimi temennimizdir" dedi.
Kavuncu, isitifalara ilişkin bir soruya da "Gidenlere değil, gelenlere bakalım. Biz yerel seçimlere çok ciddi bir şekilde hazırlanıyoruz" diyerek cevap verdi.
Kavuncu'nun açıklamaları şöyle:
"Bugün gerçekleşen Başkanlık Divanı toplantımızda ele aldığımız Türkiye’nin en öncelikli konularını sizler vasıtasıyla kamuoyuyla paylaşmak ve bilgilendirmek istiyorum."
İYİ PARTİ YEREL SEÇİM ÇALIŞMALARINI BAŞLATIYOR
"Başkanlık Divanında aldığımız karar doğrultusunda, yerel seçim çalışmalarını başlatmış bulunuyoruz. Bu doğrultuda, Genel Merkezimiz tarafından oluşturulacak heyetler, 17 Eylül itibariyle Türkiye’yi il il, ilçe ilçe dolaşmaya başlayacaktır. 24 Haziran Seçimlerinden edindiğimiz tecrübe ile, yerel seçimlerden büyük bir kazanımla çıkabilmek ve seçimlere zaman kaybetmeden hazırlanabilmek adına il teşkilatlarımıza yaptığımız çağrı çok büyük bir teveccüh ile karşılanmış ve teşkilatlarımızın güçlendirilme süreci de başlatılmıştır.
İlk kez yerel seçimlere katılan partimizin milletimize hizmet etme arzusu ve heyecanı büyüktür. Tüm Türkiye’ye İYİ Parti’nin farkını, İYİ Parti’nin vizyonunu, İYİ Parti’nin çalışma arzusunu ve İYİ Parti’nin adaletini göstereceğiz. İktidara, alın terimizle, hayır dualarıyla ve de hiç olmadığı kadar büyük umutlarla geleceğiz."
EKONOMİNİN GELDİĞİ BU NOKTANIN ESAS SORUMLUSU İKTİDARDIR
"İhracat bedelini Türkiye’ye getirme zorunluluğuyla ilgili dün resmi gazetede yayınlanan tebliğ, açıkça kambiyo rejimi açısından bir kısıt olduğu anlamına gelmektedir. Hükümet güven arttırıcı tedbirler yerine, güven zayıflatıcı adımlarla mevcut durumu daha da sıkıntılı hale sokmaktadır.
Bildiğiniz gibi dün Ağustos ayı ÜFE ve TÜFE rakamları açıklandı. Çok net görülüyor ki, yıllarca “Enflasyon canavarını biz yendik” diye övünenler yanlış ekonomi politikaları yüzünden filmi 15 yıl geriye sarmış durumdalar. Meğerse enflasyon canavarını öldürmemiş, uzunca bir uykuya yatırmışlar.
En temel ihtiyaçlardan olan elektriğe ve doğalgaza 2 ay üst üste yüzde 18’er oranlarda zam yapılmıştır. Alım gücü azalan vatandaş, bu şartlar altında kara kara, kış mevsimini nasıl geçireceğini düşünmeye başlamıştır. Halkın gündeminde, yaklaşan yerel seçimlerde kimlerin aday olacağından çok, dolar kurunun ne olacağı, eriyen geliriyle geçimini nasıl sağlayacağı, çoluğunun çocuğunun eğitim giderlerini nasıl karşılayacağı, mutfağındaki ateşi nasıl söndüreceği bulunmaktadır. Türkiye’nin dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olma hedefiyle yola çıkan AKP hükümeti, bugün geldiğimiz noktada Türkiye’yi dünyanın en büyük 20 ekonomisinin dışına itmiştir.
Tüm dünyaca kabul görmüş iktisat teorilerinin dışındaki uygulamalar, kurlardaki bozulmaların tedrici kararlarla düzeltilmeye çalışılması ve geçmişte yapılmış birçok benzeri hata, ekonomiyi son derece kırılgan hale getirdi. Nezlenin de tedavisi vardır, zatürrenin de tedavisi vardır. Ancak zatürre olmuş bir hastayı nezle tedavisiyle iyileştirmeye çalıştırmak hastalığın daha da ilerlemesine sebep olur. Ekonominin bu noktaya gelmesinin esas sorumlusu iktidardır. Sorunu çözmek için önce sorunu kabul etmek ve kaynağını tespit etmek gerekirken, iktidar temsilcileri tarafından sorunun kaynağı dışarda aranarak, adeta inkar ediliyor. Sorunun kaynağında, elbette dış mihraklar vardır ve olacaktır. Ancak ekonomiyi, dış mihrakların oyuncağı haline getiren kırılgan yapısından bir an önce kurtarmak, iktidarın görevidir. Gerçekle yüzleşmekten uzak olan bu yaklaşım, çözümü geciktirmekte ve ekonomideki sıkıntıyı büyütmektedir.
Milletimiz acil bir çözüm beklerken, tüm sorumluluğu ehliyeti tartışılır hale gelmiş bir ABD Başkanının sözleri üzerine atmak, Türkiye’nin geleceği adına hepimizi endişelendirmektedir. 16 yıldır ülkeyi tek başına yönetip ondan sonra Trump’ın iki sözü ile ekonominin altüst olduğunu söylemek, Türkiye’nin gücünü ve onurunu ayaklar altına alan bir tutumdur. Türkiye’nin ikbali, bir ABD Başkanının iki dudağı arasına sıkışacak kadar küçük değildir.
Merkez Bankası’nın gecikmeli de olsa bugüne kadar almış olduğu doğru kararlar, maalesef Cumhurbaşkanı Erdoğan ve iktidar temsilcileri tarafından tartışılır hale getirilerek etkisizleştirilmiştir. Umarız bu sefer yine aynı hata yapılmaz ve Cumhurbaşkanı ve iktidar temsilcileri, Merkez Bankası’nın alacağı doğru kararların arkasında artık durur. 13 Eylül’de toplanacak olan Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun, bağımsız bir karar vermesini ve enflasyonu dizginleyecek iradeyi göstermesini bekliyoruz."
BAYRAM ZİYARETİ YAPILAN ÜLKE KONUMUNA GELMİŞ OLAN SURİYE!
"İdlib’de askeri gerginlik her geçen gün artmaktadır. 7 Eylül’de Tahran’da yapılacak Üçlü Zirve’ye bir şekilde Şam yönetiminin de müdahil olmasıyla özelde İdlib, genelde Suriye’nin bütünü açısından silahlı çatışmaya varmayacak uzlaşıcı çözümlerin bulunması ve biran evvel Anayasa Komisyonu çalışmalarına geçilmesi ve Cenevre sürecinin aktive edilmesi en samimi temennimizdir. Bu yönde alınacak her türlü tedbir ve atılacak her türlü adım bölgede bulunan Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının güvenliği açısından önem taşıyacağı gibi olası bir insani göç dalgası riskini de hafifletecektir. Suriye bayram geçirilecek kadar güvenli hale geldiyse, yaşanacak kadar da güvenli hale gelmiştir. Suriyeli göçmenlerin dönüşlerinin kolaylaştırılmasının maliyetinin de bu Suriyelilerin ülkemizde kalmalarından kaynaklanan maliyetten çok fazla olmayacağı kanısındayız."
ÜNİVERSİTELERDEKİ BOŞ KONTENJAN SAYISI, GEÇEN YILIN 2 KATINA ÇIKTI
"Üniversite yerleştirme sonuçlarının açıklanmasıyla, üniversitelerin lisans bölümlerinde 89 binin üstünde boş kontenjan kaldığı, ön lisanslarla bu sayının 128 bini bulduğu anlaşılmıştır. Lisans bölümlerinde geçen yılki boş kontenjan sayısının 2 katına çıkmasının en önemli nedeni, değişen sınav sistemi yüzünden, adayların tercih yaparken geçen yılki yerleştirmeleri kıstas alamamalarıdır. Artık bu yap-boza son verilmeli ve sınav sistemi uzun yıllar değiştirilmeyecek şekilde oturtulmalı, binlerce öğrencinin de hayal kırıklığı yaşamasının önüne geçilmelidir. Öğrencilerin geleceğiyle oynamaya, kimsenin hakkı yoktur."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.