‘Kaçak’ madene hem bakanlıktan hem valilikten ÇED raporu
Manisa’nın Gördes ilçesinden Meta Nikel Kobalt madeninin ruhsatı olmadığı ortaya çıktı. Üstelik Zorlu Holding’e bağlı olan ve sekiz yıldır ‘kaçak’ bir şekilde işletilen bu madende kapasite...
Manisa’nın Gördes ilçesinden Meta Nikel Kobalt madeninin ruhsatı olmadığı ortaya çıktı. Üstelik Zorlu Holding’e bağlı olan ve sekiz yıldır ‘kaçak’ bir şekilde işletilen bu madende kapasite artışı için Manisa Valiliği “çevre etki değerlendirme (ÇED) raporu gerekli değildir” kararı da aldı.
Ayrıca Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bu maden alanında sülfürik asit fabrikası kurabilmesi için ‘ÇED olumlu’ raporu da verdi.
Konuyla ilgili Diken’e konuşan Salihli Çevre Derneği Başkanı Seçil Ege Değerli, şunları söyledi: “İşletme izni olmayan bir tesise bunlar verilebilmiş ona da hayret ediyorum. ÇED dosyası dediğimi dosyaya zaten bütün bu evrakların girmesi lazım. Demek ki göz yumuluyor, görmemezlikten geliniyor.”
Gördes’teki Meta Nikel Kobalt Madencilik Sanayi ve Ticaret Anonim şirketi 2012 yılında kurulmuş ve 2014 yılında üretim yapmaya başlamıştı. Şirketin tesisinde nikel açık işletme ocağı, kireçtaşı ocağı, yüksek basınç altında liç tesisi ve yardımcı tesisler olmak üzere dört ana bölümden oluşuyor.
2017 yılında bu tesise sülfürik asit taşıyan 30 tonluk tanker devrilmiş ve Akhisar-Gördes arasındaki tarım topraklarına ve yer altı sularına tonlarca sülfürik asit dökülmüştü.
2020 yılındaysa madenin atık havuzunda sızıntılar ve taşma meydana gelmişti. Bu nedenle Akhisar ve Gördes sınırları içinden geçen Başlamış Deresi, kimyasal kirlenme nedeniyle kıpkırmızı akmaya başlamıştı.
Manisa Valiliği çevreye geri dönülmez tahribatlar veren bu maden şirketi için faaliyet kapasitesini artırmasıyla ilgili “ÇED gerekli değildir” kararı verdi.
‘Bilirkişi tesisin izni olmadığını tespit etti’
Bu kapasite artışı nedeniyle Manisa İdare Mahkemesi’ne iptal davası açtıklarını belirten avukat Değerli şöyle devam etti: “Bu iptal davası kapsamında geçtiğimiz aylarda yapılan bilirkişi incelemesi için yapılan keşif neticesinde rapor elimize geçti. Rapor taraflara tebliğ edildi. Ve bu raporda, maden mühendisliği alanında rapor düzenleyen bilirkişi tesisin hiçbir şekilde işletilme iznin olmadığını tespit etmiş. Yani bu şu demek oluyor; bu maden ocağının bulunduğu ruhsat sahasının işletilebilmesi için tesisin elinde ne geçici işletme izni var ne de daimi bir işletme izni var. Yani hukuken kaçak olarak çalışan bir tesis bu.”
Aynı alana sülfürik asit fabrikası
Bunun ‘yeterli ve gerekli denetimlerin yapılmadığının bir göstergesi’ olduğunu belirten Değerli şunları söyledi: “Üstüne üstün bir de kapasite artışı için valilik ÇED kararı verebilmiş. Ondan daha vahimi bu kapasite artışından bir süre sonra firma ayrıca sülfürik asit fabrikası kurmak üzere de bir izin istiyor. Aynı alana. Bu proje gerçekleşirse zaten Türkiye’nin en büyük sülfürik asit fabrikası olacak. Bu zaten hassas bir konu. Bölgenin zaten ekolojik olarak hassas bir bölge olduğunu da söylüyoruz. Bu sülfürik asit fabrikası için de Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı ‘ÇED olumlu’ kararı vermiş. Biz bu ‘ÇED olumlu’ kararına karşı da dava açmıştık.”
‘Göz yumuyorlar’
Hem valilik hem de bakanlık ‘kaçak’ bir maden şirketi için ÇED raporu vermiş oldu. Kaçak bir işletmeye verilen bu raporların hukuken bir geçerliliği de yok.
Değerli, “ÇED raporu sırasında ruhsatı olmadığını görmemişler mi?” sorusuna şu yanıtı verdi: “İşletme izni olmayan bir tesise bunlar verilebilmiş ona da hayret ediyorum. ÇED dosyası dediğimiz dosyaya zaten bütün bu evrakların girmesi lazım. Demek ki göz yumuluyor, görmemezlikten geliniyor. Bir şekilde bu hukuksuzluğun korunduğu bir sistem işletiliyor demek ki ÇED süreçlerinde.”
Suç duyurusunda bulunacaklar
Değerli ve derneği önümüzdeki hafta içinde bu tesisin kapatılması ve faaliyetinin durdurulmasıyla ilgili olarak bir başvuru yapacak. Ayrıca hem yeterli denetimlerin yapılmadığı hem de bu mevcut duruma rağmen hala izinlerin verildiği için kamu yetkilileri hakkında suç duyurusunda da bulunacak.
İzmir’in içme suyunun yüzde 35’ini karşılıyor
Kaçak maden şirketinin işletildiği bu bölge, yani Gördes aynı zamanda İzmir’in içme suyunun yüzde 35’ini de karşılayan bir bölge. Bunun yanı sıra doğal olarak Akhisar’ı, Salihli’yi, bütün bu havzadaki ilçelerin tarımsal sulama ve içme sularının şu an yok olma noktasında olan Marmara Gölü’nü etkileyen bir bölge burası.
Değerli şöyle devam etti: “Sadece Gördes’i, Demirci’yi, oradaki köyleri değil tüm etrafındaki ilçeleri ve İzmir ilini de etkiliyor. Gediz nehrini besleyen kollar Gördes’ten doğru da geliyor. Çok yönlü olumsuz etkileri olan ekolojik olarak çok hassas bir bölge. Burada bu kadar ağır risk taşıyan bir tesisin kaçak olarak çalıştırılması çok vahim bir durum.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.