Artık her hafta bir ya da birkaç ilde olacağım. Bu hafta Hatay, Adana ve Mersin’den sonra Kastamonu’daydım.

Bazı tasavvufî kaynaklar, Kastamonu’nun Nuh tufanından sonra kurulan 22 bin şehirden birisi olduğunu, bu şehrin Nuh (a.s)’ın torunlarından Kays Bin Hakem tarafından kurulduğunu ileri sürmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti için ise İstiklal Savaşı’nda gösterdiği mücadelesi ile bilinir Kastamonulular. İstiklâl savaşımızda da maddi manevi elinde ne varsa din ve vatan uğruna tereddüt etmeden vermiştir. En çok şehit veren illerin başında çok sayıda da destan kahramanı vardır.

Kastamonu Ulusal (Milli) Mücadele sırasında,  lojistik destek açısından en güvenilir bölge olması nedeniyle de büyük yarar sağlamıştır. Özellikle Ankara’ya İnebolu-Kastamonu yoluyla yiyecek, giyecek, para, cephane ve silah gönderimi yapılmıştır. Ve Kurtuluş Savaşı'nda cepheye en çok asker gönderen ildir. Mehmet Âkif’in bu yıllarda Kastamonu Nasrullah Camii’nde verdiği vaazlar, buradaki faaliyetleri ve Açıksöz Gazetesi’nin millî mücadeleye katkısını da unutmak mümkün değildir.

Cumhuriyetin ilanından sonra, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “23-31 Ağustos 1925” tarihleri arasında Kastamonu’da yaptığı Giysi ve Şapka Devrimi, Cumhuriyet döneminin önemli olayı olarak tarih sayfalarına geçmiştir.

Atatürk’ün şapka devrimini Kastamonu’da gerçekleştirme kararını ve bunun sebebini kendi sözleriyle şöyle özetliyor: “Niçin Kastamonu’yu seçtiğimi bilmezsin. Dur, anlatayım. Bütün vilayetler beni tanırlar; ya üniformayla veya fesli, kalpaklı sivil elbiseyle görmüşlerdir. Yalnız Kastamonu’ya gidemedim. İlk önce nasıl görürlerse öyle alışırlar, Türkiye beni öyle görür, yadırgamazlar. Üstelik, bu vilayetin hemen hepsi, asker ocağından geçmişlerdir, itaatlidirler, munistirler. Bunun için şapkayı orada giyeceğim.” der.

Bu savaşlardan yorgun ve bitkin düşen Kastamonu, son yıllardaki kıpırdanmaları bir tarafa koyacak olursak, maalesef yeterli ilgiden mahrum olarak, bir zamanlar köyü, ilçesi olan çok yerin gerisinde kalmıştır.

Cumhuriyet döneminde devlet yatırımlarından payı az  olmuştur. Fabrikalar kurulması bir yana, mesela tekstil (dokumacılık) alanında ülkemizin en ileri yörelerinin başında gelmesine rağmen, sanayi elektriği Kastamonu’ya bağlanmamış ve tarihten beri Anadolu’nun birkaç önemli merkezinden biri olan bu il gelişememiştir.

Türkiye’de en çok göç veren illerden biri olması da anlaşılabilir olmaktadır böylece. İlin hem doğusunda hem batısında tren yolları vardır, ama ne ilginçtir ki arada Kastamonu atlanmıştır. Karayolları bakımından da durumu hiç iyi değildir. Türkiye’ye Ak Parti’nin damga vurduğu duble yollardan da nasibini alamamış bir il Kastamonu. Açılan havaalanı, Ilgaz 15 Temmuz Şehitler Tüneli, gün geçtikçe gelişen üniversite,  Kastamonulular için ümit verici gelişmeler arasında sayılabilir. Uğurlu Hastanesi ve Kastamonu Tıp Fakültesi ve Hastanesi gibi konular da il üzerinde oynanan oyunlar ve bu sorunların bir türlü çözülememesi, henüz alınacak epey mesafe olduğunu göstermekte.

Tam da bu noktalarda Kastamonu’da görüyorsunuz ki çok ‘sahici’ bir belediye başkanı ve kendisini çocuğum’ dediği üniversiteye adamış bir Rektör olan Prof. Dr. Seyid Aydın var.  Her ikisi ile de yaptığımız söyleşileri NGazete’de yarından itibaren yayınlayacağız.

Söylemem gerekir ki, Kastamonu halkı çok mütevazı. Talepleri de öyle. Zaten sosyal devletin ve her belediye başkanının yapması gerekenleri talep ediyorlar.  Görünen  ki, ülkücü kökenli halen mevcut Belediye Başkanı olan Tahsin Babaş Mart 2019 yerel seçimlerin en güçlü adayı. İyi Parti ise seçimlere Kastamonu’da Dursun Ergin, MHP Emin Çınar ile hazırlanırken Hayati Hamzaoğlu da olası belediye başkan adayları arasında yer alıyor.  Hem mevcut belediye başkanı Tahsin Babaş,  hem de özellikle güvenilirliği noktasında öne çıkan Emin Çınar ismi seçimde ipi göğüsleyebilecek iki isim. Biz de Kastamonu’daki yarışı izlemeye devam edeceğiz. Haftaya başka bir ilde buluşmak üzere…