Kerime Yıldız yazdı: YENİ PARTİ, UMUT ve KASIMPATI
Kerime Yıldız yazdı: YENİ PARTİ, UMUT ve KASIMPATI
Ahmet Davutoğlu’nun kuracağı partinin adının ve logosunun ne olacağı hakkında muhtelif rivâyetler var. Son rivâyet, güneş figürü.
Bunlar olur mu bilemem. Güneş figürü, beni, şu an her yerde soğuğa aldırmadan açan kasımpatılara götürdü. Partinin kuruluşunda kasımpatı ruhu olmalı.
“Biz, ciddi işlerle uğraşıyoruz. Böyle romantik yaklaşımlarla, çiçek böcekle uğraşacak hâlimiz yok.” diyeceklere, lâle ve gül başta olmak üzere, çiçeklerin, kültürümüzdeki yerini hatırlatmak isterim.
Doğunun çiçeği kasımpatı, diğer adıyla krizantem, Japonların millî çiçeğidir. Güneşin sembolüdür.
Kasımpatı, umûdun çiçeğidir. Yapraklar dökülürken, tabiat beyaz örtüsünü örtmeye hazırlanırken açar. Eskiler, kasımpatı için “kışı istikbâl eden çiçek” derler. Aslında istikbâl ettiği, kış değildir. Kışın sonunda gelendir.
Umut, bir erdemdir. Umutsuzluk ise inanca aykırıdır. Allah'a inananın, umudu çoktur.
Zâlim ile mazlûm arasındaki ilişkide, umudun çokluğu, zâlimi zora sokar. Bu yüzden, zâlim tarafından kontrol altında tutulmalıdır. "Umut, eziyetin süresini artırır." diyor bir düşünür. Dolayısıyla ezenin de tatminini. Ezilenlerin, biraz umûda kapılarak ezeni tatmin etmesi, âdeta tanrılaştırması gerek. Oyunun kuralı bu. Ama eğer umut, artar ve tehlikeli hâle gelirse yok edilmelidir.
Açlık Oyunları’nda Başkan Snov, geleneksel açlık oyunlarının kurucusuna şöyle diyor:
"Umut, korkudan güçlü tek duygudur. Biraz umut etkilidir. Fazlasıysa tehlikeli. Kontrol altındaysa bizi tatmin eder."
Yâni oyunu öyle kur ki ezilenlerin umûdu olsun ama, az olsun. İsyan fikri oluşturmasın.
Kısacası, umûdu korkudan güçlü kılan kendisi değil, ne kadar olduğu. Az umut, zâlimi; çok umut, mazlûmu güçlendirir.
Az umûda değil, çok umûda ihtiyacımız var.
O kadar ki hareket etmeyenler kıpırdasınlar. Hak aramamanın insan haysiyetine yakışmadığını; düşünmenin, varolmaya yetmeyeceğini hatırlasınlar.
AHMET DAVUTOĞLU’NA BİR TAVSİYE
Hocam, lütfen çevrenizdekileri şöyle bir imtihana sokun.
“Gidin bakın, ben odamda mıyım?” diye sorduğunuzda odanıza gidip bakanları çevrenizden uzaklaştırın. İtiraz edenlerle yola devam edin.
“Daha neler! Kim gidip bakar ki?” demeyin.
Hazırladıkları ve evet oyu verdikleri kânûn teklifi Cumhurbaşkanı tarafından veto edilince teşekkür eden vekillerin olduğu bir ülkede yaşıyoruz.
İşte itaat ve korku, insanı bu hâle getiriyor.
Umûda, gerçekten çok ihtiyâcımız var.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.