Kıyıdan Kalkınma Modeli
N Gazete yazarı Alp Kırıkkanat'ın yeni yazısı...
‘‘Mavi Vatan’’ kavramı, denizlerimizden elde edeceğimiz katma değerin neler olabileceği konusunda kamuoyunda bir uyanışı başlattı. Sismik araştırma ve sondaj gemilerimiz, Doğu Akdeniz’in ve Karadeniz’in belirli mevkilerinde son üç yıldır hummalı bir çalışma içindeler. Hepimizin umudu, ülkemiz ekonomisine fayda sağlayacak bir keşif ve sondajın yapılmasıdır. Nitekim bunun ilk işareti, bu yıl içinde Karadeniz’den geldi. Bunlar güzel gelişmeler ve geleceğe ümitle bakmamızı gerektirecek hadiseler. Ancak bu uğraşlar, bir bütünün içinde düşünüldüğünde; daha yapılacak birçok işin olduğunu bize gösteriyor. Rotamız doğru olsa da alışılmışın dışında birçok manevrayı gerektiren bir seyrüseferin içinde olduğumuzu unutmamamız gerekiyor. Üstelik, sondaj neticelerine bağlı olarak kamuoyundan birçok soru ve talebin beraberinde gelebileceğini de hesap etmeliyiz. Buna bağlı olarak, endüstriyel alt yapımız ve insan kaynaklarımız açısından da konuya bakmamız gerekiyor.
Açık denizlerdeki faaliyetlerimiz, sahillerden beslenmedikçe veya kıyılardan açıklara doğru projelendirilmeği sürece, bir kısım yönleriyle eksik kalabilir.
Bu konuyu, geçmiş yazılarımda kapsamlı olarak; Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının yayımladığı stratejik dokümanlar üzerinden açıklamaya çalışmıştım. Akdeniz kıyılarımızda turizm tesisi ve özel mülkiyet anlamında gerçekleşen yoğun yapılanmalar ile açık kaynaklarda hala taslak olarak görülen kıyı master planlarının hazır olmaması gibi nedenler; denizlerimizde geleceğe dönük ekonomik faaliyetlere engel oluşturabilir. Kıyı, liman ve onarım tesisleriyle açık denizlerdeki projelerimizin bir bütünlük içinde ele alınması gerekiyor.
Açıklamaya çalıştığım konuya dair farklı ve yabancı bir örneği, dış kaynaklı bir haber üzerinden sizlerle paylaşmak istiyorum.
Geçtiğimiz hafta, BBC’de temmuz ayında yayımlanmış bir haber dikkatimi çekti. Rusların, Kuzey Kutbu kıyılarında yer alan bir kısım mücavir alanlarda, nüfusu canlandırabilmek maksadıyla; isteyen vatandaşlarına, 5 yıl süreli 1 hektarlık bedelsiz yerleşim arazileri sağladığı belirtiliyor. 2016 yılında başlayan bu uygulamaya; 83 bin Rus vatandaşının başvuruda bulunduğu ifade ediliyor. Tabi 146 milyonluk Rusya’da, son 4 yılda, nüfusun sadece binde 5’inin bu uygulamaya müracaat etmesi de ayrı bir değerlendirme konusu. Yine de şu soruyu sormak gerekiyor: uçsuz bucaksız soğuk bir alanda insanlara, 5 yıllığına da olsa, yaklaşık 10 dönümlük bir alanı neden versinler?
Kaynak: https://www.bbc.com/news/blogs-news-from-elsewhere-53431792
Açık bilgilere göre Ruslar, Arktik kıyılarına yerleşecek olan kişilerin; bu arazilerde ev kurmalarını, çiftçilik yapmalarını ya da ticari bir faaliyette bulunmalarını istiyorlar. Ancak esas istedikleri, elbette çok farklı. Rusların Kuzey Kutbundaki önceliğinin; dünyanın tepesinden, Batı ve Doğu’yu birbirine bağlamayı hedefleyen kendi kıyılarına yakın kuzeyli deniz rotalarını ve güzergahlarını geliştirmeye yönelik olduğu biliniyor. Bu kapsamda, kıyıdan kalkınma modelini işletme çabası içindeler. Bir kısım kıyı bölgelerinin hinterlandını geliştirmek istiyorlar. Bu nedenle belirli oranda da bir insan nüfusuna ihtiyaç bulunuyor. Bedelsiz toprak dağıtımının en fazla yoğunlaştığı yerlerin, haritaya dikkat edilirse; Fransız, Japon ve Rus konsorsiyumu dahilindeki LNG taşımacılığının merkezi olan Yamal ve çevresi olduğu gözüküyor. Açık kaynaklar dikkate alındığında; Rusların bu modeli, daha doğuya doğru uzatmak istedikleri de anlaşılıyor. Tasarladıkları kuzeyli deniz rotalarının uğrak yerleri, şimdilik, az. Liman kursa bile lojistik endeksi yukarı çekecek yatırımlara ihtiyaç söz konusu. Rus Uzak Doğu Kalkınma Bakanlığı’nın konuya dair yoğun bir çaba harcadığı da biliniyor. Bu kapsamda, buzulların erimesine kadar olan süre içinde, karşımıza bambaşka bir bölge resmi çıkma olasılığı söz konusu.
Netice itibarıyla, başarılı olur ya da olmaz, birilerinin gelecekteki deniz faaliyetlerini planlarken; kıyılarından başlayarak, ihtiyaç duyduğu gereksinimlerini tüm veçheleriyle birlikte hesap etmeye çalıştığı görülüyor. Denizdeki transit rotalar, geçmişin siyasi sürgün bölgelerinin şimdi birer yerleşim ve endüstriyel cazibe merkezi haline getirilmesi çalışmalarına yardımcı oluyor.
Bizde ise durum farklı. Rus Arktik kıyıları gibi, şimdilik, sakin olan bir bölgede değiliz. Tabi, bölgenin sakinliği onların bir avantajı. Ancak bizim bir hinterlant sorunumuz yok. Sadece planlı bir şehirleşme ve ulaşım projeleri ile büyük liman ve tersane komplekslerine ihtiyacımız var. Özellikle limanlarımızın, bir lojistik sistem bütünlüğü içinde; ulaşım ve dağıtım senkronizasyonunu sağlayabilecek bir alt yapıya ihtiyacı olduğu kesin. Rusların kuzeydeki kıyılarının aksine bizde un ve şeker olmasına rağmen, bu anlamda helva tam kıvamında gözükmüyor.
Ancak Doğu Akdeniz özelinde, karşımızdaki uluslararası bloğun etkinliğini kırmaya yardımcı olabilecek daha özel tasarımlara ihtiyacımız var. Doğu Akdeniz’deki arama/sondaj faaliyetlerine destek olacak ve bölgedeki transit rotalarda seyir yapan gemiler için de bir cazibe merkezi olabilecek büyük çaplı bir liman ve tersane kompleksine ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Liman ve tersane konusunda Akdeniz havzasında birçok rakip var. Örneğin, 2019 itibarıyla Mersin limanının 1,7 milyon TEU’luk (*) konteyner elleçlemesine karşılık, sadece Pire limanının 5,9 milyon TEU elleçlemesi dikkate alındığında bile bu durumu etraflıca düşünmemiz gerekliliği kendiliğinden ortaya çıkar. Bu nedenledir ki liman ve tersane birlikteliği üzerinden yeni ve farklı bir kıyıdan kalkınma modeli düşünülebilir. Bu konuda, bazı resmi makamların yıllık planlarında; Doğu Akdeniz bölgesinde Orta Doğu ve Orta Asya coğrafyasına çıkış kapısı olacak transit yük odaklı büyük bir limanın etüt-proje çalışmasının yer aldığı belirtilmektedir. Bu husus, denizdeki faaliyetlerimizle birlikte, dışarıdan bizleri izleyenlere de niyetimizin ciddiliği konusunda önemli bir veri oluşturacaktır. Çünkü ‘‘Mavi Vatan’’ konseptinin devamlılığı, karadaki bu alt yapıların sağlanmasıyla doğru orantılı olacaktır.
Örneğin bir Alman düşünce derneğinin Türkiye temsilciliğine ait internet sitesinin yayımladığı bir analizde; Türkiye’deki ‘‘Mavi Vatan’’ söyleminin etkisinin arttığını gösteren kanıtlar olsa bile bunun nihai bir ulusal güvenlik doktrini haline geldiği sonucuna varmak için henüz erken olduğu ifade edilmektedir. Demek ki bu doktrinin, hayat bulabileceği ihtimalinin yanı sıra; bir noktadan sonra sekteye uğrayabileceği ya da fantezi bir hale gelebileceği varsayımı da söz konusu. Bu elbette Türkiye’nin bölgesel yalnızlığı ile siyasi, ekonomik ve askeri gücünün sınırları dikkate alınarak belirtilen bir yaklaşım. Yunanistan’daki limanlarla bağlantılı ulaşım alt yapılarının birçoğunu, konsorsiyumlardaki en yüksek paylarla kendi şirketleri üzerinden devralıp kontrol eden Almanya; bir Alman derneğinin İstanbul’daki şubesi üzerinden nabız yokluyor.
Sonuç olarak, kıyılardan başlayacak bir düzenlemenin, bir kısım bölge ülkeleriyle de siyasi ve ekonomik iş birliğini geliştireceği muhakkaktır. Bu, bölgesel yalnızlığın kırılmasına da yardımcı olacaktır. İlgi ve cazibe odağı olabilecek her konu üzerinde durmamız gerekiyor.
(*) 1 TEU 20 feet’lik bir koyteyneri ifade etmektedir ve 34 metreküplük bir hacme sahiptir. TEU terimi İngilizce “Twenty-foot Equivalent Unit” kelimelerinin kısaltması olup, konteynerlenmiş yükler için bir endüstri standardıdır.
Kaynaklar:
Kırıkkanat, Alp, ‘‘Arktik'te Kuzeyli Deniz Rotaları’’, Seyir Defteri Alp Kırıkkanat, 03 Mayıs 2020, https://www.alpkirikkanat.com/makale-detay/81/arktik-te-kuzeyli-deniz-rotalari (26 Aralık 2020)
Robinson Adams, ‘‘Russia offers free land to stop Arctic depopulation’’, BBC News, 16 Temmuz 2020, https://www.bbc.com/news/blogs-news-from-elsewhere-53431792 (26 Aralık 2020)
Russia Demographics, worldometer, https://www.worldometers.info/demographics/russia-demographics/ (26 Aralık 2020)
Esmer, Soner, Prof.Dr., ‘‘Türk Limancılığının yeni tehdidi: Selanik Limanı’’, 7deniz, 13 Ekim 2020, https://www.7deniz.net/yazar-turk-limanciliginin-yeni-tehdidi-selanik-limani-245.html (28 Aralık 2020)
‘‘Doğu Akdeniz’de konteyner limanı inşa edilecek’’, 7deniz, 28 Ekim 2020, https://www.denizhaber.net/dogu-akdenizde-konteyner-limani-insa-edilecek-haber-97996.htm (28 Aralık 2020)
Demiryol, Tolga, Doç.Dr., ‘‘Doğal gaz ve Doğu Akdeniz’in jeopolitiği’’, Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği, 07 Eylül 2020, https://tr.boell.org/tr/2020/09/07/dogal-gaz-ve-dogu-akdenizin-jeopolitigi (27 Aralık 2020)
‘‘TEU Nedir?’’, Lojistik Dünyası, 31 Ocak 2012, https://www.lojistikdunyasi.net/teu-nedir.html (28 Aralık 2020)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.