Koskoca Türkiye Cumhuriyeti’ni ve 16 bakanlığını bir ABD şirketine denetletiyorsanız sizin sarayda da yeriniz yoktur!
Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a 10 soru
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında dış politikadan ekonomiye kadar gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Ekonomideki çalkalanmaya da dikkat çeken Kılıçdaroğlu, 'henüz krizin başındayız' diyerek, "Daha mutfaklara yansımadı, çiftçiye tam yansımadı, esnafa tam yansımadı. Faturayı sizlere kesecekler" ifadelerini kullandı. CHP lideri, Cumhurbaşkanı'nın cevaplamasını istediği '10 soruyu' da grup toplantısında dile getirdi.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:
Değerli arkadaşlarım, parlamentoda yeni bir döneme başlıyoruz. Şundan herkesin emin olmasını istiyorum; nerede bir haksızlık olursa, nerede bir hukuksuzluk olursa halkın partisi olan CHP onların yanında olacaktır.
Elbette ki ülkemizi seviyoruz, elbette ki insanlarımızı seviyoruz, haksızlığa ve hukuksuzluğa uğrayanların yanında olmak her şeyden önce bizim görevimizdir. Aramızda sayın Enis Berberoğlu var, kendisine de hoşgeldin diyoruz.
464 günlük bir esaret yaşadı, haksız ve hukuksuz olarak hapiste tutuldu. Bu esareti aştık, dün yemin etti. Şimdi demokrasi üzerine düşen gölgeyi kaldırmak AYM’nin görevi. Sorun Enis Berberoğlu sorunu değildir, sorun bir demokrasi sorunudur.
Sorunu bir milletvekiline indirgersek haksızlık yapmış oluruz. Hapiste çok sayıda arkadaşımız var. Ece Sevim Öztürk, 4 aydır tutuklu gazeteci. Hiçbir günahı yok. Ama içeride.
Cumartesi Annelerinin arayışlarını, haklarını, adaletlerini hep birlikte savunuyoruz. Demokrasi hepimiz için gerekli bir kavramdır. İnsanlar şiddete başvurmamak kaydıyla anayasal haklarını her zaman kullanabilir, kimseden izin almalarına gerek yoktur.
“SİZ KOL KOLA GEZERKEN…”
Eren Erdem niye hapiste? Hangi gerekçeyle hapiste? Neden yurt dışına kaçsın? Dokunulmazlığı olmadığı dönemde defalarca gitti geldi.
Siz FETÖ’yle kol kola gezerken o sizi eleştirdi. O şimdi hapiste, ama dışarıda olanlar önemli görevlere getiriliyorlar. Bunun bizim gözümüzden kaçtığını düşünüyorlarsa yanılıyorlar.
Flormar işçileri aramızda… İşçiler ne istiyor? En somut anlamıyla anayasadaki haklarını kullanıyorlar. Sendika kurmak yasak mı? Hayır, değil. Niye sendikaya üye oldunuz diye 132 kişinin işine son verildi. Onlar suçlu konumda, ama patron suçlu değil.
“İŞÇİ KARDEŞLERİMİZİ SONUNA KADAR DESTEKLEYECEĞİZ”
Değerli işçi kardeşlerim, sendikaların size sahip çıktığından çok daha fazla halkın partisi olan CHP size sahip çıkacaktır.
Siz hak arıyorsunuz, mücadele ediyorsunuz, çalışmak sizin hakkınız ve ödeviniz. Hakkınızı yerine getiriyorsunuz.
Devlet çalışmayı destekler, çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır. Anayasa söylüyor bunu. Hangisini yaptılar? Hiçbirisini yapmadılar. Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz diyor anayasa. Sizin görevlerinize bu yüzden son veriliyor. Biz sizi sonuna dek destekleyeceğiz ve desteklemeye devam edeceğiz.
HAPİSTEKİ İŞÇİLER
3. Havaalanı’nda şu anda hapiste olan 24 işçi var. Sendika kurmak isteyenleri işten atmayın diyorlar, servis sorunumuzu çözün diyorlar, yatakhanede tahtakurusu kanımızı emiyor bunları yok edin diyorlar, maaşlarımızı elden vermeyin diyorlar, geçmişe dönük ücretlerimizi verin diyorlar, iş cinayetlerini durdurun diyorlar, bize işçi kıyafeti verin diyorlar… Bu talepler nedeniyle 24 kişi şu an hapiste. CHP olarak hapisteki bütün işçilerimize selamlarımızı ve saygılarımızı gönderiyoruz.
İşçiler çalışmak istiyor, evlerine helal ekmek götürmek istiyorlar. Tefecilik yapmıyorlar, yolsuzluk yapmıyorlar, hukuksuzluk yapmıyorlar. Tek adam rejimi bunlara tahammül edemiyorlar!
CUMARTESİ ANNELERİ
Cumartesi Anneleri aramızda… 1995 yılından bu yana diyorlar ki çocuklarımızın mezarı nerede? “En azından bayramlarda gidelim. Çocuklarımızın bir yeri olsun.” Ne yapıyorlar? Galatasaray meydanda oturup evlerine gidiyorlar. Taşkınlık yapılıyor mu? Hayır. Cam çerçeve kırılıyor mu? Hayır. Bir anne bunları yapamaz zaten.
Neden toplanıyorsunuz diye, coplar biber gazları… Böyle bir şeyi annelere reva görmek günahtır.
DIŞ POLİTİKA
Dış politikada bir kural vardır, içeride neyseniz dışarıda da öyle olacaksınız. Çifte standart yapmayacaksınız.
Kudüs başkent olarak ilan edildi. Erdoğan miting yaptı. Bunun hesabını soracağız dedi, Filistinlilerle kucaklaşacağız, Kudüs’te büyükelçilik açacağız dedi. Aradan süre geçti ne oldu? BM’de konuştu. Filistin’le ilgili ağzından bir cümle çıktı mı? Hayır. AKP’ye oy veren kardeşlerimin vicdanına sesleniyorum: Filistinliler böyle kalsın diyorsan oy vermeye devam et.
İsrail’den Türkiye’ye vizesiz geliyorlar, Filistinliler vize alıyor. Bize diyorlar ki, bunları ülkeye hatırlatmayın. Filistinlileri ve onların haklarını savunmak bizim görevimizdir. Dışarıda başka, içeride başka olmaz. Bu çifte standarta tahammül edemeyiz.
“KRİZİN BAŞINDAYIZ”
Ekonomik krizin başındayız, daha henüz mutfaklara yansımadı, çiftçiye tam yansımadı, esnafa tam yansımadı. 2001’de bir krizden sonra iktidar oldular, 16 yıldır tek başına yönetiyorlar, istedikleri bütçeyi yapıyorlar… 16 yıl sonra Türkiye yeniden krizle karşı karşıya.
Ekonomik krizin sebepleri ne? Türkiye’nin yönetilmemesi. Türkiye yönetilmiyor, savruluyor.
Türkiye eğer akılcı yönetilseydi, böyle bir ekonomik krizle karşı karşıya kalmazdı. Kim önlerine geldiyse borçlandılar, tefecilere teslim olan bir iktidarla karşı karşıyayız.
Tefecilerin faizi çok yüksek. Öyle bir noktaya geldik ki tefecinin faizini ödemek için de borçlanıyorlar. Geldiğimiz nokta budur. Londra’ya gidiyorlar, Berlin’e gidiyorlar ne için? Yeniden bize borç verin diye, yalvarıyorlar…Her şeyi dolara bağladılar. Bunların döneminde Türk Lirası ikinci sınıf para. Dolarla ihale yapıyorsun, dolarla kiralar belirleniyor, her şey dolarla… TL’ye döneceksen dolarla yaptığın ihaleleri TL’ye çevir, çeviremez. Birazdan anlatacağım nedenini.
İğneden ipliğe her şeye yağmur gibi zam geliyor. Beyefendi öfkeleniyor nasıl zam yaparsınız diye. Sen elektriğe nasıl zam yapıyorsun, doğalgaza nasıl zam yapıyorsun?
“MEMLEKETİ 16 YILDIR DIŞ GÜÇLER Mİ YÖNETİYOR?”
Sorumlu arıyorlar, kim yapıyor bunları? Dış güçler. 16 yıldır memleketi dış güçler mi yönetiyor?
Kışı göreceğiz, karamsar bir kış geçireceğiz. Martta bu ülkeye baharı getireceğiz hep beraber.
YEP’i açıkladılar, 16 yılın sonunda yeni ekonomi programı. 16 yılda bozdular, 3 yılda düzeltecekler. Yüksek enflasyona artık alışacağız, işsizlik, vergiler artacak, devlet daha az yatırım yapacak. Ekonomide durgunluk olacak. YEP’in özeti budur.26 milyar dolar Türkiye dışarıya para ödemeli yıl sonuna kadar. Bir de 12 milyar dolar cari açık var. 38 milyar dolar para lazım. Bu memleket bu hale gelecek memleket miydi?
Seneye ödenecek faiz 124 milyar lira. 2020’de 156 milyar lira faiz ödeyecekler. 2021’de 180 milyar lira faiz ödeyecekler. Çalışacağız, koşturacağız, faizleri ödeyeceğiz. İşçisi, emekçisi, yeni doğan çocuğu hepsi tefeciler için çalışacak.
Değerli arkadaşlar, bu krizin faturası kime çıkıyor? Aslında hepiniz biliyorsunuz. Krizden kim etkilenir? Türkiye’de 3 grup var. Saray, sarayın çevresi, halk.
Sarayda kriz yok, her türlü yemini ederim sarayda kriz yok, ejder meyvesi var, smoothie var. Ev kirası yok, elektrik parası yok, doğalgaz parası yok. Erdoğan “Kriz mıriz yok” diyor, doğru diyor.
Her türlü israfı yapabilirsin, her türlü israf aynı zaman da itibardır diyor. İsraf günahtır, ama o itibar olarak görüyor.
Havuz medyası var, bu medyadan hiç şikayet gelmez. Çünkü hepsi beslenirler. Talimat gelir, şöyle yazacaksınız diye. Saraya koşulsuz itaat bunların temel kuralıdır. Onlar için kriz söz konusu değil.
Krizden kim etkilenir? İşçi, emekli, memur… Bunların maaşları arttı mı? Hayır.
ERDOĞAN’A 10 SORU
Benim Erdoğan’a 10 sorum var. Eğer dinliyorsa not alsın. Not almaktan acizse kendisine bu soruları göndereceğim.
– Erdoğan’a göre yaşadığımız krizin sorumlusu dış güçler mi?
– Ezanımıza bayrağımıza saldırıyorlar dediklerinden para istemeyi bu millete nasıl anlatacaksınız?
-Türkiye’de Mckinsey’in yapacağını yapacak kuruluş yok mu?
-Devletin tüm mali bilgilerini ezanımıza saldıranlara nasıl teslim edeceksiniz?
-McKinsey’e bu işi ihale ile mi tavsiye üzerine mi verdiniz?
-Bu şirketi size kim önerdi?
-Bu anlaşmanın tutarı, kapsamı ve süresi nedir? Bunları açıklayacak mısınız?
-Mckinsey’in hiçbir yetkisi ve fonksiyonu olmayacak, yetkisiz bir şirkete neden milyarlarca para ödeyeceksiniz?
-McKinsey ile yapılan anlaşma devleti bir şirket gibi yönetme anlayışı mıdır?
-Mckinsey’in raporlarını kamuoyuna açıklayacak mısınız?
Kendi milletine güvenmeyip bir ABD şirketine güvenen bir hükümetin Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde yeri yoktur.
Koskoca Türkiye Cumhuriyeti’ni ve 16 bakanlığını bir ABD şirketine denetletiyorsanız sizin sarayda da yeriniz yoktur! Düşün milletin yakasından.
21. yy’da Türkiye’yi getirdikleri nokta; Kendi kendimizi denetleyemiyoruz, kendi kurumlarımıza güvenmiyoruz diyorlar. Saraylar yetmiyor mu? TC’nin ekonomisini yönetimini ABD şirketine teslim edeceksiniz, milletin önüne çıkıp yüzünüz kızarmadan yerli ve milliyim diyeceksiniz!
Onurun, gururun ve haysiyetin varsa anlaşmayı iptal et, uçağı da iade et!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.