Kovid-19 Yeni Normalde Selamlaşma, Zarafet Ve Görgü Kurallarını Da Değiştirdi
Zarafet Akademisi Kurucusu Dumanlı, "Pandemi, selamlaşmadan, oturma düzeninden, eğlence kültürüne, sanatsal faaliyetlerden, spora ve en önemlisi iş dünyasının profesyonel davranış kodlarına kadar önemli bir değişikliği beraberinde getirdi." dedi
İSTANBUL (AA) - Dünyayı derinden etkileyen yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınında alınan tedbirler, selamlaşma, zarafet ve görgü kurallarında değişimi de beraberinde getirdi.
Zarafet Akademisi Kurucusu Eğitimci Yazar Gökhan Dumanlı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, pandemi döneminde kişisel gelişim, sosyal yaşam ile iş dünyasında iletişim ve zarafet kurallarının yeniden düzenlendiğini söyledi.
Pandeminin yaşamın her alanında iletişim kurma biçimleri ve ilişkilerinin nasıl olması gerektiğiyle ilgili farkındalığı artırdığını, oluşan durumun yeni iletişim kodlarını geliştirmeyi gerektirdiğini ifade eden Dumanlı, "Pandemi, selamlaşmadan, tokalaşmaya, masa ve oturma düzeninden, eğlence kültürüne, sanatsal faaliyetlerden, spor çalışmalarına ve en önemlisi iş dünyasının profesyonel davranış kodlarına kadar önemli bir değişikliği beraberinde getirdi." dedi.
Dumanlı, iletişimin yanı sıra görgü ve zarafet kurallarının temelinin karşıdakini dinlemek, anlamak, hissederek ortak paydada buluşmak, o duyguyla konuşmak, davranmak ve hareket etmek olduğunu dile getirdi.
Bugünün her zamankinden çok daha fazla empatiyle birbirine yaklaşılması ve bunu da hissettirmesi gereken bir dönem olduğuna dikkati çeken Dumanlı, şöyle devam etti:
"Bir kişiyle aramızdaki sosyal mesafeyi korurken, kapalı alanda maske takımına özen gösterirken, toplu taşımada oturma kurallarına uyarken, restoranda istediğimiz değil de mesafe kuralına uygun yere otururken aslında hem kendimiz hem de karşımızdaki için bu kurallara dikkat ettiğimizi unutmamamız gerekiyor. Burada önemli olan bütün bunları incelikle hissettirebilmekte. İletişimde en çok beden dilimiz kendini karşı tarafa gösterir. Bedenimizin söylediği ne söylediğimizden daha önemlidir. Maske ve sosyal mesafe yüz yüze iletişimde bir engel gibi görünse de kuracağınız göz teması, gülümsediğiniz anda gözünüzden karşınızdaki insana geçecek samimiyet, elinizi kalbinize yaklaştırarak, 'Tokalaşamıyoruz ama en derin sevgimle seni selamlıyorum demekle', yapacağımız bir selamlamayla karşımızdaki insanda saygı, sevgi ve özen dolu bir intiba bırakmış oluruz."
Eğitimci Yazar Gökhan Dumanlı, bedenin merkezinin göğüs kafesi olduğunu belirterek, "Konuşurken kendisine dönük olması, dinlediğimizi ve anladığımızı belirten kafa hareketleri ve herhangi bir şey vermemiz gerektiğinde onu özenli bir kılıfta sunmak, karşımızdaki kişide hem bizimle hem de kendisiyle ilgili önemli ve değerli hissini fazlasıyla yaratacaktır." değerlendirmesini yaptı.
Dumanlı, gerektiğinde birine sunmak için yanında kolonya, dezenfektan, mendil ve fazladan maske bulundurmanın kişinin özeninin bir göstergesi olduğunu söyledi.
Bunların hem tanıdık hem de yeni tanışılacak insanlarla daha rahat iletişim ortamı sağlayacağını ifade eden Dumanlı, "İletişimde beden dilinden sonra ikinci sırada her zaman ses tonu gelir. Maskeyle kapalı yüzümüz ve sosyal mesafemiz sesimizi biraz daha gür ve canlı kullanmamızı gerektirecek. Farkında olmadan çok kısık sesle konuşmak ya da duyulmuyor diye bağırmak yapılan yanlışlardan olacaktır." diye konuştu.
"Rica etsem sağlığınız için maskenizi takar mısınız?"
Dumanlı, pandemi döneminde en önemli konulardan birinin üslup olduğunu, insanların kaygı, endişe ve belirsizlik ortamında bazen nasıl konuştuklarını, davrandıklarını ya da tepki verdiklerini fark etmediklerini belirtti.
Bu durumun diyaloglarda iletişim kazalarına ve istenmeyen tartışmalara sebep olacağını vurgulayan Dumanlı, "Rica ederim, lütfen, teşekkür ederim, özür dilerim' gibi kelimeleri cümlelerimiz içinde kullanmak çok önemli. Yani 'Rica etsem sağlığınız için maskenizi takar mısınız?' 'Birbirimizin sağlığı için sosyal mesafemizi koruyabilir miyiz lütfen?', 'Özür dilerim, fark etmemişim. Uyardığınız için teşekkür ederim' gibi cümleler kurmak zor olmamalı." ifadelerini kullandı.
Dumanlı, bu zorlu dönemde doğanın keşfedildiğini, hem fiziki çevre hem de insanın iç dünyası anlamında bir öze yaklaşma durumunun olabileceğine değindi.
Dijitalin daha etkin kullanma farkındalığının, başkalarının hayatını izlemektense 'Kendi hayatıma ne katabilirim?' duygusuyla geçirilen vaktin kalitesininin artacağını kaydeden Eğitimci Yazar Gökhan Dumanlı, şu değerlendirmede bulundu:
"Kişisel gelişim, online eğitimler ve kurslar hayatımızda bundan sonra da yer tutacak. Nitelikli izlemeler artacak. Ekolojik denge, doğal hayatı koruma, iklim ve benzeri konularda bilgi ve hassasiyet artacak. Daha hümanist, tüm canlılara ve tabiata karşı korumacı duygularımız gelişecek, bu da gereksiz alışverişlerin, harcamaların önünü kesecek. Bilinçli tüketim artacak. Sağlığımıza daha çok dikkat edeceğiz ve bu da psikolojimize doğrudan etki edecek.
Zaman ve stres yönetimi, hobi edinme, zihin ve beden dinginliği, yoga, meditasyon gibi çok güzel unsurlar hayatımıza girecek. Bu da davranışlarımıza ahenk kazandıracak. Çünkü aklı ve kalbi arasında uyum yakalayanlar her zaman incelikli iletişimin öncüleri olurlar. Bireysel ve toplumsal farkındalık, öz benlik ve toplumsal benlik gibi kavramları daha çok konuşacağız. Hayattaki amaçlarımız, yaşamımızı nasıl sürdürdüğümüz, kim olmak istediğimiz gibi sorulara yanıtlar arayarak mutluluğun burada saklı olduğunu keşfedeceğiz.
Kendi duygu ve düşüncelerimizle daha çok zaman geçireceğiz ve birçoğumuzun yaşantısı, iş yapma şekli, görüştüğü kişiler, yaşadıkları yerler, tatil anlayışları hepsi değişecek. Sosyalleşmenin önemi anlaşıldığı için ilişkilerimizde daha özenli olacağız. Gerçekten kimleri özledik? Bu süreçte belki de bunu sorgulayacağız. Zamanımızı bunu hak eden insanlarla geçireceğiz. Kişisel stres yönetiminde hep söylediğim bir şey vardı ki, bu süreç herkese benim bir hobim olmalı fikrini getirecek ve stresle yönetim daha kolay olacak. Meditasyon, spor, beslenme şekillerimiz değişecek ve bunun ruh sağlığımız üzerinde olumlu etkileri olacak."
Dumanlı, yeni normal dönemde kurumların müşterilerini artık daha iyi bilgilendirme ve yönlendirmede daha dikkatli olmak zorunda olduğunu, kullandıkları dil, yöntem ve içeriklerin hepsinin bütünüyle önem arz edeceğini belirtti.
Telefonda iletişim ve elektronik postanın artık çok daha büyük önem taşıdığını aktaran Dumanlı "Telefonda ses tonunuz, kullandığınız kelimeler, prezantasyon konusunda başarınız sizin kişiliğiniz, profesyonel kimliğiniz ve iş yapış şekliniz hakkında karşınızdaki insanlar üzerinde intiba bırakacak. E-postanın başlangıç, bitiş ve kısa-öz içeriğiyle karşınızdaki kişide işinin profesyoneli izlenimini bırakmalısınız. Doğru ve etkili bir hitap, cümle yapısına, imla kurallarına uygun anlatım, akılda kalan bir bitiriş cümlesi ve imza." dedi.
İşe alımlara pandemi etkisi
Dumanlı, pandeminin insana etkilerinin bir süre daha psikolojik olarak yaşanacağını, sosyal ve duygusal bilinci, farkındalığı yüksek kişilerin bundan çok daha az etkilenebileceğini söyledi.
Yeni işe alımlarda bu konularda bilinci yüksek kişilerin öncelikli olacağını, duygusal zeka, sosyal ve duygusal öğrenme gibi konuların öne çıkacağını dile getiren Zarafet Akademisi Kurucusu Eğitimci Yazar Gökhan Dumanlı, "Herkesin kurallara uyması hassasiyeti önem taşıyacak. Karar verici konumundakilerin rol model kimlikleri daha çok dikkat çekecek. Astlarına onlardan bekledikleri hassasiyet konusunda kendi gösterdikleri dikkat ve anlayışla örnek olacaklar. Pandemi, bizleri tüketim insanı olmaktan çıkarıp üretim insanı olmaya doğru giden bir bilince yaklaştırdı. Giyimde, eşyada, yemekte, alışverişte ve daha birçok şeyde 'Az olan, çoktur' felsefesi hayatımıza yerleşti ve yerleşmeye devam edecek." şeklinde konuştu.
Dumanlı, bu dönemde abartılı kıyafet, saç, makyaj ve aksesuarların yerini sadeliğe bırakacağını, kıyafetlerde pastel ve doğayla uyumlu renklerin daha çok tercih edileceğini sözlerine ekledi.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.