Kovid-19'u Yenen Hasta, Down Sendromlu Torununa Kavuşacağı Günü Bekliyor
Koronavirüsü bir ay süren tedavinin ardından yenen 64 yaşındaki Tatar Duran, bu süreçte en çok down sendromlu torununu bir daha görememekten endişe ediyor
ANKARA (AA) - Yeni tip koronavirüsü (Kovid-19) yoğun bakım koşullarında bir ay süren tedavinin ardından yenen 64 yaşındaki Tatar Duran, bu süreçte en çok down sendromlu torununu bir daha görememekten endişe ediyor. Duran, "Ben daha down sendromlu torunum Muhammed Yusuf'a doyamadım." diyerek 4 yaşındaki torununa kavuşacağı günü bekliyor.
Gazi Üniversitesi (GÜ) Tıp Fakültesi Hastanesinde tedavi altına alınan ve Kovid-19'u yenen Erzurumlu 64 yaşındaki Tatar Duran, hastalıkla mücadele sürecini AA muhabirine anlattı.
5 çocuk ve 6 torun sahibi olduğunu belirten Duran, hastalığa yakalanmamak için çok temkinli hareket ettiğini ancak yine de virüsün kendisini yatağa düşürdüğünü söyledi.
Salgının başlamasının ardından çocuklarının desteğiyle Ankara'nın bir köyünde ev aldıklarını ve burada daha sakin bir şekilde yaşamaya başladıklarını aktaran Duran, "Çocuklarım bizi korumak için oraya yerleştirdi. Toprağı ektik, insanlardan uzak bir şekilde yaşadık. Çocuklar hafta sonu bahçeye geliyorlardı ve mesafeli duruyorduk. Kimsede bir şey çıkmamıştı. Kuşlar mı getirdi bana, nasıl geldi, ben anlamadım." diye konuştu.
"Allah düşmanıma vermesin"
Çocuklarının ziyarete geldiğinde kendisine hiç yaklaşmadığını anlatan Duran, şöyle devam etti:
"Çocuklarım da çalışıyor ve onlarda bir şey yok. Allah düşmanıma vermesin. Türkiye'ye sesleniyorum, ne olursunuz el birliğiyle şu hastalığı yenelim. Birden bacaklarım tutmamaya başladı, nefes alamadım, çocuklarıma 'Ben ölüyorum.' dedim. Çocuklar önce bahçede üşüttüğümü düşündü. Ben de 'Yavrum yok, bu değişik bir hastalık. Sonra oradan beni hastaneye götürdüler, test yapıldı ve negatif çıktı, eve yolladılar. Eve gelince ben akşam boğuluyor, kusuyordum. Binayı ayağa kaldırdım, Allah bu acıyı kimseye vermesin. Ben ölüyordum, zaten nefes yok."
Daha sonra Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine gittiklerini ve sağlık çalışanlarının desteğiyle sağlığına kavuştuğunu aktaran Duran, "Personel olsun doktorlar olsun seferber oldular bizler için gece gündüz. Nefesimi düzelttiler, sağlık çalışanlarının koşturması ödenemez. Türkiye sesleniyorum, yazık günah bu sağlıkçılara. Gerçekten ne olursunuz mesafeli olun, maskenizi takın. Allah yaşatmasın, çok acı bir şey bu, çok çok zor bir hastalık." şeklinde konuştu.
"Torunum Muhammed Yusuf'a doyamadım"
Duran, hastalandığı dönemde hissettiği duyguları gözyaşları içinde anlatarak down sendromlu bir torunu olduğunu, en çok da onu bir daha görememekten endişe ettiğini, bu düşüncenin kendisini çok yıprattığını dile getirdi.
"Torunumun adı Muhammed Yusuf. Ben daha down sendromlu torunum Muhammed Yusuf'a doyamadım. O daha 4 yaşında. Hep o aklıma geliyordu. Çıksam da torunumu gezdirsem diyordum. Artık dünyam değişti. Dünyayı öyle bir görüyorum ki artık, eve gidince ne yapsam bilemiyorum. Bir yere dokunmaktan da korkuyorum artık." diyen Duran, hayatın ne kadar değerli olduğunu daha iyi anladığına dikkati çekti.
Gazi Üniversitesi Hastanesinde yoğun bakım uzmanı olarak görev yapan Dr. Öğretim Üyesi Ümmügülsüm Gaygısız da Duran'ın yaklaşık bir ay önce nefes darlığı ve solunum sıkıntısıyla hastanelerine başvurduğunu söyledi.
Test sonucu "Kovid-19 pozitif" çıkan hastayı yoğun bir tedaviye aldıklarını vurgulayan Gaygısız, "Ardından sonuçları negatif çıktı ve oksijen ihtiyacı azaldı ancak hala devam ediyordu. Bu nedenle sonucu negatif olan ancak tedavisi süren hastalarımızın yattığı servisimize getirdik. Solunum rehabilitasyonu yapıldı. Süreci tamamlanıyor, durumu iyi, şimdi taburcu edilmeye yaklaştı. İnşallah, birkaç gün içinde taburcu edilmesi planlanıyor." diye bilgi verdi.
"Sıfırdan toparlanarak işimize sarılmaya çalışıyoruz"
Dr. Gaygısız, hastaların iyi olarak taburcu edilmesinin motivasyonlarını yükselttiğini dile getirerek şöyle devam etti:
"Onların sevinçleri bizim sevincimiz, üzüntüleri üzüntülerimiz çünkü, kendi yaşamımızdan daha çok hastalarımız hayatımızın büyük bir kısmını oluşturuyor. Onun için iyileştiklerini görmek bizi mutlu ediyor. Kovid zor bir hastalık ve tedavi süreci uzun. Bu süreçte tüm sağlık personeli de bir ekip olarak haraket ediyoruz.
Hastalarımız Kovid yoğun bakım servislerinde izole olduklarından, bir yerde onların kızı, oğlu oluyoruz çünkü refakatçileri de olmuyor ve onların en yakını biz oluyoruz. Elimizden geleni tüm ekip yapıyoruz. Sağlık çalışanların da virüsü alma ve evlerine götürme tehlikesi var. Bütün bu tehlikeyi göze alarak büyük bir sorumululuk duygusuyla fedakarca çalışıyoruz. Gönüllü adaylar şeklinde çalışıyoruz. Pandemide 6 ayı tamamladık ve yorucu bir süreç oldu. Çalışanlarımız arasında kaybettiğimiz arkadaşlarımız var. Onların haberini aldığımızda çok üzülüyoruz ama yine sıfırdan toparlanarak işimize sarılmaya çalışıyoruz. Hiç hasta olunmaması istiyoruz, keşke yeni vaka sayıları giderek azalsa. İnşallah o günleri de görürüz."
Yeşim Sert Karaaslan
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.