Kutuplardaki yangın…

Kutuplardaki yangın…

Anıl Akın'ın yeni yazısı...

Yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte kıyı bölgelerimizdeki nem….

Yaz mevsiminin gelmesiyle ülkemizin oteller bölgelerinde yangınlar başladı. Tabikî orman yangınlarındaki artışın kışın olmasını beklemiyoruz ama havalar ısınmaya başlayalı 15 gün olmadı. Bir an önce yansın, sönsün, sosyal medyaya düşsün, konuşulsun, unutulsun. Önümüzdeki yıla yetişsin mi?

Acaba geçen yıl kiralanan yangın hava araçlarını hangi vatansever iş adamı kiraya vermişti?

Geçen yıl uçmaz denen uçaklar bu yıl yer görmedi maşallah. Uçakların reklamı yapılsın diye Sayın Şahan Gökbakar’ı linç ederek gündem yaratmaya bile çalıştılar. Sanki ormanlar yanmasın, uçaklar veya herhangi bir yangın söndürme aracını kullanın demenin kime neye zararı varsa? Keza yine yangınlara müdahalede geç kalınıyor. Ülkemiz haziran – ekim ayları arasında potansiyel orman yangınlarının çıkabileceği bir konumda bulunuyorken neden daha fazla uçak ve helikopter alınmaz, hazırda bekletilmez?

2021 yılı Aydın ve Muğla toplam yanan orman alanı 522.200.000.000 metrekare. En azından güzel gelişmelerden biri eski uçaklarımızın bir kısmının faaliyete geçmesi. Ya önlem? Şimdi Ege ve Akdeniz halkı yaz ayının gelmesiyle birlikte turistlere karşı nasıl bir tutum izlemeli. Çıkan yangınların %60’ından fazlasında yangının çıkış sebebi belli değil.(Tarım Orm. Bakanlığı 2021 Değerlendirme Raporu). Bu şartlarda vatandaş gelen turistten de şüpheleniyor, uçan kuştan da. Herkes yine diken üstünde.

Şimdi bunları dile getirdiğimizde birileri kızıyor, birileri aman düzen bozulacak diye üzülüyor, benim başıma gelmedi ama birileri ceza yiyor, birileri şiddete maruz kalıyor. Ve bunun adına da kutuplaşma deniyor. Kutbun bir ucunda gördüğü rahatsızlığı belirtip düzeltilmesini isteyenler, diğer tarafında gördüğü rahatsızlığı söylemeyip söyleyene saldıranlar. Ama şundan eminim rahatsızlığı görmeyen yok. Elin Suriyelisi bu ülke çok pahalı, bize daha fazla imkân verin diyorsa ortada rahatsızlık olduğu gün gibi ortadadır. Kimse kimseden üstün veya daha fazla hakka sahip değildir. Bu ülkenin yöneticileri de onların muhalifleri de, siyasete veya herhangi bir olaya karışmayan Karadeniz terimiyle yalı yalı yaşayanda bu ülkenin sahibidir. Sesini yükselten bu ülkenin iyiliğini istiyorsa sessiz kalan kötülüğünü istediğinden değil kendini ifade edemediğindendir.

Asıl üzüldüğüm konu şu; ülkemizde özellikle son yıllarda tüm kamuoyunu ilgilendiren toplumsal olaylar meydana geliyor. Orman yangınları, çevre felaketleri, doğal afetler, kaçak göçmen sorunu, Ege Adaları, kadın cinayetleri, şiddet, ifade özgürlüğüne müdahale, sosyal haklar, eğitim sorunları, adalet kavramı, ekonomi… Saymakla bitmez. Ve bir kısmımız bu konuları gündeme getiriyor. Ne var ki bunları söyleyenler kötü, hain, cahil vb. ithamlarla eleştiriliyor.

Arkadaşlar orman yangınlarına dikkat çekmek için yazı yazılması demek bu ülke gitsin yeni bir x devleti kurulsun demek değil. “Geçinemiyorum!” demek, “Türkiye’de yaşanmaz ben Amerikalı olmak istiyorum.” demek değil. Çiftçi “Mazot, gübre pahalı!” derken “Hollanda gelsin, bizi yönetsin.” Demiyor. “Dini siyasete alet etmeyin!” diyenler, “İnananlar Arabistan’a gitsin, diğerleri burada kalsın.” demiyor. Kaçak göçmenlerden rahatsızlığını belirtenler, “Dünyada Türkler kalsın gerisi yansın.” demiyor. “Yıllardır Ege Adalarındaki başıboşluktan faydalanan Yunanistan adaları silahlandırıyor!” diyenler Yunan güzellemesi yapmıyor.

İklim krizi ile birlikte gelecekte dünyadaki en büyük krizin gıda ve su olacağı öngörülürken ülkemizdeki buğday tarlalarında yangınlar çıkması, akabinde buğday ithalatının önünün açılması için yapılan görüşmelerle eksikliğin giderilmeye çalışılması, içinde bulunduğumuz durumun ve bu yüzyılın ortak sorunudur. Ben ülkemdeki her soruna bu şekilde bakmaya başladım. Sel felaketine doğa olayı diyebilmek bana zor geliyor. Çünkü ülkemizin en iyi olduğu konu inşaat. Sadece konut inşaatı değil, yol, köprü, tünel, havalimanı, altyapı inşaatı. Doğada sel hep vardı, bunu bile bile selde ev yıkılıyor, yol çöküyor ya da köprü sular altında kalıyorsa suçu doğaya atamayız. Ama evi, yolu, köprüyü yapanlara ses çıkarmak en doğal hakkımız değil midir?

Kimse benden daha fazla bu ülkeyi sevmiyor ya da kimse senden daha fazla bu ülkeyi sevmiyor. Ben ülkem için, kendi konforum için, kendimden sonraki nesiller için düşündüklerimi ifade etmeye devam edeceğim. Hepimizin ortak değerlerine, hepimizin ortak çıkarlarına, hepimizin ortak kullanım alanlarına zarar gelemeyecek hale gelene kadar da böyle devam edeceğim.

Anıl Akın

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler