Her zaman “fiyatını sorarsan satın almaktan vazgeçersin” şemsiyesi altına giren Louis Vuitton ürünleri, zenginliğin sembolü haline geldi. Louis Vuitton, yüksek moda dünyasının o kadar uzun süredir büyük bir parçası ki, 1821’de doğan, şirketi 1854’te kuran ve 1892’de ölen Vuitton’un gerçek bir insan olduğunu unutmak kolay. Vuitton, logonun arkasındaki adam hakkında bazı gerçekleri anlattık.

Ayrıca bu içeriğe bakmak isteyebilirsiniz: “Dünyaca Ünlü Moda Markalarının En Az Kıyafetleri Kadar Öne Çıkan 7 Mimari Yapısı”

Louis Vuitton
Vuitton, 4 Ağustos 1821’de Fransa’nın Anchay kentinde doğdu. Ancak gözünü lüks bir dünyaya açmadı. Vuitton’un babası bir çiftçi, annesi ise bir değirmenciydi. Annesinin ölümü ve ardından babasının anlaşamadığı bir kadınla evlenmesinden sonra Vuitton, 1835’te henüz gençken evi terk etti. İki yılını küçük memleketinden Paris’e yürüyerek veyol boyunca tuhaf işler yapıp, geçici barınaklar bularak geçirdi.

Louis Vuitton
1837’de Vuitton 16 yaşında Paris’e geldiğinde, at arabalarında, teknelerde ve trenlerde taşınan bagaj kutuları konusunda uzmanlaşan bir zanaatkar olan Mösyö Maréchal’in çırağı oldu. Vuitton, bu iş sayesinde iyi bir eğitim aldı ve itibar kazandı. 17 yıl Maréchal ile birlikte çalıştıktan sonra kendi atölyesini açmaya karar verdi.

Sandık
19. yüzyılda kişisel bir kutu yapımcısı ve paketleyiciye sahip olmak büyük bir lükstü. Bu insanlar Vuitton’a, Vuitton ise Napolyon III’ün karısı Fransa İmparatoriçesi Eugénie de Montijo’ya çalışıyordu. Vuitton, imparatoriçenin seyahat kıyafetlerini zarif bir şekilde paketlemekten sorumluydu. Bu etkileyici iş ile Vuitton ve ürünleri çağın elit sınıfının bir parçası haline geldi.

Eski tasarım
1858’de Vuitton, kendi markasına ait ilk tasarımı yaptı. Su geçirmez, düz ve istiflenmesi kolay tasarım, o zamanlar popüler olan yuvarlak sandıklardan çok daha pratikti. Şaşırtıcı bir şekilde, Vuitton’un orijinal tasarımları ünlü LV monogramını barındırmıyordu. Ancak Trianon olarak bilinen dayanıklı gri bir kanvasla kaplıydı.

Bavullar
Vuitton, 1876’da valizleri için çizgili bir kanvas deseni tanıttı. On iki yıl sonra, moda evinin bugün hala kullandığı klasik bir dama tahtası deseni olan Damier baskısını çıkardı. Vuitton, bu kalıpları kısmen LV monogramı bile yaratılmadan önce olan sahteciliği önlemek için tasarladı.

Fransa-Prusya Savaşı’nın şiddetli siyasi ayaklanması sırasında, Vuitton’un mallarına olan talep yavaşladı ve atölyesi yağmalanıp yıkıldı. Dükkanının yıkılmasından sonraki aylar içinde Vuitton kendini, işini iyi günlerine döndürmeye adadı. 1871’de Paris’in göbeğinde yeni ve daha lüks bir yer açtı.

Louis Vuitton her zaman bir aile şirketi olmuştur. Vuitton’un oğlu Georges, 1886’da babasının sandıkları için yenilikçi bir kilit sisteminin patentini aldı. Kilitler o kadar etkiliydi ki Georges, Harry Houdini’ye kilitli bir Vuitton bagajından kaçması için meydan okudu (büyük sihirbaz ve kaçış sanatçısı bu meydan okumayı reddetti). Junior Vuitton’un kilit tasarımı bugün hala kullanılmaktadır. Markaya kattığı tek şey bu değil: 1896’da, Louis’in ölümünden birkaç yıl sonra Georges, babasına bir övgü olarak ünlü LV monogramını yarattı.

Vuitton’un işi gerçekten hayatının ayrılmaz bir parçasıydı. 1878’de o ve karısı, atölyesini çevreleyen bahçeye iki ev inşa ettirdi, böylece zanaatına mümkün olduğunca yakın oldu. Aile evi bugün hala ayakta ve hatta orijinal dekorunu koruyor.

Giyim
Vuitton, ürünlerinin reklamını şu ifadeyle duyurdu: “En kırılgan nesneleri güvenli bir şekilde paketler. Paketleme modasında uzman.” Ancak hiçbir zaman çanta veya giysi tasarlamadı, sadece onları tutması ve koruması gereken zarif kılıfları tasarladı. Çantalar, tasarımcının ölümünden onlarca yıl sonrasına kadar Louis Vuitton markasının bir parçası olmadı ve giyim ürünleri çok daha sonra tasarlandı. 1997 yılında tasarımcı Marc Jacobs kreatif direktör oldu ve Louis Vuitton’un ilk hazır giyim serisini yarattı.

Vuitton, Paris’teki ünlü bir dünya fuarı olan 1867 Exposition Universelle’de yenilikçi gövde tasarımları ile bronz madalya kazandı. Yirmi yıl sonra 1889 Fuarı’nda altın madalya kazandı.

Adım Caner Cem Martı, 1996 yılında Bartın'da doğdum.. 2010 yılında kaza geçirdim ve sonucunda vücudumun %99'u felç kaldı. 2015'ten bu yana bazı cihazlar yardımıyla internet ortamında çalışabiliyorum. İçerik editörlüğü ve sosyal medya uzmanlığı gibi alanlarda tecrübe sahibiyim, ancak asıl uzmanlık alanım SEO uyumlu makale yazmak. Uzun süre ara verdiğim eğitimime devam ediyorum. Ayrıca Front-End tasarımlar yapıyorum. Sinema, spor ve tarih gibi konular çok dikkatimi çekiyor. Özellikle sinema tutkunuyum.