Mazhar Alanson: Bizim En Büyük Şansımız Üç Doğru Adamın Birbirini Bulmuş Olmasıdır
MFÖ grubundan Mazhar Alanson tanışma hikayelerinden bahsederken, "Bizim en büyük şansımız üç doğru adamın birbirini bulmuş olmasıdır." dedi
Şair ve yazar İbrahim Tenekeci yönetiminde okurla buluşan "Muhit" dergisi ağustos sayısında 8 Temmuz'da vefat eden sanatçı Özkan Uğur'u kapağa taşıdı.
Usta çizer Hasan Aycın'ın çizgisiyle açılan dergide bu ay, İbrahim Tenekeci'nin sorularıyla MFÖ grubundan Mazhar Alanson 55 yıllık arkadaşı Özkan Uğur'u anlattı.
Röportajda Uğur'un kısaca anlatılacak bir karakter olmadığını belirten Alanson, tanışma hikayelerinden bahsederek, "Bizim en büyük şansımız üç doğru adamın birbirini bulmuş olmasıdır." dedi.
Alanson, Uğur ve grubun diğer üyesi Fuat Güner ile her zaman iyi bir şey yapmanın gayreti içinde olduklarını aktararak, şunları kaydetti:
"Zamanla Özkan besteler yaptı, ben oryantal koydum onun bestelerine. Yaptığı bestelerden, sahnedeki doğal hallerinden, dizilerden, örneğin Cennet Mahallesi'nden tut, birçok kaliteli dizi ve filmlere kadar halk Özkan'ı seviyordu. Eğlenceli bir insandı, onun sahnede oluşu bir enerji, bir olaydı. Şimdi bize ne yapacağımızı soruyorlar. Ancak Özkan'ın yerine kimse alınamaz, Özkan'ın yerine başka bir şey koyulamaz ki. Özkan hem söz yazarı ve şarkıcı hem sanatçı hem de dublajı yapardı. Bu sebeple onun yerini tutacak kimse olamaz."
Özkan Uğur için bir anma konseri de düzenleyecekleri bilgisini veren Alanson, "Bizim anılarımız kitap olur ancak. Çünkü yılların birikimi var. Hangi birini anlatayım? Biz manevi kardeştik. Allah yerini cennet etsin, Allah ona rahmet etsin. Gönüllerimizde onun yeri her zaman çok geniş." ifadelerini kullandı.
"O sahnedeyken adeta trans halinde yapması gerekeni icra ediyordu"
Yazar Samed Karagöz de dergide "Özkan Uğur'u İyi Bilirdik" başlıklı bir yazı kaleme alarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Özkan Uğur, MFÖ'nün en üretken sanatçısı değildi. Grubun şarkılardan çok azında onun söz veya müziğe doğrudan katkısı vardı. Ama bu, hiç önemli değildi. Onun performansına bunun hiçbir etkisi yoktu. O sahnedeyken adeta trans halinde yapması gerekeni icra ediyordu. En çok da sözlerini yazdığı 'Sude' söz konusu olunca Özkan Uğur başka bir aleme geçiyordu. Ne garip, ne kadar farklı bir şarkıdır Sude. Ne dediğini anlamayız ama ben hep yaratana bir yakarış olarak düşündüm."
"O kadar şöhretli olup da mütevazılığını bu kadar koruyabilen insana çok az rastlanır"
Karikatürist, yapımcı ve oyuncu Hasan Kaçan ise yazdığı "Özkan Uğur'un Ardından" başlıklı yazısında, "Özkan Uğur olağanüstü müzisyenliğinin yanı sıra muhteşem bir insandı. O kadar şöhretli olup da mütevazılığını bu kadar koruyabilen insana çok az rastlanır. Sosyal hayatında, sokakta dolaşırken sanki herhangi birisiymiş gibi davranır, hiçbir zaman insanlara 'MFÖ'nün Özkan Uğur'u' dedirtecek bir hal içerisinde bulunmazdı." dedi.
Kaçan, yazıda ayrıca şunları aktardı:
"Özkan Uğur'un dahil olmasıyla başta 'Mazhar Fuat Özkan' olarak bilinen bu güzel arkadaşlar, daha sonra Ali Taran'ın katkısıyla MFÖ diye anılmaya başlandı. Özkan Uğur, MFÖ'ye dahil olduğu andan itibaren Mazhar Alanson'un karizması ve Fuat Güner'in ağırbaşlılığına enerjisini katarak bu grubu coşturdu ve sanki ikisinden mürekkep bu vücutta eksik olan bir parçayı tamamlamış gibi oldu. Kendisinin her zamanki güler yüzlülüğü ve neşesi gruba yansıyarak yaptıkları müziğe müthiş bir dinamizm, bir hareket ve yoğun bir neşe kattı. Özkan Uğur'un da içinde bulunduğu MFÖ grubu, tarihe herhangi bir müzik topluluğu olarak geçmeyecektir. Sözlerinde ve müzikalitelerinde bulunan olağanüstü derinlik onları sanat dünyasında çok yüksek bir yere oturtacaktır."
Muhit'te bu ay ayrıca aralarında Muzaffer Serkan Aydın, Cevdet Karal, Hüseyin Atlansoy, Murat Güzel, Said Yavuz, Nurullah Genç, Aziz Kağan Güneş, Suavi Kemal Yazgıç, Seyyid Ensar, Süleyman Unutmaz, Eyyüp Akyüz, Mehmet Aycı, Nurettin Durman ve Rıdvan Kadir Yeşil'in bulunduğu her kuşaktan birçok ismin şiirlerine yer veriliyor.
Ağustos sayısında aynı zamanda "Şüyuu" isimli öyküsüyle Kamil Yeşil, "Çiçekli Bir Gülümseyiş" isimli öyküsüyle Şeyma Subaşı, Soner Karakuş "El-Baki" yazısıyla, Zeynep Merdan "Hakiki Muhatabı Tanıma Rehberi"yle, Erol Göka "Aşk ve Aile" yazı dizisiyle okurların karşısına çıkıyor.
Mustafa Özel de bu ay dergide "Bir Dava Adamı Olarak Sezai Karakoç"u yazarken, Mustafa Özçelik "Şeyh Galib'te İnsan Tasavvuru"na değiniyor.
Mehmet Narlı, Ali Emre ve Muhsin Macit de inceleme ve değerlendirme yazılarıyla bu sayıya katkı sunuyor.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.