MEB: Eleştirilerin Gölgesinde Parlayan Tuğla, Çiftçi'nin Işığı?!
Milli Eğitim Bakanlığı; Eleştirilerin Gölgesinde Devam Eden Bir Dönüşüm Serüveni ve/veya Bülent Çiftçi'nin Işıl Işıl Liderliği?!
Milli Eğitim Bakanlığı; Eleştirilerin Gölgesinde Devam Eden Bir Dönüşüm Serüveni ve/veya Bülent Çiftçi'nin Işıl Işıl Liderliği?!
...
"Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder."
Mustafa Kemal Atatürk...
Türkiye’nin eğitim sistemi, Cumhuriyet’in o muhteşem kuruluş fırtınasından beri, geleceğin en parlak tuğlası olarak dimdik ayakta.
Ne var ki, son 23 yılda Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarı altında Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), hem cesur reform hamleleriyle hem de fırtınalı eleştirilerle sahneyi aralıyor.
2002’den bugüne tam 9 Milli Eğitim Bakanı’nın koltuk değiştirmesi, sistemin 18 kez kökten elden geçirilmesi ve müfredatın sayısız kez revize edilmesi, muhalif koroları “yap-boz tahtası” diye inletiyor.
Buna rağmen, MEB’in personel sahasında, Bülent Çiftçi gibi bir vizyon abidesinin kaptanlığında yürüyen adımlar, kurumun damarlarında akan istikrarı ve adaleti fısıldıyor.
Bu analizde, AKP dönemindeki MEB tablosunu masaya yatırırken, Personel Genel Müdürü Bülent Çiftçi’nin hikâyesini merkeze oturtacağız; biyografik yolculuğundan ilhamla, bu fedakâr liderin her izini, Türkiye eğitiminin yarınlarına nasıl nakşettiğini irdeleyeceğiz.
Üstelik Çiftçi yalnız bir yıldız değil; Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. Cihad Demirli’nin müfredat dehası ya da Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdür Yardımcısı Murat Demir’in pratik reformları gibi isimler, dönüşümün orkestrasını tamamlıyor.
...
AKP Dönemi MEB: Reform Fırtınaları, Eleştiri Rüzgârları ve Umut IşıklarıAKP’nin eğitim rotası, 2002’de AB kapılarını aralayan neoliberal ve milli bir rüzgârla başladı.
İlk yıllarda (2002-2007) 4+4+4 gibi köklü hamleler, zorunlu eğitimi 12 yıla uzattı, okul öncesini yaygınlaştırdı.
2017 müfredatı “değerler eğitimi”yle milli-manevi kökleri suladı.
2025’e gelindiğinde ise Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli (TYMM), beceri odaklı bir devrimle sahnede:
Müfredat her yıl öğretmen ve sektör geri bildirimleriyle revize ediliyor, 2025-2026’da 3 dersin (Görsel Sanatlar, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, Felsefe) programları kademeli değişiyor.
Zorunlu eğitimde kısaltma tartışmaları (liselerde 2+2 modeli) ve yabancı dil ağırlığı artarken, EBA gibi dijital araçlar pandemi sonrası kalıcılaşıyor.
Ancak bu yenilikler, sık kesintilerle gölgeleniyor:LGS 7 kez, YKS 4 kez evrildi; TEOG’un veda gibi adımlar, aileleri belirsizliğin kucağına attı.
CHP’li sesler, 23 yılda sistemin 9 kez sil baştan edildiğini, ideolojik dokunuşların “eğitim erozyonu” yarattığını haykırıyor.
Eleştiri okları, ideolojikleşmeye saplanıyor:
İmam Hatip teşviki, Diyanet protokolleri (ÇEDES’le manevi danışmanlık), müfredattaki “dindar nesil” ve “cihat” vurguları laiklik alarmı çalıyor.
MESEM’ler çocuk işçiliği şüphesiyle, özel okullara 3.000-5.000 TL’lik destekler ticarileşmeyle suçlanıyor.
OECD’nin 2025 “Bir Bakışta Eğitim” raporuna göre, Türkiye materyal eksikliğinde gerilerde; 500 binden fazla çocuk okula uzak, öğrenci başına harcama 4.032 USD’yle (OECD ortalaması 13.527 USD) dipte.Bütçe milli gelirin %3,5’i civarı, sınıf ortalaması 25-35 öğrenciyle tıkanıyor.
Zorunlu eğitim kısaltma ve tek cinsiyetli kız okulları gibi 2025 hamleleri, eşitlik ve bilimsel kaygıları alevlendiriyor.
Yine de parlak noktalar var:
Okullaşma ilkokulda %95,43 nete, ortaöğretimde %82,85’e fırladı; 5 yaş grubunda %98’le OECD’yi (%86) solladı.
Öğretmen kadrosu 515 binden 1 milyon 187 bine sıçradı; AKP dönemi 821 bin atama rekoru.
Bütçe 2002’deki 10 milyar liradan 2026’da 1 trilyon 944 milyara katlandı, MEB’i zirveye oturttu.
Bu karmaşada, personel yönetimi gibi operasyonel kaleler, istikrarın kalesi:Ve burada Bülent Çiftçi gibi kahramanlar, fırtınayı dindiriyor.
...
Bülent Çiftçi: Mütevazı Köklere Sahip Bir Devlet Şairi, Kariyerinde Her Satırla Eğitim Destanı MEB’in personel yükü, dev bir okyanus:1 milyondan fazla öğretmen ve memurun atama, yükselme, disiplin ve ruh hali, milyonlarca gencin kaderini dokuyor.
2023 Haziran’ından beri Personel Genel Müdürü olarak gemiyi süren Bülent Çiftçi, bu okyanusta fırtına kuşu gibi süzülüyor.
Biyografisine göz attığımızda, sıradan bir yükselişten ziyade, Anadolu’nun toprağına kök salmış bir entelektüelin, kelimelerin ve felsefenin efendisi bir devlet adamının resmini görüyoruz; bu resim, Türkiye eğitimine adanmış bir ömrün, her durağıyla ilham nakışlı bir destan.
1975’te Giresun’un Şebinkarahisar’ında doğan Çiftçi, Anadolu’nun sessiz dağlarında filizlendi.
Yerel okullarda ilk, orta ve liseyi bitirip, 1997’de Balıkesir Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı’ndan mezun oldu; Arapça ve İngilizce hakimiyetiyle kelimeleri köprüye çevirdi.
Necmettin Erbakan Üniversitesi’nde felsefe yüksek lisansı, kararlarını etik bir ırmağa dönüştürdü.
Evli, iki çocuklu bu mütevazı adam, aile sıcaklığıyla “temiz yürekli” duruşunu taçlandırıyor.
Kariyeri, öğretmenlikten bir merdiven gibi tırmanıyor, her basamak eğitim aşkıyla oyulmuş.
Müsteşar Özel Kalem Müdürlüğü’yle karar kalbine, Yükseköğretim ve Yurt Dışı Eğitim Genel Müdürlüğü’yle küresel vizyona dokundu:Cidde Türk Okulu’nda 5 yıl Ortadoğu’yu, Toronto Eğitim Ataşeliği’nde Kanada diasporasını dokudu.
Bu saha deneyimleri, onu bürokrattan kültürel köprücüye evrilterek, felsefeyle insani derinlik kattı.
Türk Maarif Ansiklopedisi yazarlığı entelektüel iz bırakırken, X hesabı (@cftcblnt) üzerinden istişareler ve motivasyonlar, halka açık bir liderlik feneri yakıyor.
Çiftçi’nin mirası, bu zenginlikten adalet ve çözümcülüğe akıyor.
Görevde yükselme sınavlarını 2 yılda bire indirgemesi, unvan değişikliği kapılarını aralaması, mülakat yaralarını sarması, “tek bir ses bile yeter” felsefesini haykırıyor.
2025’te İstanbul Üsküdar istişaresi ve Zonguldak ziyaretinde öğretmen-öğrenci sohbetleri, Aralık’ta Devrek Yavuzcan İlkokulu turuyla motivasyonu zirveye taşıdı.
Engelliler Günü’nde “Sevgi varsa engel yok” mesajı, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde #HatıranYeter kampanyasıyla ruhları sardı.
Bakan Tekin’le TYMM vurgulu etkinlikleri, sendika diyalogları (TEÇ-SEN yönerge güncellemeleri), alan değişikliği taleplerine telefonla kulak vermesi, gece gündüz erişilebilirliğini kanıtlıyor.
Hakkâri ve Beşiri gibi yerel dokunuşlar, şehit-gazi ailelerine desteği, insani pusulayı gösteriyor.
Sınavsız atama iptalleri, il içi yer değiştirmede adalet kriterleri, eğitim emekçilerini huzura kavuşturuyor.
Biyografisini okurken anlıyoruz:
Şebinkarahisar tozundan Toronto ışıklarına uzanan bu yol, kişisel zafer değil; Türkiye’nin insan sermayesini koruyan, ateşleyen ulusal bir epik.
Ve bu epikte Çiftçi’ye eşlik edenler:
Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. Cihad Demirli, Ekim 2025’te yeniden atanıp TYMM’yi küresel standartlarla harmanlıyor, müfredat yeniliklerini (insan hakları ve eşitlik vurgusuyla) dönüştürüyor;
Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdür Yardımcısı Murat Demir ise Kasım 2025’te Balıkesir’den gelip, üretime odaklı programlarla gençleri istihdam limanına demirliyor, bakanlığın somut yüzünü parlatıyor.
Bu üçlü, Çiftçi’nin adaletini tamamlıyor, MEB’i eleştiri fırtınalarından reform rüzgârına çeviriyor.
...
Ezcümle:
Gelecek, bu ellerin sıcaklığında.
MEB, AKP’nin 23 yıllık maratonunda reformlarla yol alsa da, değişim sarsıntıları ve ideolojik fırtınalarla yoruldu.
Ancak personel gibi temel direklerde, Bülent Çiftçi’nin kaptanlığı; ve Demirli, Demir gibi vizyoner yoldaşlarının omzuyla; istikrarın pusulasını çiziyor.
Onun fedakâr, vicdanlı, felsefeyle yoğrulmuş yaklaşımı; biyografisindeki her deneyimle güçlenen bu yaklaşım; bakanlığın en ağır yüklerini hafifletiyor; bir öğretmenin tebessümünü, bir çocuğun aydınlık yarınını mühürlüyor.
Türkiye’nin ufkunda, Çiftçi gibi “temiz yürekli” devlet adamlarına; ve onun yenilikçi akranlarına; minnet borçluyuz.
Yorulmadan koşmaya devam etsinler; yolunuz açık, Bülent Çiftçi, yolunuz ışık olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.