Meral Akşener, Bahçeli'yi eleştirip Cumhurbaşkanı Erdoğan'a dua etti
Parti grubunda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan İYİ Parti lideri Meral Akşener, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin kendisine yönelik eleştirilerine yanıt verirken "İçtenlikle söylüyorum. Allah sayın Erdoğan'a sabırlar versin" ifadelerini...
Parti grubunda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan İYİ Parti lideri Meral Akşener, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin kendisine yönelik eleştirilerine yanıt verirken "İçtenlikle söylüyorum. Allah sayın Erdoğan'a sabırlar versin" ifadelerini kullandı.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Meclis'teki grup toplantısında konuştu. Emekli amirallerin Montrö bildirisinden ekonomiye kadar birçok konuda yorum yapan Akşener, dünkü konuşmasında kendisini eleştiren MHP lideri Devlet Bahçeli'yi de unutmadı.
'ZEVZEK' POLEMİĞİ BÜYÜYOR
104 emekli amiralin yayınladığı Montrö bildirisi, birçok siyasiden tepki görmüş Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da olaya ilişkin soruşturma başlatmıştı. Akşener, ilk açıklamasında "Bu bildiri zevzekliktir" demiş, Devlet Bahçeli ise İYİ Parti liderine "İmzacıların içinde İYİ Partilinin olması, İYİ Partili vekilin 'Bildirinin altına imzamı atarım' demesi tam bir suçüstü halidir. 104 şuursuz İP'in başkanı için zevzektir. Bu bildiriye zevzeklik demek su katılmamış zevzekliktir." sözleriyle yüklenmişti.
"ALLAH SAYIN ERDOĞAN'A SABIR VERSİN"
Akşener bugünkü konuşmasında Bahçeliye şu sözlerle yanıt verip Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sabır diledi: "Nedense bu bildiriyle ilgili duruşumuza AK Parti değil, küçük ortağı daha çok bozulmuş. Sayın Erdoğan teşekkür etti diye olsa gerek, küçük ortak köpürdükçe köpürdü. AYM'den sonra hızını alamayıp yakında Deniz Kuvvetleri'nin de kapatılmasını isterse şaşırmayın. Allah Sayın Erdoğan'a sabır versin, çok içtenlikle yapıyorum bu duayı.
"ERDOĞAN'I UYARMAK ZORUNDAYIM"
Dün şerefsiz dediğine bugün mübarek deyip, dün mektup yazıp 'iktidarı uyarın' diye yalvardıklarına da bugün şerefsiz diyebilen tutarsız duruş ve söylemleriyle ülkeyi germekten başka fonksiyonu olmayan birinin üstünde gereğinden fazla durmak istemiyorum. Ama Sayın Erdoğan'ı uyarmak zorundayım: Sakın ola, öfke kontrol problemi olan küçük ortağının dolduruşuna gelip, bildiriyi yazanlara abuk sabuk cezalar verdirmeye kalkma. Buradaki anahtar kelime verdirme. Sağduyuyla yürüttüğünü zannettiğimiz bu süreci, böyle şaibeli bir yola sokup da milleti huzursuz etme."
İşte Akşener'in konuşmasından satır başları:
"Son üç buçuk yılda yaşadıklarımızı hatırladıkça bize koltuk hesabıyla değil millet ve demokrasi hesabıyla siyaset yaptıran Cenabı Allah'a şükürler ediyorum. En büyük gücümüz milletimize asla yalan söylememek, hakikatin izinden asla ayrılmamaktır. Bu bizim için pek seçenektir. Bugün vesayete kafa tutuyormuş gibi duranlar dün 28 Şubat'ta masaların altında saklananlar dün biz yine aynı yerdeydik. Geçtiğimiz hafta sonu yaşadığımız olaydaki gibi kim ne düşünür ya da kimi kızdırırız diye düşünmeden hakkın ve hakikatin yanında durduk.
"SON DÖNEMDE BİR MODA ALDI BAŞINI GİDİYOR"
Son dönemde bir modadır aldı başını gidiyor, gece vakti ortalığı karıştırma modası. İstifa eden bakan mı dersiniz, görevden alınan bürokrat mı, fesih edilen anlaşma mı. Bu modanın son örneği olarak cumartesiyi pazara bağlayan gecenin bir yarısı 104 emekli amiral bildiri paylaştılar. İktidar darbe edebiyatı ile 4 gün daha milletin derdinin konuşmaktan kurtuldu. Küçük ortağına öfke krizlerine girerek işleyeceği yeni bir malzeme çıktı.
"ENDİŞELERİ ZAMANINDA DİLE GETİRMEK ÖNEMLİ"
Yine esnafın derdi, çiftçinin çilesi, işsizlerin dramı, aşı sırası bekleyen insanlarımız, tavan yapan vaka sayısı konuşulmadı. Son 60 yılda 9 defa, darbe, postmodern darbe, muhtıra görmüş bir millet olarak elbette hassasiyetlerimiz var. Endişeleri olanların usulünce, zamanında dile getirmeleri önemli. Kritik makam ve mevkide bulunmuş olanların çok daha sorumlu davranmaları gerekir. Her itiraz edenleri darbecilikle, teröristlikle suçlamayı alışkanlık haline getirmiş bir zihniyet yönetiyor. Cumhuriyetin kurucu değerlerini tartışmaya açacak kadar şuursuz bir zihniyet.
"BU ZİHNİYET ÇARPIK"
Hele ki ülkesine yıllarca hizmet etmiş, çok kritik makam ve mevki bulunmuş olanların bu konuda çok daha sorumlu davranmaları gerekir. Her itiraz edeni hainlikle, teröristlikle, darbecilikle suçlayıp buradan siyaset devşirmeyi alışkanlık haline getirmiş bir zihniyet yönetiyor. Bu çarpık zihniyet, işler istediği gibi gitmeyince AYM'yi kapatma yeltenecek kadar şımarık, koltuğu tehlikeye girince Cumhuriyet'in kurucu değerlerini tartışmaya açacak kadar şuursuz. İktidarını korumak için milleti birbirine düşürecek kadar zalim bir zihniyet. Dolayısıyla milletini düşünen herkesin bu durumun bilinci, sorumluluğu ile hareket etmesi gerekir.
"GECE YARISI BİLDİRİ YAPILMAZ"
Cumhur İttifakı'nın oyları her ay düşerken kimsenin iktidarın değirmenine su taşımasına müsaade edemeyiz, etmeyeceğiz. Kimse de kusura bakmasın. Bu işler böyle yapılmaz. Kaygıları olanlar bireysel olarak her platformda, basında, yayında görüş ve önerilerini elbette açıklayabilirler ancak bunu gizemli gece yarısı bildirileri ile yapamazlar. Yapanlar da karşılarında önce bizi bulurlar. Biz söz de karar da milletindir diyenleriz.
"BU TEHDİTLER BİZE SÖKMEZ"
Çin'in Ankara Büyükelçiliğinin bu tehditleri bize sökmez. Biz, bu mücadeleyi bugün Türkiye'de bu kürsüden veririz. Yarın, gün gelip de iktidar olduğumuzda uluslararası toplumu karşınıza diker, öyle mücadele veririz. Ama bu mücadeleden asla vazgeçmeyiz. Ve o pis elinizi, Uygur'un sinesinden çekene kadar da mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Bunu böyle bilesiniz."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.