Okan Müderrisoğlu’na ders vermek haddim değil ama işin içine târih girerse “bir dakika” deme hakkım var.
Müderrisoğlu, bugünki köşe yazısında Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu'nun dün yaptığı rezerv açıklaması için, “Eğri minârenin (!) düzeltilmesi adına önemli bir hamle oldu.” diye yazdı. Eğri minâre kıssasını da şöyle anlattı:
“Mîmar Sinan, ustalık eseri Selimiye Cami'nin inşaatı sırasında, etrafta oyun oynayan çocuklardan birinin arkadaşına, ‘Şu minâre eğri yapılmış’ dediğini duyar. Sinan, çocuğa, "Göster bakalım hangi minâre eğri olmuş?" diye sorar. Çocuk, ‘Şu sağ taraftaki minâre eğri" diye gösterir. Mîmar Sinan, çocuğun yanında ustalarına, ‘Bize bir halat getirin!’ diye seslenir. Sonra halatın bir ucunu, minâreye bağlatır. Küçük çocuğu da yanına çağırır ve şöyle der:
‘İşçiler, şimdi halatı çekerek minâreyi düzeltecekler. Minâre düzelince sen de 'tamam' diyerek bizi uyar.’
İşçiler, halatı çekmeye başlar ve biraz sonra küçük çocuk, ‘Tamam düzeldi!’ diye bağırır. Mîmar Sinan ise daha sonra ustalara bu kararının gerekçesini şöyle izah eder:
‘Bu çocuğun kafasındaki minârenin eğriliğini düzeltmeseydik, çocuk, câminin yanından her geçtiğinde güzelliğini göremezdi. Önlem alınmazsa dedikodular, aslı astarı olmasa bile iz bırakırlar. Böylece câminin adı da eğri minâreli câmi olarak yayılırdı.’
Dolayısıyla CHP'nin dillendirdiği ama CHP aklını da aşan rezerv kampanyası karşısında, toplumun zihninde iz bırakan iddiaların cevaplanması, eğrinin düzeltilmesi için gerekliydi.”
Müderrisoğlu’nun “eğri minâre” yazısı böyle. 
Yok yok, “etrafta top oynayan çocuklar” ifâdesini eleştirmeyeceğim. Güldüm geçtim. 
128 milyar meselesi, ilk defa Gelecek Partisi Başkan Yardımcısı Kerim Rota tarafından net bir şekilde dillendirildiğinde târih, 12 Mayıs 2019’du. Şahap Kavcıoğlu’nun açıklaması ise 16 Nisan 2021. Arada 704 gün var. Yâni, “128 milyar nerede?” sorusunun üzerinden 5,5 kere 128 gün geçmiş.
Kavcıoğlu’nun açıklamasını, “eğri minâre” kıssasına benzetmek, zekâmızla dalga geçmektir. Mimar Sinan, bir dakika bile tereddüt etmeden “ipi getirin!” dedi. İktidar, 5,5 kere 128 gün sonra açıklama yaptı. O minâre, eğri kalmaya mahkûmdur artık. 
…….
Tam burada, Edgar Allan Poe’nun Morgue Sokağı Cinayetleri hikâyesinin giriş kısmını hatırlatmak istiyorum:
“Analitik olarak tanımlanan zihinsel yetilerin kendileri, analize pek açık değildir. Bunları, sâdece etkileriyle değerlendirebiliriz. Bu yetiler hakkında bilmediğimiz şeylerden biri de kendilerine sâhip olan kişi için -eğer güçlüyseler- son derece büyük bir haz kaynağı olduklarıdır. Nasıl güçlü ve kuvvetli bir adam fiziksel yetilerden zevk duyar kaslarını çalıştıran hareketlere bayılırsa analist de çözümleyici zihinsel faaliyetleri sever. Yeteneklerini devreye sokabileceği en küçük uğraşlardan bile zevk alır. Gizemlerden, muammalardan, gizli anlamlardan hoşlanır ve bunların her birine getirdiği çözümlere, sıradan zihinlere doğa üstü gibi gelen bir ferâset eşlik eder. Çözümleme yetisi, muhtemelen matematiksel çalışmalar, özellikle de haksızca ve sâdece geriye dönük işleme tarzı olan analiz olarak adlandırılan matematiğin en yüksek dalı tarafından epey güçlendirilir.”
Mîmar Sinan’ın, sıradan zihinlerin anlamakta zorlanacağı bir analitik zekâsı ve ferâseti vardı. Dolayısıyla çözümlerini, sıradan zihinlerin tam anlayamaması normaldir. 
………..
OTAĞ’DA İFTAR 
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Devlet Bahçeli’nin Külliye bahçesindeki Özbek Otağı’nda başbaşa yaptığı iftar haberini görünce aklıma, Söğüt’deki pilav geldi. Yaklaşık on yıl kadar evvel Devlet Bahçeli, Söğüt şenliklerine gittiğinde protokole oturmuyor; Ertuğrul Gâzi’nin türbesini, bakanlarla ziyâret etmiyordu. Geleneksel bulgur pilavını ise Dursun Fakıh Türbesi’nde kaşıklıyordu. Yâni o gün Söğüt’de iki sofra vardı. AK Parti, Ertuğrul Gâzi Türbesi’nde; MHP, Dursun Fakıh Türbesi’nde sofra kuruyordu. 
Ertuğrul’un Otağı’nda dirilemeyen Devlet Bahçeli’yi, Özbek Otağı’nda neyin dirilttiğini, gerçekten çok merak ediyorum. Benim sıradan zekâm, bunları kavramakta zorlanıyor.