Müstafi Tümamiral Cihat Yaycı: İçim yanıyor, kavruluyor, hakkımı helal etmiyorum
Yargıtay’ın “ihaleye fesat” kapsamında açılan davada kovuşturmaya yer olmadığına hükmetmesinin ardından Yaycı, açıklamalarda bulundu.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, müstafi Tümamiral Cihat Yaycı hakkında “ihaleye fesat” kapsamında açılan davada kararını verdi. Yargıtay, Yaycı’nın ihaleye fesat karıştırdığına ve görevini kötüye kullandığına dair kamu davası açılması için yeterli delil elde edilemediği ve kovuşturmaya yer olmadığına hükmetti. Kararın ardından gazetemize açıklamalarda bulunan Yaycı, “Başarılarla dolu mesleki kariyerimin bedelini kim ödeyecek? Haysiyet ve onurumu kim tazmin edecek? İçim yanıyor, kavruluyor, hakkımı helal etmiyorum ve Allah’a havale ediyorum” dedi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın verdiği kararın ardından gazetemize açıklamalarda bulunarak süreci anlatan müstafi Tümamiral Cihat Yaycı, “ Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanlığı görevinden alınıp Genelkurmay Başkanlığı emrine kuvvet komutanının dahi haberi olmaksızın atandığımı 16 Mayıs 2020 gece saat 03.00’te öğrenmiştim. MSB’nin atama tebliğ mesajı ile de “ilk mesai günü olan (esasen idari tatil ve sokağa çıkma yasağının olduğu) 18 Mayıs 2020’de Deniz Kuvvetleri’nden (törensiz, protokolsüz, devirsiz) derhal ayrılışımın ve Genelkurmay Başkanlığı’na katılışımın yapılması” emredilmişti. İstifa dilekçemde de belirttiğim üzere bilâsebep ve mesnetten yoksun olduğunu düşündüğüm (FETÖ’vari kumpasları çağrıştırırcasına) gerekçelerle emre alınmanın yanı sıra apar topar ayrılışımın yapılmasının emredilmesi onurumu ziyadesi ile ezmişti. Açıkça yalan, iftira, karalama kampanyalarına maruz kaldığımı ifade etmiştim. Alenen boşa çıkarılmış, onuru ezilen bir amiral durumuna düşürülmüştüm. Bunu kabul etmem mümkün değildi” diye konuştu.
“YALAN VE İFTİRALARLA GÖREVDEN UZAKLAŞTIRILDIM”
Üniformasını 40 yıl boyunca gururla lekesiz ve şaibesiz olarak taşıdığını belirten Yaycı, “O gün getirildiğim noktada görev verilmeyen, adeta kumpas kurularak yalan ve iftiralar neticesinde görevden uzaklaştırılmış bir amiral olarak mesleğimi icra edemeyeceğim açıktı. Bu, son derece onur ve haysiyet ezici bir durumdu. FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’da gerçekleştirmeye çalıştığı hain darbe girişiminden çok önce resmi kurum ve makamların irade ve bilgisi çerçevesinde başlayan Fethullahçı Terör Örgütü mensuplarına karşı mücadelemi de bugüne dek sürdürdüm. Bu konuda başarılı olduğumu da Allah’a çok şükür ki o gün hainlerin yaşadıkları sevinçten ve bugün devam eden hakaret, tehdit ve iftiralarından daha iyi anlıyorum. İşte bu duygu ve düşüncelerle 18 Mayıs 2020 tarihinde içim yanarak, kavrularak ama devlete küsmeyerek ve Yüce Allah’ın adaletine güvenerek ve müfterileri Allah’a havale ederek” istifa etmiş ve hemen ertesinde milli gençler yetiştirmeye ve milli davalarımızı uluslararası platformlarda savunmaya kendimi adayarak sivil kıyafet ve akademik kimliğimle çalışmaya başladım” dedi.
“ASIL SUÇLULAR, TELKİNDE BULUNANLARDIR”
Yaycı, “Benim ne ihale, ne muayene ne de kabul sürecine bir baskımın olmadığı, aksine baskı yapılmaması için emirler verdiğim ve sadece bana iletilen ve raporlanan şikâyetlerin ve eksikliklerin araştırılmasını ve doğru ise giderilmesini istediğim, hiçbir şekilde başta, 5202 Sayılı Savunma Sanayii Güvenliği Kanunu ile 5201 sayılı kanun gereğince ihale, muayene ve kabul zincirinde yer almadığım ve kimseye baskı ya da telkinde bulunmadığım, şikâyetçi ve şikâyet edilen firmaları ve sahiplerini de tanımadığım, tek amacımın yerli ve milli malzemelerin ihtiyaç ve isterlerse uygun üretimini desteklemek olduğu, dolayısıyla kimseyi kollayıp korumadığım, hiç kimseden bir menfaat temin etmediğim, asıl tüm bu süreçlere dahil olup, komisyon üyelerine baskı kuranların başkaları olduğu, bana yöneltilmeye çalışılan iddiaların hepsinin tümü ile mesnet ve delilden yoksun olduğu ispatlanmış oldu” ifadelerini kullandı.
“ALLAH’A HAVALE EDİYORUM”
Bu muameleyi hak etmediğini belirten Yaycı, “Hiçbir şekilde dahlimin olmadığı bir muayene ve kabul işlemi nedeniyle bana iletilen bilgilere istinaden sadece genel geçer emirlerle ihale ve muayene-kabul süreçlerinin sağlıklı yürütülmesi için uyarılar, devletin hukukunu ve parasını kollayan ve koruyan kanuni emirler yapmamdan dolayı tarafıma atılmış iftira niteliğindeki zorlama itham ve iddialar nedeniyle hakkımda soruşturma açılmış ve görevden alınmıştım. Esasen hakkımda tanzim edilen soruşturma dosyası incelendiğinde asıl suçlular, baskı yapanlar, telkinde bulunanlar ve firmalarla ilişkileri bulunanların başkaları olduğu açıkça görülmektedir. Peki benim 40 yıllık üniformamı kim verecek? Başarılarla dolu mesleki kariyerimin bedelini kim ödeyecek? Haysiyet ve onurumu kim tazmin edecek? İçim yanıyor, kavruluyor, hakkımı helal etmiyorum ve Allah’a havale ediyorum” değerlendirmesinde bulundu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.