Neler oluyor?
Neler oluyor?
Neler oluyor?
Son bir hafta içinde garip şeylerin olduğunu hissediyorum. Bilgim yok. Gazetecilikte 30 yılı aşan tecrübenin verdiği bir his midir? Yoksa farklı bir şey midir?
Halk arasında bu gibi durumları özetleyen kavramlar vardır. “Fol yok yumurta yok” veya “Bayram değil seyran değil” gibi. Gözlerden kaçan bir televizyon programını geçen Cuma saat 24:00 te fark ettim.
HaberTürk TV’de anonsuna ve tanıtımına rastlamadığım Mehmet Akif Ersoy’un sunduğu canlı ‘Özel Röportaj’ da konuğu Cemil Çiçek’ti. Gecenin o saatinde canlı yayına çıkışı dikkatimi çekti. Sonradan öğrendim o yayından önce TEVE1’de konuşmuş. Cemil Bey uzun süredir gündemde yok. Gerekmedikçe konuşmaz.
Şu an Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi. Meclis Başkanlığı yapmış isimlerden oluşan kurulun oluşumu yeni aslında.
Cuma günü ayrıca bir gün önceden açıklanan hafta sonu sokağa çıkma yasağının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından iptal edilmesi tartışmaları vardı. Bu tartışmaların artasında Cemil Çiçek’in canlı yayına çıkıp uzun uzun konuşması bana çok anlamlı geldi.
Başka bir isim başka bir kişi olsa pek de dikkatimi çekmez. PR’ı yapılıyor der geçerdim. Cemil bey öyle değil. PR’a ihtiyacı yok, siyasetin Türkiye’deki en tecrübeli isimlerinden biri. 1983’ten bu yana siyasetin ve devlet yapısının her noktasında söz sahibi.
En önemli özelliği ise 27 Nisan E-muhtırasına karşı o günün Hükümeti adına açıklamayı yapan kişi olması.
HaberTürk TV’deki canlı röportajın kaçırdığım bölümlerinde Cemil Çiçek’in neler konuştuğunu bilmiyorum. Ama dinlediğim bölümlerden anladığım kadarı ile Türkiye’de bir şeyler dönüyor ve bu dönenlere karşı ‘Akıl kişi’ olarak uyarılarda bulunuyor.
Birçok insan Cemil Çiçek’i siyasette olmayı başaran biri olarak görür. Fakat benim açımdan yaptıkları, tavırları ve söylediklerinin her zaman bir perde arkası olduğunudur.
Cemil beyin TV’de canlı yayında olduğunu gördüğümde birkaç dostu aradım. “Neler oluyor” diye sordum. O gece ulaştıklarım pek bir anlam vermedi. Bazıları klasik yorumda bulundu. Ama son iki aydır bazı dostların 6 Haziran tarihine işaret ettiklerini hatırlayınca benim açımdan Cemil Beyin canlı yayına çıkışı 27 Nisan E-bildirisine karşı okuduğu açıklamayı aklıma getirdi.
Haziran ayı 2013 gezi olaylarının yıl dönümüdür. İki aydır da 6 Haziran işaret edilince ve ABD’de patlak veren toplumsal olaylar ve bu olayların Kanada, Fransa, Hollanda, İtalya’da da işaretleri belirince korona virüs salgınının etkileri ile birlikte Türkiye’ye nasıl yansımaları olur diye dikkat kesiliyorsunuz.
Dünyada ve çevremizde bütün hadiseler korona salgını öncesi gibi devam ediyor. Suriye, Irak, Libya, Akdeniz, ABD-Çin ticaret savaşları. Türkiye’de de bazı kısır tartışma ve kamplaşmaların külleri savruluyor. İşi bitmiş doğrularla milletin kamplaşması yöntemleri tekrar devreye konuldu.
Kısaca Türkiye’yi kaosa sokacak alanlar bellidir. Milli Savunma, İçişleri ve Ekonomiye her zamankinden fazla dikkat kesilmek zorundayız. Zaafların telafisi olmayacaktır.
Ağustos terfi dönemi geliyor. Türkiye açısından hep sıkıntılı olmuştur.
Cemil Çiçek’in 5 Haziran gecesi sürpriz canlı yayına çıkışı üzerine bazı konulara işaret etme gereği duydum.
Cuma’nın hayrı üzerinize olsun…
Sadullah ÖZCAN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.