Nuray Başaran, ‘Devlet Bahçeli ve Tayyip Erdoğan Sonrası Türk Sağ’ı Konulu Konferansta Konuştu.
Kısa adı SASAM olan Sahipkıran Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin bu haftaki söyleşi konuğu Gazeteci Nuray Başaran, ‘Devlet Bahçeli ve Tayyip Erdoğan sonrası Türk Sağ’ı konulu konferansta konuştu.
‘HAKAN FİDAN İSMİ DAHA GENİŞ BİR KONSENSÜS SAĞLAYABİLECEK VE PARTİLERÜSTÜ BİR İSİM’ DEDİ
Kısa adı SASAM olan Sahipkıran Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin bu haftaki söyleşi konuğu Gazeteci Nuray Başaran, ‘Devlet Bahçeli ve Tayyip Erdoğan sonrası Türk Sağ’ı konulu konferansta konuştu. Başaran, Hakan Fidan isminin daha geniş bir konsensüs sağlayabilecek ve partilerüstü bir isim olduğunu söyledi.
‘Türkiye’de seçmen kitlesinin kabaca %70 sağ, %30 sol partilere oy vermektedir. Bu bağlamda “Türk Sağı” ifadesi, aynı zamanda “iktidar” olarak da tabir edilebilir. Türk Sağı; muhafazakârlık, milliyetçilik, liberalizm, İslamcılık ve sağ popülizm unsurlarını bünyesinde barındıran geniş bir ideolojik çeşitliliğe sahip karmaşık yapıdır. Günümüzde ekonomik kriz ve sosyal adalet eksikliği, genç seçmenlerin sağ partilere daha az ilgi göstermesi de eklenince Türk Sağının önemli bir parçası olan Cumhur İttifakını zorlamaktadır.
Tüm dünyada görülen yeni lider yetişmemesi sorunu, Türk Sağının da önemli sorunlarından biri haline gelmiştir. Genç seçmen ve toplumsal değişimin yönü, Türk Sağının geleceğine yön verecektir.
Dünyada sağ popülist partiler ve liderler yükseliş göstermektedir. Milliyetçilik, göçmen karşıtlığı, elit karşıtlığı ve kimlik siyaseti, dünya genelinde yükselişte olan sağ siyasetin ortak özelliklerindendir.
Türkiye’de geleneksel sağ söylem, gençlerin ilgisini çekmemektedir. Bu nedenle önümüzdeki dönemde daha seküler ve ekonomi odaklı sağ partiler görme ihtimalimiz yüksektir.’ dedi ve ekledi:
Sağ partilerde mevcut liderler sonrasında liderlik için Ankara kulislerinde konuşulan kişiler arasında AK Parti içinde Numan Kurtulmuş, Süleyman Soylu, Murat Kurum, İYİ Parti içinde Buğra Kavuncu, Koray Aydın ve Ümit Özlale, MHP içinde Semih Yalçın ve İsmail Özdemir ve son olarak her ne kadar sol bir partide siyaset yapsalar da sağ siyaset kökenli olmaları nedeniyle Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu isimleri konuşulmaktadır. Bu isimler dışında Hakan Fidan ismi, daha geniş bir konsensüs sağlayabilecek partiler üstü bir isim olarak zikredilmektedir.
Nuray Başaran’ nın konferansının detayları ve ana başlıkları ise şöyle:
ÖNCE TÜRK SAĞI NEDİR İLE BAŞLAYALIM:
“Türk sağı” terimi, Türkiye’deki sağ siyasal ideolojileri, partileri ve hareketleri ifade eder.
Türk sağı; muhafazakâr, milliyetçi, liberal ve dini temelli düşünceleri bir araya getiren geniş bir yelpazeyi kapsar.
Bu ideolojilerin her biri, farklı dönemlerde Türk siyasetinde önemli bir rol oynamıştır.
Türk sağına dair bazı temel özellikler ve akımları şöyle sıralayabiliriz:
1. Muhafazakârlık
Türk sağının en belirgin yönlerinden biri muhafazakâr bir dünya görüşüne sahip olmasıdır.
Geleneklere, aile değerlerine ve dini öğelere vurgu yapılır.
Bu çizgideki partiler, genellikle İslam dininin sosyal ve kültürel etkilerini ön plana çıkarır.
Örneğin:
• Demokrat Parti (DP)
• Adalet Partisi (AP)
• Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) önemli örneklerdir.
2. Milliyetçilik
Türk sağı, Türk milliyetçiliğini önemli bir ideolojik dayanak olarak benimsemiştir.
Milliyetçilik, ulusal birlik, bağımsızlık ve Türk kültürünün korunması gibi temalar üzerinden şekillenir.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Büyük Birlik Partisi (BBP) bu çizgiyi temsil eder.
3. Liberal Sağ
Ekonomik anlamda serbest piyasa ekonomisini savunan, girişimciliği ve özel mülkiyeti teşvik eden bir sağ anlayış da mevcuttur.
Turgut Özal’ın liderliğindeki Anavatan Partisi (ANAP), bu çizginin öne çıkan temsilcisidir.
4. Dini Sağ (İslamcılık)
Dini referansları ön plana çıkaran ve siyaseti İslami değerler üzerinden şekillendiren hareketler de Türk sağı içinde yer alır.
Necmettin Erbakan liderliğindeki Milli Görüş hareketi, bu ideolojinin en bilinen temsilcisidir:
• Milli Nizam Partisi (MNP)
• Refah Partisi (RP)
• Saadet Partisi (SP) bu akımın örnekleridir.
5. Sağ Popülizm
Türk sağı, zaman zaman popülist söylemlerle halkın duygularına hitap eden bir strateji de izlemiştir.
Bu, özellikle liderlerin kişisel karizmalarıyla birleştiğinde etkili olmuştur.
Örneğin, Adnan Menderes, Turgut Özal ve Recep Tayyip Erdoğan gibi liderler, sağ popülist bir çizgide anılabilir.
Türk sağı, tarihsel süreçte toplumsal değişimlere, askeri müdahalelere ve küresel dinamiklere uyum sağlayarak farklılaşmıştır.
Ancak genel olarak “devletin güçlü olduğu”, “dinin toplumsal hayatta yer bulduğu” ve “milli değerlerin korunduğu” bir anlayış ortak paydayı oluşturur.
PEKİ TÜRK SAĞININ BUGÜN GELDİĞİ NOKTA NEDİR?
Türk sağının bugünkü durumu, tarihsel kökenlerinden ve geçirdiği dönüşümlerden etkilenmiş bir yapı sunmaktadır.
Günümüzde Türk sağı, çeşitli ideolojik eğilimlerin bir araya geldiği ve farklı yönelimleri temsil eden partiler ile daha geniş bir toplumsal tabana yayılan bir siyaset alanını kapsar.
1. Muhafazakâr Sağ ve AK Parti Hegemonyası
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti), 2002’den itibaren Türk sağının en güçlü temsilcisi olmuştur.
AK Parti’nin yükselişi, muhafazakâr, milliyetçi ve ekonomik liberal değerleri birleştiren bir siyaset anlayışıyla gerçekleşti.
Ancak son yıllarda:
• Muhafazakâr söylemlerin artması, toplumsal ve kültürel konuların siyaset gündeminde daha belirgin bir yer edinmesine neden oldu.
• Milliyetçilikle yakınlaşma (özellikle Milliyetçi Hareket Partisi ile Cumhur İttifakı bağlamında), AK Parti’nin daha “devletçi” ve “güvenlik odaklı” bir çizgiye kaymasına yol açmıştır.
• Ekonomik kriz ve artan enflasyon gibi sorunlar, ekonomik liberal politikalardan uzaklaşıldığı yönünde eleştirilere neden olmuştur.
2. Milliyetçi Sağ ve Yükselen Türk Milliyetçiliği
Milliyetçi hareket, Türk sağında etkisini artıran bir diğer önemli unsur oldu.
• Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), 2018’den bu yana AK Parti ile kurduğu ittifak sayesinde iktidar üzerinde doğrudan etkili bir konuma geldi.
• Zafer Partisi gibi yeni milliyetçi oluşumlar, özellikle göçmen karşıtlığı ve ulusal güvenlik gibi konular üzerinden seçmen kitlesi kazanmaya çalışıyor.
• Milliyetçiliğin daha kapsayıcı bir hale geldiği, hem laik kesimlere hem de muhafazakâr kesimlere hitap eden bir dil benimsendiği görülüyor.
3. Yeni Sağ Hareketler ve Muhalefet
Türk sağında, özellikle 2010’lu yıllardan itibaren bazı yeni hareketler ve ayrışmalar dikkat çekti:
• DEVA Partisi ve Gelecek Partisi, AK Parti’nin eski lider kadrolarından ayrılarak kuruldu ve liberal sağ ile muhafazakâr değerleri harmanlayan bir çizgi benimsedi. Ancak, bu partiler henüz geniş kitleler üzerinde güçlü bir etki yaratamadı.
• İYİ Parti, milliyetçi bir kökenden gelmekle birlikte, merkez sağ ile milliyetçiliği harmanlayarak farklı bir sağ söylem oluşturdu ve muhalefet blokunda etkin bir rol üstlendi.
4. Sağ Popülizm ve Seçmen Davranışları
Türk sağında popülist söylemler, seçmen davranışlarını şekillendirmeye devam ediyor. Özellikle:
• Lider odaklı siyaset, Recep Tayyip Erdoğan gibi güçlü lider figürlerinin etrafında şekilleniyor.
• Toplumun kutuplaştırıldığı bir söylem (örneğin, “yerli ve milli” kimlik üzerinden) hâkim bir araç olarak kullanılıyor.
5. Eleştiriler ve Sorunlar
Türk sağının bugün karşılaştığı bazı temel sorunlar ve eleştiriler şunlardır:
• Ekonomik kriz ve sosyal adalet eksikliği, sağ partilerin tabanında rahatsızlıklara yol açıyor.
• Genç seçmenler, geleneksel sağ söylemlere daha az ilgi gösteriyor ve apolitik ya da farklı partilere yöneliyor.
• Kurumsal zayıflama (örneğin, yargı bağımsızlığı ve liyakat eksikliği), sağın devleti yönetme kapasitesine dair endişeler doğuruyor.
• Kutuplaşma siyaseti, sağ partilerin toplumsal uzlaşma yaratmakta zorlanmasına yol açıyor.
Sonuç olarak Türk Sağının Bugünkü Konumu;
Bugün Türk sağı, geniş bir ideolojik çeşitliliğe ve karmaşıklığa sahip bir yapıdadır.
AK Parti ve MHP ekseninde belirginleşen Cumhur İttifakı, Türk sağının ana damarı haline gelmiş durumdadır.
Ancak sağ içindeki farklı akımlar (liberal sağ, yeni muhafazakâr oluşumlar, milliyetçi hareketler) güç kazanma mücadelesi vermektedir.
Gelecekte Türk sağının şekillenmesi, ekonomik koşullar, genç seçmenlerin talepleri ve toplumsal değişimlerle yakından ilgili olacaktır.
PEKİ DEVLET BAHÇELİ VE TAYYİP ERDOĞAN SONRASI TÜRK SAĞI NE OLUR?
Devlet Bahçeli ve Recep Tayyip Erdoğan sonrası Türk sağının nasıl bir yön alacağı, liderlik boşluğu, ideolojik farklılıklar ve mevcut ittifakların nasıl şekilleneceği gibi birçok faktöre bağlıdır.
Bu iki lider, uzun yıllar Türk sağının en belirgin figürleri olmuş ve partilerinin siyasetini şekillendirmiştir. Onların ardından Türk sağında ciddi bir yeniden yapılanma sürecinin yaşanması muhtemeldir. İşte bu süreçte öne çıkabilecek olasılıklar:
1. Liderlik Boşluğu ve Yeni Figürler
Erdoğan ve Bahçeli, karizmatik liderlikleri ve otoriter tarzlarıyla partilerini domine etmiştir. Onların ayrılmasıyla birlikte:
• AK Parti:
• Erdoğan sonrası liderliğin kimde olacağı konusunda bir belirsizlik yaşanabilir. Partinin mevcut yapısı, Erdoğan’ın karizmasına dayalı bir siyaset izlediğinden, liderlik değişikliği parti içinde ayrışmalara yol açabilir.
• Parti içinde daha pragmatik ve teknokratik bir liderlik (örneğin, Numan Kurtulmuş, Süleyman Soylu gibi isimler) veya genç bir figürün yükselmesi gündeme gelebilir.
• Alternatif olarak, AK Parti’den kopan DEVA Partisi ve Gelecek Partisi gibi oluşumlar güçlenerek merkez sağdaki boşluğu doldurabilir.
• MHP:
• Devlet Bahçeli sonrası liderlik mücadelesi daha açık bir şekilde yaşanabilir. Mevcut yapısı itibarıyla, MHP’nin parti içi liderlik yarışı sert geçebilir.
• Daha sert ve radikal bir milliyetçi liderin yükselmesi ya da daha merkezci bir liderin ön plana çıkması MHP’nin geleceğini belirleyecektir.
2- İdeolojik Yeniden Şekillenme
Türk sağında ideolojik ayrışma ve yeniden yapılanma beklenebilir:
• Muhafazakâr sağ: AK Parti sonrası dönemde muhafazakâr sağ içinde daha küçük partiler ve alternatif liderler ön plana çıkabilir. Saadet Partisi veya Gelecek Partisi gibi hareketler, muhafazakâr değerleri koruyarak yeni bir merkez inşa etmeye çalışabilir.
• Milliyetçi sağ: MHP ve Zafer Partisi gibi partiler, daha sert bir milliyetçilik anlayışı benimseyebilir. Ancak milliyetçi sağın dağınık yapısı, yeni ittifakları zorunlu kılabilir.
• Liberal sağ: Özal tarzı bir liberal sağ hareketin yeniden doğması için, ekonomik reform vaat eden ve şehirli seçmene hitap eden liderlerin öne çıkması gerekebilir. DEVA Partisi ve İYİ Parti bu alanda rol oynayabilir.
3. İttifak Dinamikleri ve Parçalanma
• Cumhur İttifakı’nın Sonu: Erdoğan ve Bahçeli’nin ayrılmasından sonra, Cumhur İttifakı’nın dağılması veya zayıflaması muhtemeldir. Bu durum, Türk sağında yeni ittifakların kurulmasına yol açabilir.
• Yeni Koalisyonlar: Sağ partiler arasında, muhafazakâr-milliyetçi-liberal dengeleri gözeten yeni koalisyonların doğması muhtemeldir. Örneğin, İYİ Parti gibi merkez sağ-milliyetçi bir yapının AK Parti sonrası tabandan destek alarak güçlenmesi mümkündür.
4. Genç Seçmen ve Toplumsal Değişim
Türk sağının geleceği, genç seçmenlerin eğilimlerinden büyük ölçüde etkilenecektir:
• Gençlerin talepleri: Daha seküler, ekonomik reform odaklı ve özgürlükçü bir sağ siyasetin öne çıkması gerekebilir. Geleneksel muhafazakâr ve milliyetçi söylemler, genç seçmenlerin ilgisini çekmeyebilir.
• Şehirli seçmen: Büyük şehirlerdeki seçmenlerin, daha rasyonel ve çözüm odaklı bir sağ siyaseti tercih etmesi beklenebilir.
5. Yeni Sağ Hareketler ve Küresel Etkiler
• Dünyada yükselen sağ popülist ve otoriter liderlik modelleri, Türk sağını da etkileyebilir. Ancak bu durum, yerel dinamiklere uyum sağlamak zorundadır.
• Sağda ideolojik yenilenme ve ekoloji, dijitalleşme, özgürlükçü sağ gibi yeni konseptlerin öne çıkması mümkündür.
Sonuç:
Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli sonrası Türk sağı, liderlik boşluğu, ideolojik ayrışmalar ve ittifak dinamikleri açısından yeniden şekillenme sürecine girecektir. Bu süreçte:
• Sağ siyaset içinde parçalanma, yeni liderlerin ortaya çıkışı ve ideolojik çeşitlilik beklenebilir.
• Güçlü bir merkez sağın yeniden inşası ya da milliyetçi bir blokun öne çıkması gibi farklı senaryolar mümkündür.
• Genç ve şehirli seçmenlerin tercihleri, sağ siyasetin yönünü belirleyen kritik bir faktör olacaktır.
Türk sağı, bu liderlerin ardından yeni bir kimlik arayışına girerek hem yerel hem de küresel trendlerle uyum sağlamaya çalışacaktır.
PEKİ DÜNYADA SAĞ EĞİLİM NASIL İLERLEMEKTEDİR?
Dünya genelinde sağ eğilimli siyasi hareketler, ülkelerin tarihsel, kültürel ve ekonomik dinamiklerine bağlı olarak farklı şekillerde ilerlemektedir. Ancak genel bir değerlendirme yapmak gerekirse, sağ siyaset son yıllarda önemli bir yükseliş yaşamış ve bu süreçte çeşitli dönüşümler geçirmiştir
İşte dünya genelinde sağ eğilimin ilerleyişine dair bazı temel noktalar:
1. Sağ Popülizmin Yükselişi
Son yıllarda sağ popülist hareketler, pek çok ülkede siyaseti etkisi altına almıştır. Bu hareketlerin temel özellikleri şunlardır:
• Milliyetçilik ve kimlik siyaseti: Popülist sağ liderler, ulusal kimliği ve kültürü koruma söylemleriyle geniş halk kitlelerini mobilize etmektedir. Örneğin, Donald Trump (ABD), Viktor Orbán (Macaristan), Jair Bolsonaro (Brezilya).
• Göçmen karşıtlığı: Sağ popülist partiler, göçmenlerin ekonomik ve sosyal sorunlara neden olduğunu vurgulayan söylemlerle dikkat çekmektedir. Avrupa’da İtalya’nın Lega Nord partisi veya Almanya’daki AfD bu konuda örnek teşkil eder.
• Elit karşıtlığı: Halkın çıkarlarını savunduklarını iddia eden sağ popülist liderler, mevcut siyasi elitleri hedef alarak kitle desteği kazanmıştır.
2. Geleneksel Muhafazakârlığın Değişimi
Geleneksel sağ/muhafazakâr partiler, sağ popülist hareketlerin yükselişiyle bir dönüşüm geçirmiştir:
• Uyum ve dönüşüm: Bazı muhafazakâr partiler, sağ popülist söylemleri benimseyerek kendi konumlarını korumuştur (örneğin, İngiltere’deki Muhafazakâr Parti’nin Brexit söylemleri).
• Kutuplaşma: Geleneksel sağ, bazı ülkelerde daha keskin ideolojik kamplaşmalara yol açarak otoriterleşme eğilimleri göstermiştir (örneğin, Hindistan’da Narendra Modi’nin BJP’si).
3. Milliyetçilik ve Otoriterleşme
Sağ hareketlerin önemli bir kısmı, milliyetçiliği ve güçlü liderlik vurgusunu öne çıkarmaktadır:
• Milliyetçilik: Küreselleşmeye karşı yerel değerleri ve çıkarları savunan sağ hareketler, özellikle ekonomik belirsizlik dönemlerinde güç kazanmaktadır.
• Otoriterleşme: Bazı sağ liderler, güçlerini pekiştirmek için otoriter yönetim modellerine kaymıştır (örneğin, Rusya’da Vladimir Putin, Türkiye’de Recep Tayyip Erdoğan).
4. Ekonomik Sağ ve Neoliberalizmin Dönüşümü
Sağ ideolojiler, ekonomik alanda da farklı yaklaşımlar sergilemektedir:
• Neoliberalizmden sapma: 1980’ler ve 1990’lardaki neoliberal ekonomi politikaları, son yıllarda sağ popülist hareketler tarafından sorgulanmaya başlamıştır. Bu hareketler, ekonomik milliyetçilik ve korumacılık gibi politikaları benimsemiştir.
• Serbest piyasa savunucuları: Geleneksel sağ partiler, serbest piyasa ekonomisini savunmaya devam etse de sosyal eşitsizlik eleştirilerine karşı daha duyarlı hale gelmiştir.
5. Kültürel Sağ ve “Kültür Savaşları”
Kültürel konular, sağ ideolojinin merkezinde yer almaktadır:
• Aile ve dini değerler: Sağ eğilimli hareketler, geleneksel aile yapısını ve dini değerleri savunarak toplumsal değişimlere karşı direnç göstermektedir (örneğin, Polonya’da Hukuk ve Adalet Partisi).
• “Woke” karşıtlığı: Sağ hareketler, Batı’da yükselen sosyal adalet ve eşitlik hareketlerini (woke culture) eleştirerek kültürel savaşlarda önemli bir rol oynamaktadır.
6. Sağ ve Ekolojik Tartışmalar
Bazı sağ partiler çevre politikalarını benimsemezken, diğerleri çevreci politikaları sağcı bir çerçevede ele almaya başlamıştır:
• Çevre karşıtı retorik: Bazı sağ liderler, çevre düzenlemelerinin ekonomik büyümeyi engellediğini savunmaktadır (örneğin, Trump’ın Paris İklim Anlaşması’ndan çekilmesi).
• Yeşil muhafazakârlık: Almanya gibi ülkelerde, muhafazakâr partiler çevre politikalarına uyum sağlamaya çalışmaktadır.
7. Sağ Eğilimlerin Bölgesel Görünümleri
• Avrupa: Avrupa’da sağ popülist partiler, göçmen karşıtı politikalar ve AB karşıtlığı üzerinden güç kazanmıştır (örneğin, Fransa’da Marine Le Pen, Macaristan’da Orbán).
• ABD: Cumhuriyetçi Parti, Trump liderliğinde daha milliyetçi ve popülist bir çizgiye kaymıştır.
• Latin Amerika: Bolsonaro gibi sağcı liderler, otoriter ve dini değerler merkezli politikalarla öne çıkmıştır.
• Asya: Hindistan’da Modi’nin milliyetçi ve Hindu merkezli siyaseti sağ eğilimin Asya’daki örneklerinden biridir.
Sonuç: Sağ Eğilimlerin Geleceği
Dünya genelinde sağ eğilimler, popülizm, milliyetçilik ve kültürel muhafazakârlık gibi unsurlarla birleşerek geniş bir etkide bulunmaya devam etmektedir. Ancak sağ siyasetin geleceği şu faktörlere bağlıdır:
1. Ekonomik krizlerin derinleşmesi: Sağ partiler, ekonomik sorunlar üzerinden popülist politikalarını güçlendirebilir.
2. Küreselleşme ve göç: Küresel göç ve entegrasyon sorunları, sağ hareketlerin kimlik temelli siyasetini besleyebilir.
3. Genç seçmenler: Genç nüfus, geleneksel sağ söylemleri reddedebilir ve daha özgürlükçü ya da çevreci sağ hareketlerin doğmasına yol açabilir.
Dünya genelinde sağ siyasetin, toplumların dinamiklerine göre farklı yönlerde gelişeceği görülmektedir. Popülizm ve milliyetçilik bir süre daha sağın ana unsurları olmaya devam edecektir, ancak uzun vadede ekonomik eşitsizlikler ve çevre sorunlarına yanıt veremeyen sağ hareketlerin değişime uğraması kaçınılmazdır.
PEKİ TÜRKİYE’DE YENİ OLASI LİDERLER VE YAPILANMALAR NASIL OLABİLİR?
Türkiye’de yeni liderlerin ortaya çıkması, mevcut siyasi tablonun değişim dinamiklerine, toplumsal ihtiyaçlara ve mevcut partilerdeki liderlik boşluklarına bağlıdır.
Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli gibi karizmatik liderlerin siyasetten çekilmesi, Türk siyasetinde yeni figürlerin yükselmesine fırsat tanıyabilir.
Bu bağlamda, olası liderler üç kategoride değerlendirilebilir: mevcut lider adayları, potansiyel liderler ve genç siyasetçiler.
1. Mevcut Lider Adayları
Şu anda siyasette aktif olan, kamuoyunda tanınan ve potansiyel liderlik vasıflarına sahip kişiler:
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti)
• Süleyman Soylu: İçişleri Bakanı olarak kamuoyunda güçlü bir profil çizmiş bir figür. Muhafazakâr ve milliyetçi kesimler tarafından desteklenebilir, ancak sert üslubu bazı çevrelerde eleştiri alabilir.
• Numan Kurtulmuş: AK Parti içinde daha uzlaşmacı ve entelektüel bir figür olarak öne çıkıyor. Parti içinde dengeleyici bir rol oynayabilir.
• Murat Kurum: Çevre ve Şehircilik Bakanı olarak tanınan Kurum, teknokratik bir lider olarak gösterilebilir. Özellikle şehirli muhafazakâr seçmenler için kabul edilebilir bir isim olabilir.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP)
• İsmail Özdemir ve Semih Yalçın: Bahçeli sonrası MHP’de liderlik için potansiyel adaylar. Ancak Bahçeli’nin otoriter yönetim tarzı nedeniyle parti içindeki liderlik yarışı oldukça belirsizdir.
• Ülkü Ocakları kökenli liderler: MHP içinde genç ve dinamik isimlerin ön plana çıkma ihtimali bulunuyor. Zafer Partisi’nin lideri Ümit Özdağ gibi daha radikal milliyetçi figürlerin etkisi de hissedilebilir.
İYİ Parti
• Meral Akşener’in ardından: Akşener, hâlihazırda lider olmakla birlikte, partinin geleceğinde daha genç ve pragmatik bir liderin öne çıkma ihtimali bulunuyor. Koray Aydın veya Ümit Özlale gibi isimler, partinin geleceği için potansiyel adaylar olabilir.
Muhalefet Bloku
• Ekrem İmamoğlu (CHP): İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak güçlü bir popülariteye sahip. Uzlaşmacı ve modern bir profil çizerek geniş bir seçmen kitlesine hitap edebilir.
• Mansur Yavaş (CHP): Milliyetçi-muhafazakâr kökeniyle sağ seçmene de hitap edebilen bir lider. Özellikle pragmatik duruşu ve yönetim tarzıyla dikkat çekiyor.
• Ali Babacan (DEVA Partisi): Ekonomi odaklı bir liderlik profili çizen Babacan, şehirli, liberal muhafazakâr seçmenleri temsil edebilir.
• Ahmet Davutoğlu (Gelecek Partisi): Dış politika tecrübesi ve entelektüel birikimiyle liderlik potansiyeline sahip olsa da, parti tabanında sınırlı bir desteğe sahip.
2. Potansiyel Yeni Liderler
Henüz liderlik pozisyonunda olmayan ancak gelecekte potansiyel lider olabilecek kişiler:
• Özgür Özel (CHP): CHP içinde genç ve dinamik bir liderlik adayı olarak görülüyor. Parti içindeki muhalif grupların desteğiyle liderlik yarışına girebilir.
• Selçuk Bayraktar (Bağımsız): Teknoloji ve savunma sanayii alanındaki çalışmalarıyla dikkat çeken Bayraktar, siyasete girmesi durumunda muhafazakâr çevrelerde ciddi bir liderlik figürü olabilir.
• Fatih Erbakan (Yeniden Refah Partisi): Necmettin Erbakan’ın oğlu olarak, muhafazakâr camiada tanınıyor ve özellikle genç muhafazakârlar arasında popülaritesini artırıyor.
3. Genç Siyasetçiler ve Yeni Yüzler
Gelecekte lider olabilecek, henüz yeterince tanınmamış ancak potansiyel taşıyan genç siyasetçiler:
• Tunç Soyer (CHP): İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olarak sosyal demokrat bir liderlik tarzı benimsiyor. Özellikle çevreci ve modern politikalarıyla dikkat çekiyor.
• Selin Sayek Böke (CHP): Ekonomi bilgisi ve akademik birikimiyle öne çıkan Böke, CHP’nin liberal-sol kanadında önemli bir figür.
• Zafer Sırakaya (AK Parti): Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı geçmişiyle, yurt dışında yaşayan Türklerle güçlü bağlar kurmuş bir figür.
• Buğra Kavuncu (İYİ Parti): Genç, dinamik ve milliyetçi-muhafazakâr tabandan gelen bir siyasetçi olarak gelecekte liderlik için aday olabilir.
4. Yeni Hareketler ve Bağımsız Liderlik
Türkiye’de mevcut partilerin dışında, yeni hareketler ve bağımsız liderler de doğabilir.
• Akademik veya özel sektör liderleri: Türkiye’nin ekonomik kriz ve yönetim sorunlarına çözüm üretmek isteyen bağımsız liderler sahneye çıkabilir.
• Yeni sağ hareketler: Milliyetçi, muhafazakâr ve teknoloji odaklı yeni bir sağ hareketin doğması muhtemeldir.
Sonuç:
Türkiye’nin gelecekteki liderleri, mevcut siyasi koşullar, halkın beklentileri ve ekonomik/sosyal dinamikler tarafından belirlenecektir.
Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli sonrası dönem, siyasette yeni figürlerin öne çıkması ve farklı siyasi hareketlerin güç kazanması için fırsat sunabilir.
Liderlik boşluğu, siyasette hem riskler hem de fırsatlar yaratacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.