Osmanlı'nın İlk Müderrisinin Mezarının Yeri Tescillenerek Çevresi Düzenlendi
Osmanlı Devleti'nin kuruluş devrinde yaşayan mutasavvıf ve ilk müderris Davud-i Kayseri'nin naaşının Bursa'nın İznik ilçesinde defnedildiği yer tescillenerek, türbesi ile etrafında çevre düzenlemesi yapıldı.
Davud-i Kayseri'nin mezarının bulunduğu alana dair belgelerin sunulması ve Bursa Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğünce kabul edilmesinin ardından tescili yapıldı.
İznik Kaymakamlığının yürüttüğü çalışmalar kapsamında İznik Belediyesince çevredeki evler istimlak edildi.
Bursa Büyükşehir Belediyesinin de destek verdiği çalışmalar sonucu, temsili mezar kaldırılarak, bir türbe yapıldı ve çevresi düzenlendi.
Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hasan Basri Öcalan, tasavvuf ve İslam düşünce tarihinde büyük etkileri bulunan İbnü'l-Arabi geleneğini bugünlere taşıyan Davud-i Kayseri'nin çok önemli bir alim olduğunu söyledi.
Osmanlı'nın ilk müderrisinin yaşamıyla ilgili bilgiler veren Öcalan, şunları kaydetti:
"Eğitimine Kayseri'de başlayan Davud-i Kayseri, daha sonra İslam dünyasının en önemli ilim merkezlerinden Mısır'a gidiyor. Mısır'dan sonra tekrar Anadolu'ya dönüyor. Bu dönem, Osmanlı Devleti'nin kuruluş yıllarına tekabül eder. Orhan Gazi, 1331'de İznik'i fethedince burada bir medrese yapıyor ve o dönemde 60-70 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğimiz Davud-i Kayseri'yi davet ediyor. Bu davet, çok anlamlıdır. Davud-i Kayseri, sadece dini ilimlerde fıkıh, kelam, tefsir, tasavvuf değil, aynı zamanda akli ilimler dediğimiz astronomi gibi ilimlerde de 'yedi tuğla' sahibidir yani bu konuda mahir olan birisidir. Orhan Gazi, İznik'te yaptırdığı medresenin başına Davud-i Kayseri'yi getirip yevmiye 30 akçeyle müderris tayin ediyor."
Öcalan, Davud-i Kayseri'nin İznik'teki medresede uzun yıllar müderrislik yaptığını, talebe yetiştirdiğini ve kitaplar yazdığını dile getirerek, bunlar arasında Muhyiddin İbnü'l-Arabi'nin "Fususü'l-Hikem" adlı eserine yazdığı şerhin çok önemli olduğunu ve bugünlere kadar geldiğini vurguladı.
Dönemin üslubuna uygun mezar taşı yapılacak
Davud-i Kayseri'nin 1350'de vefat ettiğini ancak mezarının bugünlere ulaşamadığını belirten Öcalan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Nereye defnedildiğine dair tarifler, 'İznik'te Yeşil Cami'nin karşısındaki çınar, medresenin civarlarına defnedildi' gibi rivayetler vardı. Son yıllara kadar mezarı bilinmiyordu. Buraya gelenler, Davud-i Kayseri'nin mezarı yerine, 'Bu çınar ağacının altındadır' diye bir tabelayla karşılaşıyordu. Orhan Gazi dönemindeki medresenin vakfiyesi ve diğer arşiv belgelerini inceledik, araştırdık. Gerçekten de mezarının yerinin şu anki yer olduğunun tespiti yapıldı. İznik Kaymakamlığı ve belediye vasıtasıyla bu belgeleri Bursa'daki Anıtlar Kuruluna gönderdik, orada tescil edildi. Tescil edilince etrafının açılması da gündeme geldi. Etraftaki yerler istimlak edilerek projelendirme yoluna gidildi. Bursa Büyükşehir Belediyesi, İznik Kaymakamlığı da devreye girerek, Davud-i Kayseri'nin şanına yakışır şekilde bir türbe ve çevre düzenlemesi yapıldı."
Türbenin yanındaki evlerin belediye ve kaymakamlık tarafından bedelleri ödenerek kamulaştırıldığını anlatan Öcalan, Orhan Gazi'nin yaptırdığı medresenin ise kesin bilgisi olmasa da bu alanda olduğunu tahmin ettiklerini belirtti.
Prof. Dr. Öcalan, Davud-i Kayseri'nin mezar taşının bugünlere ulaşmadığını ifade ederek, "Bununla ilgili bir çalışma yaptık. Davud-i Kayseri'nin hayatını kısaca ifade eden cümlelerle mezar taşı kitabesi yazdık ve bunu bir hattata verdik. Hattat yazıp mermere işledikten sonra yerine konulacak ve böylece Davud-i Kayseri'nin şanına yakışır, o dönemin klasik mezar taşı üslubuna uygun olarak yapılacak." dedi.
Davud-i Kayseri ile ilgili çalışmalar yapan akademisyenler olduğu bilgisini veren Öcalan, "Özellikle Muhyiddin İbnü'l-Arabi'nin Fususü'l-Hikem adlı eserine yaptığı şerhi, günümüzde İran'da Kum şehrinde ders kitabı olarak okutuluyor. Davud-i Kayseri'nin diğer kitapları üzerinde de çalışmalar, tercümeler yapıldı. Günümüzde halen bunlar okunmaya devam ediyor." diye konuştu.
Öcalan, geçen yıl İznik'te yabancı bir turistle karşılaştığını, aralarındaki sohbette bu kişinin Gregory Philips adında, Müslüman olduktan sonra Derviş Salih ismini aldığını ve sadece Davud-i Kayseri'nin kabrini ziyaret etmek için Kanada'nın Toronto kentinden geldiğini öğrendiğini sözlerine ekledi.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.