Çidem Ayözger Ergüvenç

Çidem Ayözger Ergüvenç

Otobüs yolculuğu

Havaalanlarından söz ederken, lâf lâfı lâf tabakayı açar derler ya, o hesap aklıma otobüsle yaptığım gece yolculukları geldi. Bizim ilk gençlik yıllarımızda Varan Otobüsleri yeni hizmete girmişti. Hem dönemin koşullarına göre oldukça konforluydu hem de düzgün servis verirdi. Bir yolculuğum sırasında otobüs kalktığında çok susadığımı fark ettim ama şimdi iş çıkarmayayım herkes yerleşsin öyle isterim diye düşünürken derin bir uykuya dalmışım. Servis elemanı hafifçe omzuma dokunup kolonya şişesini serpmek için bana uzatınca su getirdi sandım ve uyku sersemliği ile şişeyi ağzıma götürünce çocuk elimden kapıp aman içmeyin diye yakardı. Beni acaba alkolik mi sandı diye epey utanmıştım.
Henüz Dalaman havaalanının adı bile yok; Marmaris’ten Ankara’ya gece otobüsü ile dönüyorum. Rahat uyuyabileyim diye yanıma yastığımı da aldım. İki kişilik koltukta tek başıma yolculuk yapacak biçimde seyahatimi ayarladım. Yastığı koridor tarafındaki kola yasladım yattım, uyumuşum. Uykum arasında biri benim sağ ayağımı hafifçe itince uyandım anladım ki koltuğun arkalığından dışa sarkıtmışım; hemen toparlandım. Derken birinin kolumun üstünden atladığını fark ettim, kollarımdan birini koridoru aşıp yan koltuğa uzatmışım. Ne olduğumu anlamadan bir el kolumu karnımın üstüne yerleştirdi. Uyanabilsem çok utanacağım ama bütün gün yazlığımızı kışa göre toparlayıp temizleyince öylesine yorulmuşum ki bir türlü ayamıyorum. O zamanlar bizim köyde ev işlerine yardım edecek kimse bulunmazdı.
Bu kez Ankara’dan Marmaris’e yine gece otobüsüyle, bu kez oğlum yanımda, yolculuk yapıyorum. Cam kenarına oğlumu oturttum ben koridordayım. Koridorun öbür tarafında baktım yazlığımızdan bir komşumuz cam kenarında oturuyor. O da bizi görünce yanında oturan yolcuya, yanda oturan komşumla sohbet ederiz diyerek yer değiştirdiler. Otobüsümüz o günlerde Ankara’da İzmir Caddesinden kalkıyordu. Biraz hoşbeş ettikten sonra, trafiğe göre on, on beş dakika sonra ve henüz Ankara’dan çıkmadan ben uyumuşum. Otobüs bir, iki yerde durup yolcu almış; sonra çay molası verilmiş, oğlum ve komşumuz inmiş. Hiçbir şeyin farkında değilim. Sonunda köyümüze yakın bir yerde durduk, indik. bizi karşılayan araca bineceğiz, adamcağız boşuna cam kenarını bıraktığını, hiç sohbet edemediğimizi söyleyerek bana sitem etti.
Yine Ankara’dan yine Marmaris’e ve yine gece otobüsü ile çok sevdiğim bir arkadaşımla birlikte yolculuk yapıyoruz. Ben jest olsun diye onu cam kenarına oturttum. Hoşbeş sırasında bana, bak şimdi bu insanlar böyle düzgün oturuyorlar ya bir de onları uyurken gör. Ağızları açılır, kolları bir tarafa bacakları bir tarafa gider, aralarında horlayanlar bile olur dedi. Gülüştük. Gerisini sabah olup ben uyandıktan sonra ondan dinleyelim: ellerini kucağında kenetledin, gayet dik oturuyordun, benim söylediklerim kulağına yer etmiş besbelli ki ağzını neredeyse dudaklarını büzüştürecek kadar kilitledin. Mola verdiklerinde öyle güzel uyuyordun ki seni uyandırmaya kıyamadım ve ben de çıkmadım ama şöyle ön koltuğun arkalığına bir başımı yaslamaya kalktım, sen aniden devrilip benim tarafıma yan yatıverdin, başın benim koltuğuma düştü. Doğal olarak ben arkama yaslanamadım. Uyandırmağa kıyamadım ve bütün yol ön koltuğa yaslanarak sabahı bekledim.
Çok üzüldüm. Sevgili arkadaşım benim yüzümden kâbus gibi bir yolculuk yapmıştı.
Oğlumla İzmir’den Ankara’ya döneceğiz, uçağı kaçırdık. Gece geç yatmışız, otobüse binince beni bir uyku bastırdı, şöyle bir içim geçmiş. Yemek molası için durduğumuzda beş yaşındaki oğlumun otobüste herkesle ahbap olduğunu öğrendim. Ben uyukladığımı sanırken Kaan bütün otobüs halkıyla ahbap olmuştu. Neler, neler anlattığını diğer yolculardan duydukça biraz mahcup olmadım değil.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.