Öyle Bir Türkiye Ki..

Öyle Bir Türkiye Ki..

Yeni yıla girdik ya, öyle güzel bir Türkiye diliyorum ki, herkesin sağlıklı ve mutlu, yarından umutlu, güven ve huzur içinde kardeşçe yaşayacağı, yokluk darlık çekmeyeceği bir ülkemiz olsun.

Yeni yıla girdik ya, öyle güzel bir Türkiye diliyorum ki, herkesin sağlıklı ve mutlu, yarından umutlu, güven ve huzur içinde kardeşçe yaşayacağı, yokluk darlık çekmeyeceği bir ülkemiz olsun.

Anayasamızı çiğneyemesin kimse. Yasalara herkes eksiksiz uysun. Yöneticilerimiz hem fikri, hem de bedeni bakımdan daha sağlam dursun. Dün ak dediğine, bugün çıkarı için kara demesin. Kişisel menfaatler değil, milli menfaatler geçerli olsun hep. Yetimin hakkını hiç aklımızdan çıkarmayalım. Harama el uzatmayalım. Devletin ve milletin varlığını hovardaca saçmayalım sağa sola. Tek bir iğnenin hesabını bile verebilelim. Cevapsız tek bir soru kalmasın ortalıkta.

Fabrika ayarlarına dönmüş, Cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki bilinç ve disipline kavuşmuş, planlı ve programlı hareket eden güçlü bir memleketi özledik. Keşke ettiği yemine sadık 200 üyeli bir Meclis’imiz,100 üyeli bir Senato’muz olsa. Ülkeyi tek kişi değil, Parlamento’dan çıkacak hükümetler yönetse, kararnameler ve genelgelerden çok, kanunlar hakim olsa hayatımıza…Siyasi görüşlere uygun değil, hizmette tarafsız ve adil, tecrübeli ve donanımlı bir bürokrat kadrosuna sahip olsak, daha iyi olmaz mı?

Dini politikadan ve yönetimden uzak tutacak, dini değerlerimizi oya çeviren anlayışı ortadan kaldıracak akılcı kararlarda niye buluşmayalım ki.. Çağdaş eğitimimizi dini eksene kaydırmak yerine, gençlerimizi modern bilim ve bilginin çizgisinde tutmak, hatta daha da ileri taşımak gerekmez mi? İnsanımızın giyimine, inanışlarına, yaşamına müdahele etmemeliyiz artık. Hürriyetin ve özgürlüğün tadını çıkarmak varken, baskılanmak yada belli bir hedefe zorlanmak niye ki..

Türk’üz, aslımız nereli olursa olsun bu topraklarda yaşayan hepimiz Türk’üz. Ay yıldızlı bayrağın altında kardeşçe yaşar, bizi bölmek ve parçalamak isteyenlere fırsat ve imkan vermeyiz. Farklı düşünce ve yanlışlar sonucu, güçlü ordumuzu yıprattık. Çok iyi yetişmiş, dünyanın gıpta ettiği tecrübeli, savaşçı ve yiğit personelimizden olduk. Böyle yapmakla sadece düşmanlarımızı sevindirdik. Şimdi yine o güçlü ordumuzu tekrar kazanacağımızı hepimiz göreceğiz. Yeter ki, camiye-kışlaya-okullara siyasetin elini bulaştırmayalım, politikayı sokmayalım buralara.

Yargıya tam güvenli günlere döneceğiz. Hakimlik ve Savcılık gibi çok saygın ve seçkin görevleri, politikadan ve politikacıdan uzak tutacağız. Bu görevlere siyasi partilere kayıtlı yada çalışan genç avukatları getirmeyeceğiz. Bu yanlışları yapmayacağız artık. Tüm devlet kadrolarına ehil ve layık, bilgili ve dürüst personeli oturtacağız. İhtiyacımız kadar memur alacağız devlete. Bugün beş Türkiye’yi idare edecek memura sahibiz. Bilgisayar çağını yaşayan dünya personel azaltırken, biz aksine çoğaltıyoruz. İktidar partisine oy veren işsizlere, sürekli devlette iş veriyor, memur yapıyoruz. O yüzden hantal bir devlet yapısına sahibiz ya..

Her sokağa Üniversite açmamalı, üç katlı apartman sahiplerini Üniversite patronu yapmamalı ,ihtiyacımız olmayan branşlarda öğrenci yetiştirmemeli, yarı aydın değil tam aydın ve çağdaş bilim sahibi gençleri topluma kazandırmalıyız. Mesleki öğretimi de teşvik etmeli, işsiz Üniversite mezunu yerine meslek okullarından çıkacak çocuklarımıza imkan ve fırsat tanımalıyız. Köyleri mahalle yaparak, köy okullarını kapatarak, muhtarlara bolca maaş ve silah verip işsiz bırakarak inanılmaz ve zararlı yanlışlar yaptık. Köylülüğü bitirdik, çoğunu tarımdan uzaklaştırdık, ekili topraklarımızın çoğunu boş bırakıyoruz hala.

Hayvancılığımızı da mahvettik, tarımsal arazilerimizi de, ormanlarımızı da perişan ettik, madencilere terkettik ortalığı. En verimli tarım arazilerimizi inşaatlarla betona buladık. Denizlerimizi, göllerimizi, nehirlerimizi ve tüm akarsularımızı kirlettik, sanayi dahil tüm atıkları boca ettik buralara. Yaptığımız yanlışların hangi birini sayayım ki. Ama bunları hemen ve hiç vakit kaybetmeden düzeltebilmek elimizde, düzelteceğiz de inşallah. İnsanlarımızı ayrıştırma ve bölme, çalışanlarımızı ve emeklilerimizi geçim darlığına düşürme, doktorlarımızı kaybetme, iyi yetişmiş ve değerli insanlarımızı cezalandırma, doğru dürüst eğitimi, bilgisi ve tecrübesi olmayan insanları mükafatlandırma gibi feci uygulamalarımızı da gözden geçirip onarmalıyız.

Basın hürriyetimizi koruyalım. Konuşan Türkiye’den, hak arayışlarından ve yönetimi protestolardan, yasadışı eyleme dönüşmedikçe korkmayalım. Bırakın işçiler, öğretmenler, madenciler, doktorlar, emekliler yürüsün, dertlerini anlatsın. Konuşan değil, susan Türkiye’den ve sessizlikten korkmalı, ürkmeliyiz. Yeri gelmişken, önemli bir dileğimi de belirtmeliyim. Yolsuzluk, hırsızlık, suiistimal ve görevi kötüye kullanma her devirde vardı. Ama bu devirde inanılmaz ölçüde çoğaldı. Bunu engellemek yada bir miktar hafifletmek elimizde. Kamu görevlilerinden saçma sapan, hiçbir işe yaramayan ve beş yılda bir mal beyanı alınıyor. Bunu sadece kamu görevlilerinden değil hepimizden yılda bir isteseler ve kontrolünü de (yetkili ve profesyonel) bir oluşuma bıraksalar, inanın hırsızlık ve yolsuzluk büyük miktarda azalır.

Dilediğim Türkiye’yi özetledim. İnşallah böyle bir ülkede ve ortamda yaşarız. Dilerim öyle olsun.

CAN PULAK

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler