Özdil'den Afganistan için dikkat çeken yazı

Özdil'den Afganistan için dikkat çeken yazı

Sözcü gazetesi yazarı Afganistan'da yaşanan gelişmeleri değerlendirdiği yazısında Siklon Operasyonu'nu aktardı.

Sözcü gazetesi yazarı Afganistan'da Sovyetler'e karşı yürütülen Siklon operasyonunu yazdı.

Özdil, o dönem yaşananları Afganistan'da bugün meydana gelen gelişmeler ile karşılaştırdı. 

Yılmaz Özdil'in "Siklon" başlıklı yazısı şöyle oldu:

Gust…

Yunan kökenli Amerikalıydı.

Tam adı, Gustav Lascaris Avrakotos'tu.


 
Limni adası'ndan ABD'ye göç etmiş bir ailenin oğluydu.

1938 yılında Pensilvanya'da doğdu.

Carnegie Mellon Üniversitesi'nde mühendislik okumaya başladı, ancak, meyveli maden suyu üreticisi olan babası iflas etti, mecburen üniversiteyi bıraktı, demir çelik fabrikasına işçi olarak girdi, gündüzleri fabrikada çalışıyor, akşamları bar bar dolaşıyor, sigara satıyordu, babasının borçlarını ödemesine katkı sağladı, vaziyeti biraz toparladılar, taksitlerini kendi kazandığı parayla ödeyerek Pitssburgh Üniversitesi'ne kaydoldu, işletme ekonomisi bölümünden yüksek onur derecesiyle mezun oldu, üniversite hocalarından biri Richard Cottam'dı, siyaset bilimi profesörüydü ama, aslında CIA personeliydi, İran uzmanıydı, İran'da operasyonel görev yapmıştı, Yunan kökenli öğrencisindeki kavrama ve analiz yeteneğini farketmişti, “CIA'e katılsana” dedi, 1962 yılıydı, Gust teklifi kabul etti, mülakatları başarıyla geçti, CIA'ye girdi.


 
O güne kadar etnik kökeninden hiç rahatsız olmamıştı, doğma büyüme Amerikalıydı ama, CIA'e girince kendini yabancı hissetti.

Çünkü, o tarihte siyahlar, hispanikler CIA'ye alınmıyordu, etnik kökenlere kapalıydı, hatta kadın personel bile parmakla gösterilecek kadar azdı, Yahudiler alt kademe memuruydu, yükselmelerine izin verilmiyordu, CIA'de sadece kendisini “mavi kanlı” olarak gören “beyaz”lar vardı.

Üstelik, köklü ve zengin ailelere mensup olan bu beyaz yöneticilerin tamamı “Ivy League” tabir edilen “elit” üniversitelerin mezunlarıydı, öbür üniversitelerden gelenleri aşağılıyorlardı.

Gust hem etnik köken, hem ailesinin ekonomik durumu, hem de tahsili açısından kendini ikinci sınıf hissetti.

Bu hor görme durumu, onu küstürmedi, aksine ateşledi.

Casusluk eğitimini en üst seviyede tamamladı.

Bir zamanlar fabrikada işçi olarak çalıştığı için, teşkilattaki arkadaşları ona “mavi yakalı James Bond” sıfatını takmıştı.

İlk görev yeri Yunanistan'dı, 1963 yılında Atina'ya gitti.

Baba ocağındaydı.

Henüz 25 yaşındaydı.

Yunan kökenliydi, akıcı Yunanca konuşuyordu, Yunan ordusundaki subaylar, bu Amerikalıyı “akraba” gibi kucaklamışlardı, çok kısa süre içinde Yunan ordusuyla CIA arasındaki bağlantı noktası haline geldi.

Yunanistan, Türkiye, İtalya, Almanya gibi NATO ülkelerindeki en önemli sorun, komünizm'di… CIA'in bu ülkelerdeki temel görevi, komünizmle mücadele etmek, anti-komünist dernekler/partiler kurmak, yeterli olmazsa, askeri darbe yaptırmaktı.

Gust son seçeneği daha pratik buldu, sol görüşlü insanların devletten ve ordudan tasfiye edilmesi amacıyla, resmi ve gayriresmi yönlendirmelerle, 1967 yılında “albaylar cuntası”na darbe yaptırdı.

Mavi yakalı James Bond, daha ilk işinde, CIA'in yıldızı olmuştu.

Bu darbenin, bize, Kıbrıs'a çok kanlı yansıması oldu.

Enosis'i gerçekleştirmek için, yani Kıbrıs'ın Yunanistan'a bağlanması için düğmeye basan milliyetçi albaylar cuntası, silahlı terör örgütü EOKA'yı sahaya sürdü, anti-komünist örgüt EOKA'yla sivil katliamlar gerçekleştirdiler, Kıbrıs'ta hem etnik hem ideolojik temizlik yaptılar.

EOKA, Ethniki Organosis Kyrion Agoniston, yani güya Kıbrıslıların Milli Mücadele Örgütü'ydü ama, düpedüz CIA maşasıydı.

1974 Harekatımıza kadar Kıbrıs Türklerine kan kusturdular.

(Parantez açalım… Yunanistan siyasetini Yunan kökenli CIA casusu yönlendirirken, aynı dönemde Türk siyaset sahnesini, Türk kökenli CIA casusu şekillendiriyordu. Parantezi kapatalım, devam edelim.)

15 yıl boyunca Yunanistan'da kalan Gust, 1978 yılında ABD'ye döndü, 40 yaşındaydı, o yaşında çok çok büyük tecrübe sahibiydi.

Boston'da görevlendirildi, ABD'ye gelen yabancı işadamlarını devşirmeye başladı, özellikle İranlı işadamları arasında pek popülerdi, maaşa bağladığı İranlıların bazıları 1979 yılındaki Humeyni devriminden sonra CIA'in çok işine yarayacaktı.

Helsinki istasyon şefi olmasına kesin gözüyle bakılıyordu, Fince öğrendi, tam Finlandiya'ya gitmek üzere bavullarını topluyordu ki, CIA'deki ayak oyunlarının kurbanı oldu, terfi etmesi engellendi.

Öfkeden deliye dönmüştü.

Avrupa Bölüm Başkanı'nın odasına gitti, suratına küfretti.

“Derhal özür dile, yoksa disiplin cezası alacaksın” dediler, “peki” dedi, yine Avrupa bölüm başkanının odasına gitti, yine suratına küfretti.

CIA'den atılmaktan kılpayı kurtuldu.

Sıradan bir pozisyonla Latin Amerika masasına postalandı.

Kendisini kanıtlamak ve terfisini engelleyenleri teşkilat içinde rezil etmek için fırsat kolluyordu.

Sovyetler Birliği, Afganistan'ı işgal etti.

Bu durumu fırsat olarak gördü, alttan girdi üstten çıktı, 1983 yılında Güney Asya Operasyon Grup Başkanvekilliği'ne atandı.

Siklon operasyonu'nu yönetmeye başladı.

Siklon operasyonu, Sovyet işgaline karşı Afgan yerel güçlerini finanse edip, silahlandırıp, savaştırma programının kod adıydı.

Aslına bakarsanız, Sovyet işgalinden altı ay önce başlatılmıştı, işgal bangır bangır geliyordu, CIA bunu görmüştü, direnişi organize etmeye başlamıştı ama, tıkanmışlardı, başarısızdılar.

Gust, işte bu siklon operasyonu'nu yönetmeye başladı.

Artık ona “Doctor Dirty” diyorlardı.

Öylesine “kirli” bir ameliyatı üstlenmişti.

İlk iş, Amerikan Kongresi'nin Teksaslı üyesi Charlie Wilson'la temas kurdu, Temsilciler Meclisi'nin ödenek komisyonundaydı.

Bu komisyon, CIA operasyonlarının bütçesini belirleyen siyasi otoriteydi.

Charlie Wilson subay kökenliydi, komünizmi dünyanın en büyük tehlikesi olarak görüyordu, siyasetteki etkisinin yanısıra, gece hayatıyla da meşhurdu, sosyete partilerine düşkündü, Teksas'ın en zengin kadınlarından Joanne Herring'in sevgilisiydi.

Joanne Herring enteresan ötesi bir kadındı, Pakistan fahri konsolosuydu, çünkü, Pakistan devlet başkanı Ziya ül Hak'la da gönül ilişkisi vardı, Pakistan'a katkılarından ötürü Cinnah Madalyası almıştı.

Ve… CIA'in bölgedeki stratejik ortağı, Siklon operasyonu'nun temel ayağı, Pakistan istihbarat teşkilatı ve Ziya ül Hak'tı.

Gust, işte bu yol haritasını izleyerek, Charlie Wilson'la temas kurdu, elinden tuttu, Pakistan'a götürdü, Pakistan'daki mülteci kamplarını gezdirdi, anlattı anlattı anlattı, ikna etti.

Siklon operasyonu'nun alt tarafı 15 milyon dolar olan bütçesinin, peyderpey milyar dolara kadar çıkarılmasını sağladı!

Mısır'a gitti, Rus malı kalaşnikoflar satın aldı, Rus malı patlayıcılar satın aldı, keskin nişancı tüfekleri, gece görüş dürbünleri aldı.

Parayı Suudi Arabistan'a ödetti.

Amerikan özel kuvvetlerini getirdi, yerel aşiretleri eğitmeye başladı, “bunlara nasıl öldüreceklerini öğretin” dedi.

CIA'in paramiliter faaliyetler bölümünden Michael Vickers'ı Siklon operasyonu'na dahil etti, taktik ve lojistik öğretti.

İsrail'in silah göndermesini sağladı.

Kendisini “mücahit” olarak tanımlayanlar “kahrolsun İsrail” diye slogan atarken, aslında ellerindeki silahı İsrail veriyordu!

Helikopter düşürmek için omuzdan atılan füzeler getirdi.

Çin'in bile silah vermesini sağladı.

Pakistan'ın yanısıra Suudi Arabistan, İsrail, İngiltere, Fransa, Almanya, Kanada, Singapur istihbaratlarından destek aldı.

Pakistan istihbaratıyla birlikte Taliban'ın temelini attı.

Siklon operasyonu'yla devşirilen ve “özgürlük savaşçıları” denilen Afgan aşiret liderlerinin elinden tuttu, Washington'a getirdi, Beyaz Saray'da ABD başkanı Reagan'la birlikte poz verdirdi.

Siklon operasyonu'yla en fazla miktarda para ve en fazla miktarda silah verilen Afgan lider, Gülbettin Hikmetyar'dı.

CIA adına vekalet savaşı yürüten Hikmetyar'ın kuklacısı, Gust Avrakotos'tu.

Aynı Hikmetyar, aynı tarihlerde, henüz il başkanı olan Tayyip Erdoğan'ın yere oturarak, dizinin dibinde poz verdiği Hikmetyar'dı.

Siklon Operasyonu 10 yıl sürdü.

13 bin 621 Rus askeri öldü.

470 bin Rus askeri yaralandı.

451 helikopter ve uçak kaybettiler, 147 tank kaybettiler.

Afganistan tarafındaki yıkım daha vahimdi, bir milyonun üzerinde insan öldü, yüzbinlerce dul ve yetim kaldı.

Olağanüstü hezimet, olağanüstü zafer, olağanüstü trajediydi.

(CIA bu uzun soluklu operasyon sırasında Afganistan'ın kılcal damarlarına kadar nüfuz etti, kabileleri devşirdi, muhbirler devşirdi, çift taraflı, üç taraflı ajanlar monte etti, lisanına, geleneğine göreneğine, örfüne adetine, en ücra köşelerine kadar coğrafyasına hakim oldu, Afganistan'ı CIA'in avucunun içi haline getirdi.)

Sovyetler Afganistan'dan çekildi.

Gust Avrakotos da Afganistan'dan ayrıldı.

Özel hayatı darmadağın olmuştu, oradan oraya savrulurken evliliğini yürütememiş, ilk eşinden boşanmıştı, kendisi gibi CIA casusu olan Claudette'e aşık olmuştu, ikinci evliliğini onunla yaptı, ilk eşinden olan oğlu Gregory de CIA'de çalışıyordu.

50 yaşına gelmişti, ABD'nin en üst düzey istihbarat madalyasını almıştı, hırsları, öfkeleri sona ermişti, bir insanın görebileceğinden katbekat fazla ölüm ve felaket görmüştü, o ölüm ve felaketleri bizzat organize eden kişi olarak artık daha sakin yaşamak istiyordu, Afrika masasına tayinini istedi, 1989'da CIA'den emekli olana kadar Afrika masasındaki pasif görevde oturdu, 2005'te öldü.

Aslına bakarsanız, istihbarat dünyası elbette bütün detayları biliyordu ama, sıradan insanlar Gust Avrakotos'u tanımıyordu, özellikle Afganistan'da ne işler çevirdiğini kimse bilmiyordu.

CBS Televizyonu'nda çalışan tecrübeli gazeteci George Crile 2003 yılında “Charlie Wilson'un Savaşı” adıyla bir kitap yazdı.

Bu kitap, Hollywood'ta film yapıldı.

Başrollerinde Tom Hanks, Julia Roberts, Philip Seymour Hoffman gibi devler yeraldı.

Teksaslı temsilciler meclisi üyesi Charlie Wilson'u Tom Hanks canlandırdı, sosyete güzeli Joanne Herring'i Julia Roberts canlandırdı, CIA casusu Gust Avrakotos'u da Philip Seymour Hoffman canlandırdı.

2007'de vizyona girdi.

Böylece, Yunan kökenli CIA casusu Gust Avrakotos'un Afganistan'da neler çevirdiğini bütün dünya öğrenmiş oldu.

Gust Avrakotos rolündeki Philip Seymour Hoffman, en iyi yardımcı erkek dalında Oscar'a aday gösterildi.

Bizim filmimiz ise daha kısa…

CIA'in kurduğu Taliban'ın dizinin dibinde oturduk.

“Yes be annem” dedirterek, Kıbrıs Rum Kesimi'ni AB'ye soktuk, böylece Gust Avrakotos'un Enosis hayalini gerçekleştirdik.

Gust Avrakotos gibi Afganistan'da görev yapan MİT Orta Asya Daire Başkanvekili Kaşif Kozinoğlu'nu CIA maşalarının kumpasıyla Afganistan'dan getirdik, Silivri'de öldürdük.

E bakıyoruz şimdi…

Sayın basınımız, ABD'nin Afganistan'da mahvolduğunu filan yazıyor.

Sayın basınımız öyle diyorsa, öyledir mutlaka.
 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler