Öztürk Yılmaz’dan çok kritik açıklamalar! Acilen tedbir alınması lazım!

Öztürk Yılmaz’dan çok kritik açıklamalar! Acilen tedbir alınması lazım!

Yenilik Partisi Genel Başkanı ve 13. Cumhurbaşkanı adayı Öztürk Yılmaz, deprem bölgelerinde gerçekleştirilen temaslarla ilgili basın açıklaması yaptı.

Türkiye’nin doğusunda meydana gelen ve “asrın felaketi” olarak nitelendirilen deprem felaketi sonrasında teşkilatlarıyla birlikte deprem bölgesine yola çıkan 13. Cumhurbaşkanı adayı ve Yenilik Partisi Genel Başkanı Öztürk Yılmaz, depremzedeler için yapmış oldukların yardımların dağıtımı sonrasında açıklamada bulundu.

İLK GÜN KURTARMA YOKTU, DEVLET YOKTU, HÜKÜMET YOKTU!

“Depremin ilk günü Kahramanmaraş'a gittik. Oradaki durum içler acısıydı.” diyen Yenilik Partisi Genel Başkanı ve 13. Cumhurbaşkanı adayı Öztürk Yılmaz, “Kahramanmaraş’ın Merkez ilçesinden Pazarcık ilçesine ve oradan da Adıyaman'ın Gölbaşı ilçesine geçtik. Üç yerde de gittiğimiz ilk gün kurtarma yoktu, devlet yoktu, hükümet yoktu. İkinci günde keza benzer şeyle karşılaştık. Vatandaşlarımız kurtarma yapıyordu ve açıkçası kente sahip çıkan bir belediye başkanı yoktu.” dedi.

İNSANLAR KENDİ BAŞLARINA KURTARMA YAPIYORLAR

Yenilik Partisi Genel Başkanı ve 13. Cumhurbaşkanı adayı Öztürk Yılmaz, “Şimdi koordinasyon merkezi kurmuşlar. Oradan yönetiyorlar ama sokakta insanlar kendi imkanlarıyla baş başa kalmışlar. Açıkçası benim çok anlam veremediğim bir durumdu. Tam olarak da bizim aslında gerçeği görmemiz gereken nokta da burasıydı. Burada biz battaniye dağıttık, eldiven dağıttık ve bere dağıttık. Oradaki depremzedeleri ziyaret ettik ve hepsinin ortak kanaati şu: “Buraya ilk gün hiçbir yardım gitmedi, kurtarma olmadı ve ilk gün eksi beş, altı yedi ve hatta 10 olduğu için de ilk gün pek çok insanımızı sırf kurtarma olmadığı için kaybettik.” İfadelerini kullandı.

AFAD VE KIZILAY’I GÖREMEDİK

Yenilik Partisi Genel Başkanı Öztürk Yılmaz’ın açıklamalarının devamı şöyle:

Hatay'dan sonra Gaziantep ve dönüş yolumuzda da Osmaniye'ye uğradık. Antakya’daki yıkımla Kahramanmaraş’taki yıkımı karşılaştırdığımız anda Hatay’daki yıkımı daha ağır gördüm ve ürkütücüydü. Aslında olayın diğer gerçek boyutu pek de halka yansıtılmıyor. Biz o yansıtılmayan boyutunu gördük. Antakya'daki evlerin yüzde sekseni ya çökmüş ya yan yatmış ya da içine girilemez halde çatlamış ve halk sokakta yardım bekliyordu. Halkımızın yardımına yine vatandaşlarımız yardım malzemesi göndererek koştu. Şahsen Yenilik Partisi olarak her tarafa yardım götürdük. Yardım malzemeleri bölgeye ulaştı ama bu defa yine koordinasyonsuzluk gördük. İlk üç gün AFAD ve Kızılay’ı göremedik. Dolayısıyla koordinasyonsuzluk olduğu için bu kadar büyük çapta yardım malzemesi gelmesine rağmen yardımlar istenen kişilere ulaşmakta zorluk çekti ve maalesef olmadı.

BASIN İKİ YÜZLÜLÜK YAPIYOR

Bölgede basın, iki yüzlük yapıyor, olayların sadece işine gelen bölümlerine aktarıyor. Bu kadar kritik, bu kadar hayati bir konuda insanların canının söz konusu olduğu bir dönemde hala tarafgirlik yapıyor. Hala olayın sadece güneşli tarafını göstermeye çalışıyor. Halbuki dağın diğer tarafında ölümler var, gözyaşı var, çaresizlik var, hala kurtarılmayı bekleyen enkaz altında olan insanlar var ve maalesef bu bölüme biz televizyonlarda şahit olmuyoruz ve özellikle bir ikiyüzlülükte burada var.

ACİLEN TEDBİR ALINMALI

Şu andaki araziden en büyük istekler; çadır, ısıtıcı, kadınlara acilen tuvalet ve sahra hastanesidir. Bunlar olmadan kolay kolay orada yaşam olamayacak. Çünkü orada muhtemelen eğer bu tedbirler acilen alınmasa salgın başlayabilir.

Bürokratların hiçbir tanesi şu anda deprem yönetebilecek, kriz yönetebilecek kapasitede değiller. Bunu kabul etmemiz lazım. İkinci bir konu, sorumluluk almıyorlar ve herhangi bir sorumluluk üstlenmiyorlar. Mesela, “Bu organizasyonsuzluğun, bütün bu başarısızlığın sorumlusu kimdir?” dediğiniz anda bir tane çıkıp “sorumluyum” demiyor. Çünkü sorumluluk belli insanların üzerine yüklenmiyor ve kimse sorumluluk alıp istifa etmiyor veya istifaya zorlandığı zaman bende sorumluluk değil deyip başkasına top atıyor. Böyle durumlarda bakınız bütün dünyayı inceleyin, afetlerin olduğu yerlere bakın, oralarda Acil İşler Bakanlığı vardır. Yani Acil İşler Bakanlığının görevi nedir? Acil bir şey olduğunda, deprem ve sel gibi tek yerden koordinasyon yapar. AFAD ve Kızılay ona bağlı olur. Kıyamet kadar teçhizatı olur, güçlü bir bütçesi olur, eğitilmiş personeli olur. Liyakatli bir yönetim kadrosu olur ve bunlar hazırlıklı olurlar.

BUNUN SORUMLUSU KİMDİR?

Her depremde bütün profesörlerin ve akademisyenlerin söylediği doğru ama bu doğruları uygulayacak bir yönetim mekanizması kuramadık. Hiç tecrübe edinmedik ve ders alamadık ve bütün şeyler kağıt üzerinde kaldı. Biz başarısız olduk. Peki bunun sorumlusu kimdir? Niye uygulamıyoruz? Şimdi profesörler çıkmış, konuşuyorlar ve bunların hepsi doğru doğru şeyler. Peki kardeşim uygulamada niye yok? Bunlar niye yok? Çünkü sorumluluk kimse üstlenmiyor. Her defasında AKP kolaycılığa kaçıyor. Bir bakıyorsunuz vatandaşları devreye sokuyor, deprem oluyor, İBAN’I devreye sokuyor. Bizim vatandaşlarımız kadar dünyada yardımsever bir vatandaş yok. Tamam biz yardım yapıyoruz. Koordinasyon yapabiliyor musun? Sen tedbir alabiliyor musun? Sen kurtarma yapabiliyor musun? Sen şimdi ceset topluyorsun. İlk iki, üç gün hiçbir şey yapmadın, şimdi geliyorsun ceset topluyorsun ve eleştirenleri de terörist ilan ediyorsun.. Erdoğan defter tutacakmış, tutsan ne olur, senin defterlerin kaç yazar? Sen bir kere meşruiyetini kaybetmişsin. Türk milleti nezdinde meşruiyetini kaybetmiş bulunuyorsun. Sen sorumluluk hissetmiyorsun, elini taşın altına koymuyorsun.

ACİLEN KONUT POLİTİKASI DEĞİŞTİRİLMESİ GEREKİYOR

Son ve en önemli konuda, göçtür. Türkiye’yi kaybediyoruz ve bu depremde şu anda büyük bir göç başlamış. Evleri yıkılmış insanları hükümet büyük şehirlere göç etmeye zorluyor. Peki büyük şehirlere bu vatandaşlarımız göç edince orada kimler kalıyor? Bu bölgelerde kim vardı? Bu bölgelerde Suriyeliler vardı. Bu bölgelere gelen yerleşen Suriyeliler yağma yapıyorlar, evleri talan ediyorlar ve burada terör estiriyorlar. Eğer biz acilen burada bir konut politikasını başlatmazsak ki Yenilik Partisi olarak biz bununla ilgili acilen bir şeyin başlatılması gerektiğini düşünüyoruz. Bakın bütün heyetimiz oradaydı. Genel başkan yardımcılarımız, üyelerimiz, kardeşlerimiz hep oradaydı. Göç devam ederse biz hatayı Suriye’ye kaptırırız.

AKP zaten bu Suriyelileri Türkiye'nin başına bela etti. Bunlar da buraya yerleşirlerse iyice bela olurlar. Yağma yapıyorlar, kimse bir şey yapamıyor, polisle çatışıyorlar, kılık kıyafet değiştiriyorlar ve sanki kurtarma ekibindeymiş gibi davranıp evlerin içlerine giriyorlar. Bu yıkılan konutların acilen yeniden inşa edilip kendi vatandaşlarımızın evlerine yerleştirilmesi lazım. Acilen konut politikasını değiştirip acilen bir şey yapmamız lazım. Acilen insanlarımızı orada tutmamız lazım. Onun için şu anda çadır çok önemli. Soba çok önemli, ısıtıcı çok önemli. Sahra hastanesi çok önemli ve tuvaletler çok önemli. Vatandaşlar en azından acilen göç etmemeleri için her şeyin yapılması lazım.

MÜTEAHHİTLERİN MAL VARLIKLARINA EL KOYULMASI LAZIM

Devletin bu üç kağıtçı müteahhitlerin, bu ahlaksızların yakasına yapışıp bütün mal varlıklarına el koyması lazım ve getirip o mağdur olan ailelere onların mal varlıklarını tamamen vermesi lazım.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler