Peker'in İddialarına Suspus olamaz!..

Peker'in İddialarına Suspus olamaz!..

N Gazete yazarı Elvade Tanık'ın yeni yazısı...

Ortalık toz duman olmuş ama konuşması gereken yetkililerden hiç ses yok... Sanki gözleri kör kulakları sağır gibi...bu durum garip değil mi?

Organize suç örgütü lideri olduğu ileri sürülen Sedat Peker; yayınladığı videolarda birçok kişi hakkında çeşitli suçlamalarda bulunuyor... Üzücü olan, suçladığı kişilerin şu anda   ve geçmişte devletin üst seviyesinde görev yapan kişilerin olmasıdır...

Mehmet Ağar ile AKP’den Milletvekili seçilen oğlu Tolga Ağar’dan tutun da, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, yeğeni Sadık Soylu, Binali Yıldırım'ın oğlu Erkam Yıldırım ile Türkiye'de suç  dosyalarının bulunduğunu iddia ettiği Halil Falyalı’ya kadar birçok kişi bu ithamların hedefinde olmalarına rağmen, bu ithamları yok sayacak bir açıklamanın yapılmadığı görülmektedir...

Uyuşturucu sevkiyatı ile itham edilen Erkan Yıldırım’ın, kendisi açıklama yapması gerekirken onun  yerine babası Binali Yıldırım, oğlunun Venezuela’ya, Peker’in dediği gibi Ocak,Şubat’ta değil covid yardığımı için Aralık ayında gittiğini açıkladı...ha bir ay önce ha bir ay sonra...covid yardımı için muhtaç olan daha yakın ülkeler varken...kıtalar arası uzak ülkeye gitmesi mi gerekiyordu? ... hani suç duyurusu falan...yargıya güven var mı sorusu akıllara geliyor...

24 Mayıs akşamı, bir haber kanalının canlı yayın konuğu olarak İçişleri Bakanı, gazetecilerin sorularını yanıtlayacakdı ama sorulan sorulara cevap vermekten çok kendi düşüncelerini anlattı. Israrla sorulan sorular karşısında soruyla ilgili cevap vermek yerine, bir dakika, az müsaade edin, şimdi oraya geleceğim, az sabır, acele etmeyin, tamda oraya geliyorum  gibi lafı evirip çevirerek beklenen cevaplara bir türlü gelemedi... Peki, gazeteciler soru sormada başarılı oldu mu???

O akşam programda Soylu’da;  Peker'den bir siyasinin her ay 10.000 dolar maaş aldığını, korumanın kendi zamanından önce verildiğini, asıl hedefin kendisi değil ülkeye operasyon yapıldığını, istifa etmeyi düşünmediğini, Davutoğlu’nun geçmişte, AKP Merkez Yönetim Kurulu üyelerine, hepinizin odalarında neler konuşulduğunu dinletiyorum ve biliyorum dediğini, kendisine gelen her ihbarı değerlendirdiği gibi açıklamalarda bulundu ama ben 13 Eylül 2017 günü Anayurt gazetesindeki köşemde “Süleyman Soylu’ya, uyuşturucu ve fuhuşu ihbar ediyorum” başlıklı bir ihbar yazısı...ardından da bu olayla ilgili ne yapılması gerektiğiyle ilgili yeni bir yazı daha yazmıştım... O zamanın bu konuyla yetkili olanlarından bir kişi bile  böylesine önemli bir konuyla ilgili tarafımı arayarak bilgime başvurmamıştır...Hangi başarı???

Peker'in süslü Süleyman diye lakap takarak çektiği videodan seslenerek ithamlarda bulunduğu kişi, bu ülkenin İçişleri Bakanı’dır. Yayınladığı videoların birinde de, hala aydınlatılamayan Uğur Mumcu cinayetinden falan da bahsediyor...Sadece ithamlarda bulunmuyor...delilleri de göstererek savcıların soruşturma başlatması çağrısında bulunuyor...ama şu ana kadar savcılıktan bir açıklama yapıldığını şahit olmadık. Burada yapılacak bir soruşturmayla kişilerden önce devletin itibarı önemlidir.

İsimsiz, imzasız bir ihbar mektubuna bile soruşturma başlatan savcıların, bu ihbarlara da duyarsız kalmayarak görevlerinin gereğini yapacakalarına dair bir açıklama yapmaları gerekmez mi?Peker'in açıklamalarına karşı her kes suspus olabilir ama yargı asla bu olayı görmezden gelerek suspus olmamalıdır.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler