Piyanist Tuluyhan Uğurlu: Güneş Ülke Anadolu İle Anadolu'yu Anadolu İnsanına Anlatmak Mecburiyeti Hissediyorum

Piyanist Tuluyhan Uğurlu: Güneş Ülke Anadolu İle Anadolu'yu Anadolu İnsanına Anlatmak Mecburiyeti Hissediyorum

Besteci ve piyanist Tuluyhan Uğurlu, Güneş Ülke Anadolu konserlerinin devam ettiğini ifade ederek, "Anadolu'yu Anadolu insanına anlatmak mecburiyetinde olduğumu hissediyorum. Bunun çok ciddi bir zaruret olduğunu düşünüyorum." dedi

Ünlü piyanist, Türk müziğinin değişimini, son dönem çalışmalarını ve yakın gelecekteki hedeflerini AA muhabirine anlattı.

Rumelihisarı'nda dünyaya gelen Uğurlu, çocukluğunun geçtiği İstanbul'u başka bir şehir gibi hatırladığını belirterek, "Babamın sanatçı arkadaşları evimize misafir olurdu. Çocukken onlarla fikir teatisinde bulunurdum. Onlara piyano çalardım. 4 yaşında başladım. İstanbul Belediye Konservatuvarında rahmetli Necla Tarcan'ın öğrencisi oldum. Benim için büyük bir kazançtı." ifadelerini kullandı.

Uğurlu, 1982'de Viyana Müzik Akademisini kazandığını, orada piyano ve bestecilik eğitimi aldığını aktararak, 16 yaşından beri verdiği konserlerle hayatını idame ettirdiğini söyledi.

"Müzik bir hayat tarzı ve yaşam felsefesidir"

Geçmişte çok iyi müzik yapan grupların olduğuna dikkati çeken sanatçı, şunları kaydetti:

"Çok iyi şarkı söyleyen insanlar vardı. Çok güzel sesler, şovlar vardı. O yaratıcılık kalmadı. Ben bir Keith Emerson'ı, Pat Metheny'yi artık görmüyorum. O kalite yok artık. 16 yaşında Viyana'ya gittim. Orada sadece yayaların kullanabildiği bir cadde üzerinde çok önemli bir plakçı vardır. O plakçının vitrininde 'Gulda Plays Gulda' adlı bir albüm kapağı dikkatimi çekti. Friedrich Gulda, dünyanın saygıdeğer Mozart yorumcularından biri. Friedrich Gulda'nın muhteşem eserlerini orada ilk defa dinledim. Gulda bunu başarabiliyorsa Tuluyhan Uğurlu da bunu yapardı. Kendi müziğime yöneldim. Ne zaman ne yapacağı çok belli olmayan özgün bir adamım ben."

Tuluyhan Uğurlu, sanatta yaratıcılığın azaldığına işaret ederek, klasik müziğin ciddi anlamda seyirci kaybettiğini dile getirdi. Müziğin ve müzisyenliğin bir meslek olmadığının altını çizen başarılı sanatçı, "Müzik bir hayat tarzı ve yaşam felsefesidir. Beni hiçbir klasik müzik festivaline davet etmezler çünkü ben klasik müzik çalmıyorum. Çoğu zaman kendi eserlerimden oluşan repertuvarlarda müstakil konserler veriyorum. Bunu da bir alternatif olsun diye tarihi mekanlarda gerçekleştiriyorum. Konser salonlarına çok fazla girmemeye çalışıyorum. Çünkü kapalı bir ortamda ben de rahatsız oluyorum. İnsanlar da artık bunu istemiyor." şeklinde konuştu.

Konserlerinde ve eserlerinde Anadolu'daki tarihi vurgu yapan Tuluyhan Uğurlu, Anadolu'nun önemini şu sözlerle aktardı:

"Bize kimse Anadolu'yu anlatmadı. Okullarda yalapşap bilgilerle meydan savaşlarında kimin kimi yendiği anlatıldı. Hiçbir zaman Çatalhöyük'teki mağara duvarına işlenmiş deseni yüzyıllar sonra Hereke-Kula Halısı diye dünyaya sunduğumuzu anlatmadık çocuklara. O zaman Tuluyhan Uğurlu bunu anlatır. İnsanlara bunun ne kadar aydınlatıcı bir farklılık olduğunu, Anadolu insanının ne kadar uygar olduğunu bütün dünyaya da anlatır. Ben inandığım şeyleri paylaşırım insanlarla. Saklamam. Mesela inandığım sanatçıları da paylaşırım insanlarla. Bizim insanımızın en büyük sıkıntısı ne biliyor musunuz? Kötüyü hemen paylaşıyoruz ama iyi olan şeyleri kendimize saklıyoruz. Yıllarca insanlar Tuluyhan Uğurlu'yu kendilerine sakladı. Çok yanındaki insanlarla Tuluyhan Uğurlu'yu konuşmadılar. O mesela bana çok büyük zaman kaybettirdi. Ama geç değil devam ediyoruz. Ben buradayım ölmedim."

"Biz kendi Türkistan düşüncemizle yürüyeceğiz"

Usta piyanist, vatan, millet ve toprak sevgisiyle bezenmiş sanatçıların kolay küreselleştirilemeyeceğinin altını çizerek, Batıda sanat anlayışının köreldiğini ve ezberlenmiş bir anlayışla sürdürülmeye çalışıldığını ifade etti.

Anadolu insanının sanat anlayışını çok değerli bulduğunu kaydeden Uğurlu, "Bizim insanımız hiçbir şey dinlememiş olsa da sizi gönülden takip eder ve sizin gönülden tavırlarınıza hemen not verir. Çünkü Itri'yi, Dede Efendi'yi, Hacı Arif'i, Mimar Sinan'ı bilir. Kimse ona kül yutturamaz. Ben konserlerimde multivizyon kullanıyorum. Bir taraftan görsel bir şölene de dönüşüyor. Çünkü müzik hayal kurma yeri değildir. Müzikten hayal kurulmaz. Müzik ciddi bir şeydir. Müzik varlığın kamil olma noktasında gittiği yolda, önünüze çıkan her şeyi süpürür. İnsan-ı kamil olma yolunda sizi daha kolay hedefe ulaştırır." değerlendirmesinde bulundu.

Tuluyhan Uğurlu, özellikle araba kullanırken kendi müziklerini dinleyemediğini aktararak, sözlerini şöyle tamamladı:

"Türkü dinlerim ve her türkü dinleyişimde, besteciliğimden utanırım. Konserlerim devam ediyor. Güneş Ülke Anadolu devam ediyor. Anadolu'yu Anadolu insanına anlatmak mecburiyetinde olduğumu hissediyorum. Bunun çok ciddi bir zaruret olduğunu düşünüyorum. Çünkü biz el alemle yürümeyi seviyoruz. Kendimizle yürüyeceğiz. Biz kendi teknolojimizle, kendi Türkistan düşüncemizle yürüyeceğiz. Özgün olmamız lazım. Dünün dünde kaldığını ve bugün yeni şeyler söylememiz, üretmemiz gerektiğini insanlara anlatmak mecburiyetindeyiz."

Tuluyhan Uğurlu

Tuluyhan Uğurlu, 1965'te İstanbul'da doğdu. Dört yaşında yeteneği keşfedilerek, aynı yıl İstanbul Belediye Konservatuvarı piyano bölümüne kabul edildi. Yedi yaşında devlet tarafından açılan Harika Çocuklar sınavını kazanarak yurt dışında yüksek müziği eğitimi görmeye hak kazandı.

Lise ve konservatuvarın ardından Viyana Müzik Akademisinde eğitim gördü. Akademide master yaparken, klasiklere veda ederek, sadece kendi eserlerini seslendirmeye başladı. Canlı konser kayıtlarından oluşan "Go With God" ve "Kutsal Kitaplardan Ayetler" isimli ilk iki albümünde hayranı olduğu Bach'tan esinlenerek inanç konularına eğildi.

Sanatçı, 1996 yapımı, "İstanbul Kanatlarımın Altında" filminin müziğiyle ünlendi. Cumhuriyetin 75. yıl kutlamaları için "Mustafa Kemal Atatürk" ve "Güneşin Askerleri", büyük depremin ardından "Şehrin Gözyaşları" isimli eserleri besteledi. Çeşitli belgesel müzikleri de yapan sanatçı, son piyano eserlerini "Beyazıt'ta Zaman" isimli albümde topladı.

Tuluyhan Uğurlu, 2003'ten itibaren konserlerini tarihi mekanlarda gerçekleştirmeye başladı ve Nemrut Dağı, Sirkeci Garı, Hattuşa, Truva, Tuşba antik kentleri, Dolmabahçe, Yıldız, Çırağan ve Beylerbeyi Sarayları, Çimenlik Kalesi, Sultanahmet Meydanı ile Kapalıçarşı'da konserler verdi.

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler