Afganistan’daki Taliban şokunu atlatmadan Biden konuştu. Bir şok daha yaşadık.

Sanki Biden daha olayın şokunu yaşıyormuş gibi bir algı yaratırken; bir de yerel savaşçıların bu kadar erken teslimiyetini beklemediklerini söylemez mi…Alın yeni ve büyük bir hayal kırıklığı daha.

Kimilerine göre ABD ve Biden kaybetti. Kimilerine göre çok kutuplu yeni dünyada , yeni kutuplar çoktan ABD’nin önüne geçti.

İç politikada ise yeni yangın ve sellerimiz var:

Afgan mülteciler.

Varlık Fonu’ndaki değerlerimiz için  ise BAE ile pazarlıklara başladık.

Okullar açılıyor.

Ama covid vakalarında da artış devam ediyor.

28 Şubat’ın komutanları ise hapiste!

Muhalefet erken seçim şart dese de,  Erdoğan’ın seçim konusundaki duruşu ve tavrı net:

Seçim 2023’te!

Bir sonraki yazıda iç siyaseti ve neler olabileceğini yazacağım.

Bugün önce dünyaya bakıp, olasılıkları değerlendirmeyi yararlı görüyorum.

Çünkü dünyadaki gelişmeler ,içerideki siyaseti de belirleyecek.

Zira ABD’nin teslimiyeti,  Biden’ın konuşmaları , göründüğü kadar basit ve sıradan değil.

Hem de herkes , ‘Afganistan Taliban’a bırakılacak kadar değersiz bir ülke değil’ fikrinde birleşmişken. Afganistan’ın yeraltı zenginlikleri ve lityum madenlerinin değeri bile bunu reddederken.

Hal böyle olunca,  dünyanın ve ABD’nin perde arkasındaki projelerine göre pozisyon almak , ülke bekasını önceleyerek politika üretmek gerekiyor.

Zira şu anda hala daha dünya dengeleri netleşmemişken ve kaos planı devredeyken,  erken taraf olmak yarın bizi çok zorda ve yalnız bırakabilir.

Ayrıca bir terör örgütü ya da bir ülkeye taraf olmak için,  artık sadece ‘din kardeşliği’ nin yetmediği zamanlardan geçiyoruz.

Bu noktada gelişmelere bakıldığında,  dünyada bambaşka dengelerle yeni tek bir devlet kurulduğunu öncelikle görmek gerekir.

Üstelik de söz konusu olan,  bugüne kadar kurulan devletlerden çok farklı bir devlet. 

Küreselciler,  2030 yılında dijital devlet kurmaya hazırlanıyor. Bu asıl hedeflenen yapay zeka devletinin ilk denemesi .

Yakın zamanda dinler de ortadan kalkacak.

Bugüne kadar sürekli savaş ve kargaşa getiren dinler,  ortadan kakacak. Ancak ateizim ve deizim gibi akımların da insanlar üzerinde büyük duygusal tahribat yarattığı göz önüne alınarak ; yeni ve tek bir din hazırlığının yapıldığı yeni dünyaya doğru ilerleyeceğiz. Yeni bir felsefi akım. Tek elden yönetmek için de tek din.

Yeni dünya düzeninin en büyük silahı ise SU.

Su bir savaş silahı artık. Kötüleşen iklim değişikliği,  kuraklık ve seller SU’yu çok önemli hale getiriyor.

Bu çerçevede de hidro- elektrik santralleri terör örgütlerinin hedefi haline gelerek , güvenlik sorunları artacak.

Haliyle,  Nil ve Fırat ve Dicle en önemli stratejik noktalar olacak.

Mars yüzeyinde bitki yetiştirme denenecek.

ABD- Çin savaşı ise kapıda. Çin ekonomisi ABD ekonomisini bitirmeye dönük eylemler yapıyor. Şu an tuhaf belirsizlik var. Çin’in güney Çin denizinde tek taraflı kararları da ABD’yi kızdırıyor.

Küresel tedarikte büyük sorun var. Ekonomik kriz bugün büyük buhrandan  daha büyük. Açlık, kıtlık ve isyanların devam edeceği öngörülüyor. 2 milyar insan hayatını kaybedebilir. Hükümetler zorlanacak. Siyasi ve ekonomik istikrarsızlık ve kaos, her geçen gün artacak. Kapitalizmin ve ulus devletlerin sonu gelebilir.

Yani?

Eskinin yıkılması sürüyor. Sürecek. Yeni bir dünya kurulacak.

Peki Barbarlık düzeni mi yoksa sosyalizm mi olacak?

Maalesef ikisi de değil.

Kreditalizm gelecek.

Kreditalizm: Kredili yaşam standardı.  Her şeyi belirleyecek. Çocukluğumuzdan -ölümümüze nasıl yaşayacağımızı kredilerimiz belirleyecek.

Dinler ve siyasi mekanizmalar ortadan kalkacak. Felaketlerden güç elde eden kabal güçler devreye girecek.

Yani?

İyi ve kötünün savaşı olacak.

Hepimiz mutlu son için , ‘iyi’ nin kazanması için kendi senaryolarımızı kendimiz yazmalıyız.

POTUS yazı dizimizin 4. Bölümünde daha fazlasını açıklayacağım.

Yeni dünya düzeni ile POTUS’un ne yapmaya çalıştığını, Anadolu ve Mezopotamya topraklarında neden gözü olduğunu?  Ve nedenlerini anlatacağım.