POTUS…
Nuray Başaran'ın yeni yazısı...
Para dijitalleşince, bu yüzyılın savaş araçları da değişti. Bir yandan iklim değişikliği , bir yandan da siber saldırılar devam ederken, ne yazık ki ülke olarak bunlara çok da hazır olmadığımız ortada.
Hem yangın bölgelerindeki kayıplarımız, hem de sel felaketinin kayıpları bize gösterdi ki; hem iktidara gelmek, hem de iktidarı korumak uğruna , hem yerel , hem de ulusal siyasetçilerin külahlarını önüne koyup düşünme zamanı çoktan gelip de geçmiş durumda. Zira acılarımız çok büyük ve mızrak çuvala sığmıyor.
Onca hazırlanan bilimsel raporlara rağmen , Karadeniz Bölgesi için kaza, ‘ 3 yıl önce geliyorum ‘demişken önlem almamak veya ön-göre-me-mek aynı zamanda yönete-me-mek anlamındadır.
Kimse kusura bakmasın, açık açık yazacağım.
Bugün HES kapaklarının açılıp açılmadığı konusunda tartışmalar sürerken; o HES’lerin lisanslarının nasıl verildiğini (o dönemdeki Enerji Bakanlığı’nda ÇED raporlarının nasıl alındığını) Ankara’da olup dane yazık ki bilmeyen yok!
Kulakları çınlasın! O dönemin Enerji Bakanı, ( şimdi memleketinde yerel yönetici ) ve aynı sorunlarla mücadele ediyor. Herhalde bugünlerde bir öz eleştiri de yapıyordur…
Kendi iç ‘yangınlar’ımız sürerken, Suriyelilerden sonra Afgan’ların ülkemize göçü ve şimdi de Afganistan’da Taliban iktidarı….
Emin olmak gerekir ki, bunların hiç birisi tesadüf değil!
Daha da ötesi var:
Dünya uyuşturucu ticaretinin merkezinde aktörler değişiyor!
ABD 20 yıl sonra, buradan (Afganistan’dan) çekileceğini açıklıyor.
Ve yıllar yılı mücadele ettiği ‘ felsefe’nin uluslararası boyuttaki temsilcisi de onun boşluğunu dolduruveriyor! Taliban iktidara geliyor!
Yani iktidarı bir ‘terör örgütü’ne devrediyor!
‘Bu kadar kolay mı? Nasıl yani?’ demeden kendini alamıyor insan.
Bölgede ve yeni dünya düzeninde ne olacağı henüz kestirilemezken, şimdi kestirmeden sonuçlar ile karşı karşıyayız.
ABD’nin boşalttığı yere güvenlik için ‘mehmetçik’ gidecekken , ülkemize buna karşın binlerce Afgan (özellikle de milis görünümlü Afgan erkekleri ) geliyor.
Bu arada bir dipnot:
Avusturya Devleti’nin istihbarat raporlarında, Afgan mültecileriyle ilgili en önemli mücadele alanı olarak, Afgan erkeklerinin kadınlara tecavüzleri raporlanıyor. Bu raporlara göz attığınızda ve okuduğunuzda kanınız donuyor.
Biliyorum , bir çok konu ve bir çok karmaşa içindeyiz.
Kısaca söylemek gerekirse tam bir KAOS!
Ve kafamda deli sorular:
- ABD tüm askeri üslerinin finansını sağladığı bir alanı neden terk ediyor
- ABD’nin ‘çekildiği (!)’ bölgeye niçin ‘Mehmetçik’ seçiliyor?
- ‘Mehmetçik’ Afganistan’a giderken Afgan milisleri ‘mülteci’ adı altında niye benim ülkemde?
- Ülkemin kamu kurumları ard arda siber saldırıya uğrarken , verilerimiz başkalarının eline geçiyor?
- Veri güvenliğimiz ne durumda?
- Bazı verilerimiz dijital ortamda satılıyor mu?
- Kamu kurumlarının siber alanlarında kripto FETÖ’cüler olduğu iddiaları doğru mu?
- Bölge yeniden şekillenirken, ülkemiz savaş üssü olarak mı seçildi? Buna mı hazırlanıyoruz?
- Olası bir iç savaş için malzemeler mi sağlanıyor?
Daha bir çok soru sıralayabiliriz.
Peki ya cevaplar?
Ürkütücü….
Yeni yangın ve seller kapımızda!
Cebimizi düşünmeden, ‘hamili kart yakınımdır’ modundan çıkıp , yeni yangınları söndürmeye hazır olmamız gereken günlerdeyiz.
Ve:
Türkiye’nin halkına çay atan değil, halkıyla çay içebilen, siren sesleri ve anonslar ile sokakları inleten yöneticilere değil, itfaiyeci olup yangını söndürecek yöneticilere ihtiyacı var.
Zira:
Kaza geliyorum diyor!
Ve çok büyük görünüyor.
Hatta oyun içinde oyun olan bir diplomasi ve yeni savaş modeli ile karşı karşıyayız.
Çok kutuplu dünyanın, çok kutuplu siyaseti var karşımızda.
President Of The United States (POTUS)’un açılımını iyi anlamak, şimdi her zamankinden daha önemli.
Bir sonraki yazımda POTUS’n P’sinden yeni yazı dizime başlayacağım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.